Müslümanlar arasında kavmiyetçiliğin emperyalist / siyonist bir tezgâh olduğu ve uluslararası sistem lordlarına hizmet ettiği bir kere daha anlaşılmıştır.

O kavmiyetçilik bu kavmiyetçilik fark etmiyor.

Görüyorsunuz işte; "Türklük" adına konuşanlarla "Kürtlük" adına konuşanlar -güya birbirinin tam zıddı olanlar- Mavi Marmara'yı kınamakta birleşerek İsrail'in ve uluslararası sistem lordlarının değirmenine beraberce su taşıyorlar.

* * *
1993'te ziyaret ettiğim Gazze'de HAMAS'lı bir delikanlı bana Boşnakların ve Azerilerin ne durumda olduğunu sormuştu.

"Gazze'nin derdine Araplar yansın, biz Türklere ne?" diye soran ilkel kabile zihniyetli adamları dinlerken o delikanlıyı hatırlıyorum.

"Kürt meselesi dururken..." deyip duranları dinlerken de, Mısırlı bir İslamcı olarak yeterince derdi varken "Ümmetin Yetimi Kürtler" makalesini yazan Fehmi Şinnavi'yi hatırlıyorum.

O HAMAS'lı delikanlıya ve Fehmi Şinnavi'ye selam olsun.

Allah yolunda Filistinli mazlumlar için bir gayret içindeyken Mavi Marmara'da şehit düşen Türklere ve Kürtlere selam olsun.

İsrail esaretinden Türkiye'ye döndüğümde telefon açıp "Mavi Marmara'yla iftihar ediyoruz" diyen Suriyeli Abdurrahman Hatib'e, Mısırlı Hibe Rauf'a, Libyalı Husam Başimam'a, Bosnalı Edhem Foço'ya, Hintli Arşi Han'a, Afro-Amerikalı Doruba Bin Vahad'a... selam olsun.

İslam dünyasını "Böl, parçala, yönet" siyasetiyle idare eden emperyalistlerin karşılaştığı en büyük meydan okuma, kavmiyetçilik tuzağına düşmeyen ve "ulus devlet" sınırlarına metelik vermeyen şuurlu Müslümanlardır.

"Vahdet" seslerini var güçleriyle bastırmaya çalışmaları ve bu işte kavmiyetçileri tepe tepe kullanmaları gayet tabii.

Yeni Şafak