Uzmanlara göre, uluslararası toplum Yemen'e acil müdahale etmeli

Uzmanlara göre, uluslararası toplum Yemen'e acil müdahale etmeli

"Uluslararası toplum (ABD, İngiltere, Avrupa, Çin, Rusya ve Türkiye), Yemen meşru hükümeti ile bir yol haritası hazırlayarak savaşı samimiyetle sonlandırabilir."

Uzmanlar, dünyanın en büyük insani krizinin yaşandığı Yemen'de yarısı çocuk 24 milyon kişiye acil gıda ve sağlık yardımı ulaştırılması gerektiğini belirterek ülkenin bir an önce huzura kavuşması için öncelikle İran, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'ın sahayı terk etmesi, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu uluslararası toplumun, tüm tarafların silah bırakmasını sağlaması ve geniş tabanlı bir kurtuluş hükümetinin kurulması gerektiğini belirtti.

Yemen iç savaşının ilk kıvılcımı, 15 Mart 2011'de başlayan Arap Baharı'nın bir yansıması olarak halkın Ali Abdullah Salih rejimine karşı ayaklanmasıyla ateşlendi.

1990 yılından itibaren iktidarda olan Salih yönetimine karşı başlayan gösteriler şiddet olaylarına dönüştü. Salih, 2012 yılında istifa etmek zorunda kaldı. Akabinde Suudi Arabistan’a gitti ve yerine, Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyinin desteklediği Mansur el-Hadi geçti.

Hadi hükümeti, ülkedeki çatışmalara dayanamadı ve 2014 yılında Husilerin, başkent Sana’yı ele geçirmesinin ardından istifa etmek zorunda kaldı. İstifanın ardından Suudi Arabistan’a giden Hadi'nin, Suudilerin desteğini alarak geri dönmesi ve Aden’i geçici başkent ilan etmesi üzerine Husiler, bu kez Aden’e doğru ilerlemeye başladı.

Parlamentoyu 6 Şubat 2015'te feshederek ülkeyi yönetmek üzere geçici bir başkanlık konseyi kuracaklarını bildiren Husi milisleri ve müttefiklerinin, ülkede silah zoruyla hakimiyetini artırması ve Sana'da meşru hükümete darbe yapmasıyla Yemen şiddet sarmalına girdi.

Suudi Arabistan öncülüğünde sekiz Arap ülkesinin oluşturduğu (BAE, Katar, Bahreyn, Ürdün, Sudan, Kuveyt ve Fas) bir koalisyon kuruldu. Koalisyona Mısır da destek verdi.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun meşru hükümeti yeniden tesis etmek ve Yemen’e istikrar getirme vaadiyle Husilere yönelik Mart 2015'te operasyon başlatmasıyla ülkedeki gerilim giderek arttı.

Halen Suudi Arabistan öncülüğünde Husilerle mücadele eden koalisyon güçleri meşru Hadi hükümetini desteklerken, BAE de ülkenin güney sahilinde faaliyette olan koalisyon güçleri içerisindeki ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi’ni (GGK) destekliyor.

Yemen'in eski Sağlık Bakanı Dr. Najeeb Ghanem ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman, Yemen'deki iç savaşla ilgili son gelişmeleri, ülkeye huzurun gelmesi için atılması gereken adımları AA muhabirine değerlendirdi.

"Suudi Arabistan ulusal orduyu yeterince desteklemiyor"

Yemen'in eski Sağlık Bakanı Dr. Najeeb Ghanem, BAE tarafından askeri, mali ve siyasi olarak ciddi bir şekilde desteklenen Güney Geçiş Konseyinin meşru Yemen iktidarına darbe yapmaya devam ettiğini söyledi.

BAE'nin, Islah Partisi üyelerine karşı resmen savaş ilan ettiğini kaydeden Dr. Ghanem, "Suudi Arabistan ise ulusal orduyu ve halk direnişini sağlam bir şekilde desteklemekte isteksiz davranarak ulusal ordunun Husi milisleriyle kararlı bir şekilde mücadele etmesine imkan sağlamadı." diye konuştu.

Husilere yönelik BAE ve Suudi Arabistan’ın hava saldırılarının daha çok Yemen'deki sivilleri ve altyapıyı hedef aldığını aktaran Ghanem, şöyle konuştu:

"Husi milisleri, İran lehine bir vekalet savaşı başlattı. Kontrolleri altındaki bölgelerdeki tüm kamu fonlarını ele geçirerek kamu çalışanlarına maaş ödemeyi durdurdu. Husiler, Yemen'deki devasa sosyal sektörleri yok ederken yoksulluğun yayılmasına neden oldu. Siyasi rakiplerinin mallarına, bankalara, üniversitelere kamu binaları ve birçok gayrimenkule el koydu."

Ghanem, Husi milislerinin devam ettirdikleri vekalet savaşında aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu on binlerce genci askere alarak dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlediğini, uluslararası toplumun ise yaşanan vahşeti sessizce izlediğini vurguladı.

İran'ın Husi milisleri aracılığıyla Suudi Arabistan'ın kontrolünde olan ve hayati önem taşıyan ekonomik merkezleri ve petrol tesislerini roketlerle ve insansız hava araçlarıyla bombalayarak güç gösterisine devam ettiğini belirten Ghanem, "Suudi Arabistan ise petrol üretimi ve ihracatı ile ilgili hayati ve stratejik altyapılarını koruyamadığı gerekçesiyle İngiltere ve ABD'den yardım ve destek arıyor." dedi.

"Suudi Arabistan ve BAE'nin Yemen'e tazminat ödemesi gerekiyor"

Ghanem, son 8 yılda ülkede kargaşa hüküm sürdüğü için on binlerce kişinin öldürüldüğünü, korkunç ekonomik koşulların Yemen'i kıtlığın eşiğine getirdiğini dile getirdi.

Ulusal ordu taraftarı gruplara destek sağlanması durumunda sorunun çözülebileceğini savunan Ghanem ancak bu koşullarda Yemen'de kalıcı barış, istikrar ve kalkınmanın garanti altına alınabileceğine dikkat çekti.

"İran ve Husi milislerinin savaşı kazandığını ilan etmesi durumunda Yemen'de hiç kimse barış ve istikrarı garanti edemez." diyen Dr. Ghanem, sözlerine şöyle devam etti:

"Husi milisleri güney ve orta kesimleri işgal edene kadar savaşı sürdürecek. Suudi Arabistan ve Husiler savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varsalar bile bu geçici ve göstermelik bir anlaşma olacaktır. Çünkü Husilerin stratejik hedeflerinde Mekke ve Medine'yi de ele geçirmek var."

Yemen halkının çoğunluğunun kabul edebileceği tek seçeneğin ulusal ordunun, hem Husi milislerini hem de GGK milislerini yenerek zafer ilan etmesi olduğuna vurgu yapan Ghanem, "Ya da uluslararası toplum (ABD, İngiltere, Avrupa, Çin, Rusya ve Türkiye), Yemen meşru hükümeti ile bir yol haritası hazırlayarak savaşı samimiyetle sonlandırabilir." şeklinde konuştu.

Ghanem, Yemen için oluşturulacak yeni yol haritasına göre öncelikle İran, BAE ve Suudi Arabistan'ın Yemen sahasını terk etmesi ve Yemenlilere tazminat ödemesi gerektiğine işaret ederek "Hem Husi milisleri hem de GGK milisleri, ellerindeki ağır silahları derhal ulusal orduya teslim etmeli. Yemenlilerin 2-3 yıllık yeni bir geçiş dönemi oluşturmasına yardımcı olunmalı. Tüm ortakların dahil olduğu bir kurtuluş hükümeti kurulmalı. Geçiş döneminin sonunda adil ve özgür bir seçim yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Abluka gıda, beslenme ve sağlık güvenliğini bozdu"

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman da Yemen’de yılardır devam eden yıpratıcı savaşın yüzyılın en büyük insanlık felaketini de beraberinde getirdiğini söyledi.

Yemen’deki durumu Birleşmiş Milletlerin (BM) "Dünyanın en büyük insani felaketi" şeklinde tanımlandığını vurgulayan Derman, "Ülkenin hali tek kelimeyle drama dönüştü. Açlık, kıtlık, kolera, çatışmalar ve hava saldırıları sonucunda binlerce insan, en çok da çocuklar öldü. Salgın hastalık özellikle kolera hızla yayılıyor." diye konuştu.

Koalisyonun uyguladığı tam ablukanın, Yemen'e yardım ulaştırılmasını engellediğini aktaran Derman, bu durumun ciddi bir şekilde ekonomik krizi tetiklediğini dile getirdi.

Derman, mali kaynakları olmayan devlet kurumlarını kritik ölçüde zayıflatan ablukanın gıda ve beslenme güvenliğini bozduğu gibi sağlık hizmeti sektörünün yarısını çalışamaz hale getirdiğini anlattı.

Yemen’deki çatışmalarda bugüne kadar 112 bin kişinin öldüğü, 3 milyon 600 binden fazla insanın ise göçe zorlandığı bilgisini paylaşan Derman, "Yemen, 28 milyonluk nüfusun 24 milyonunun -12 milyonu çocuk- hayatta kalmak için yardıma muhtaç olduğu, dünyanın en büyük insani krizinin yaşandığı yer haline geldi." ifadelerini kullandı.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla Yemen’deki durumun daha da kötüleşmeye başladığına dikkati çeken Derman şöyle devam etti:

"Yemen acil bir durumla karşı karşıya. Sanitasyon ve temiz su yetersiz. Sağlık tesislerinin yalnızca yarısı çalışıyor ve koronavirüsü tedavi etmek için oksijen ve diğer gerekli malzemeler bir yana, maske ve eldiven gibi temel ekipman yok. Pek çok sağlık çalışanı maaş veya teşvik almıyor. Ekim ayında yayımlanan bir analize göre, 5 yaş altındaki çocuklar arasında akut yetersiz beslenme sayısı, güney bölgelerinde yarım milyondan fazla."

"2 milyon hamile ve emzirme dönemindeki kadın ölümle karşı karşıya"

Prof. Dr. Derman, kıtlığın devam etmesi halinde 2 milyon hamile ve emzirme dönemindeki kadının açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu, bu kadınlardan 1,1 milyonunun halihazırda yetersiz beslendiğini ifade etti.

Milyonlarca çocuğun ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Derman, "Çatışmada çocuklar öldürülmeye ve sakat bırakılmaya devam ederken, okulların ve hastanelerin zarar görmesi ve kapatılması eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi kesintiye uğratarak çocukları daha da savunmasız bıraktı ve geleceklerini ellerinden aldı." şeklinde konuştu.

Salgınla iyice kötüleşen ülkede çocukların yaşam koşullarının her geçen gün daha da vahimleştiğini vurgulayan Derman, BM verilerine göre, her 10 dakikada, 5 yaşın altında bir çocuğun çatışmalar ve açlık nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı.

Derman, 2017 ve 2018 yıllarında düzenlenen uluslararası konferanslarda donör devletler tarafından toplanan milyonlarca doların abluka nedeniyle Yemen'e ulaşmadığını belirterek şöyle konuştu:

"BM, UNICEF ve çok sayıda uluslararası yardım kuruluşu maalesef güçlüklerle ve abluka nedeniyle bu yardımları ulaştıramıyor. Doğum öncesi ve doğum sonrası konsültasyonlara, rutin aşılamalara, beslenme bakımı ve tedavisine, sağlık eğitimine, psiko-sosyal desteğe ve bireysel ruh sağlığı konsültasyonlarına erişim konusunda birtakım yardımlar yapılsa da hala yeterli değil."

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.