'Türkiye Din’den uzaklaşıyor tartışmasına katkı

'Türkiye Din’den uzaklaşıyor tartışmasına katkı

Türkiye'nin dinden uzaklaştığı üzerine başlayan tartışmaya Taha Akyol ve Nuriye Akman da katkıda bulundu

Risale Haber – Haber Merkezi

Volkan Ertit'le Ahmet Hakan'ın yaptığı “Dindarlık” üzerine mülakatın yankıları devam ediyor. Dün Hürriyet’ten Taha Akyol ve bugün Zaman’dan Nuriye Akman konuyu ele aldı. Din algısının ve dindarlık konularının özüne inilerek değerlendirilirken görsellik ve ambalajın belirleyici olmaması gerekliliğinin üzerinde durdular.

Nuriye Akman “Ahlak’sız dindar” başlığıyla yayımlanan yazısına Volkan Ertit’in dindarlığı değerlendirdiği kriterleri eleştirerek şu sözlerle başlıyor:

Akademisyen Volkan Ertit bir araştırma yapmış, Türkiye'nin dindarlaşmayıp dinden uzaklaştığı sonucuna varmış. Önceki gün Hürriyet'te yayınlanan araştırma toplumu şu on bir kriter üzerinden değerlendiriyor:

Yeni kuşaklar eskilerden daha dindar mı, eşcinsellerin görünürlüğünde, evlilik öncesi flört ve cinsel ilişkide, farklı inançlar arası evliliklerde azalma var mı, doğaüstü güçlere inançta, vücut hatlarını gösteren giysilerde, dinin toplumsal prestijinde, kutsalların günlük hayata etkisinde artış var mı, medya dili muhafazakârlaşıyor mu?

Seçilen kriterler, din algısının öze yönelmediğini ve bunun dindarla ve dindar olmayanın ortak kabulü olduğunu gösteriyor. Görsellik değerinin yüksekliği nedeniyle ölçme ve değerlendirmelerde dinin ambalajına odaklanılması kolaycı ve yanıltıcı bir yöntem. Çünkü dinin dindarlıktan muradını; birlikte yaşamanın asgari kurallarını dışlıyor ve toplumsal barış potansiyelini sıfırlıyor.

Tüm semavi dinlerin ahlak çerçevesini aynı elemanlar çizer. Bunları teoride kimse reddetmez ancak iş pratiğe gelince önemsenmez. Sosyal bilimcilerin koyduğu dış kriterlerin tamamına uyduğu halde ahlak düşkünlüğünden kendilerini kurtaramayan ve İslam'a mesafeli duranları dinden iyice soğutan öyle çok “dindar” var ki.

Ahlak'sız dindar olunmaz.

Taha Akyol’un da aynı mülakatı baz alarak kaleme aldığı “Dindarlaşma” başlıklı yazısında samimi dindarların önemli bir endişesi olarak ‘dinin içinin boşaltılması’ ve dindarlık ve siyasetin bir aradaymış gibi gösterilmesinin bir sonucu olarak, muhalif çevrelerde oluşan “Eğer din buysa?” düşüncesinin tehlikesine dikkat çekti.

Taha Akyol’un yazısının ilgili kısmı şöyle:

DİNİN İÇİNİN BOŞALMASI

Samimi dindarlarda, "dinin içinin boşalması" anlamında gittikçe yaygınlaşan bir endişe var. Saygın bir kalem olan ilahiyatçı Faruk Beşer'in "İslam sosyetesi" hakkında yazdıkları şöyle:

"Bir taraftan insanımız dine yönelirken, diğer taraftan dinin içi de boşaltılmakta, onu sadece dünya amaçlı bir meta olarak tüketmektedir. " (Yeni Şafak, 1 Ağustos 2014)

Çok veciz bir ifade olduğu için bu alıntıyı yaptım, samimi İslamcı yazarların bu yöndeki yazılarını toplasak ciltleri doldurur. Eski Diyanet İşleri Başkanı muhterem Hocamız Ali Bardakoğlu'nun şu sözlerini hatırlatmakla yetiniyorum:

"Türkiye'nin giderek dindarlaştığı tezi doğru değil. Şekil ve sembolleri, bolca kullanılan dini kelime ve kavramları ölçü alırsak ilk bakışta dindarlaşma artıyor zannederiz... Gerileme var. " (14 Ocak 2015)

DİN EĞER BUYSA?!

Siyasi taraftarlık dinin gereği gibi görülünce dinin manevi ve ahlaki içeriğinin dumura uğrayarak siyasi ve iktisadi amaçların öne geçmesi kaçınılmazdır. "İnsan-ı kâmil"in özelliklerine yerine siyasi öfke ve militanlık ağır basmaz mı?

Bu davranışlar, muhalif kitlelerde "Eğer din buysa?!" sorusuna yol açmaz mı?!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hocamız da "eğer din buysa?!" sorusuna yol açan davranışların insanları dinden soğutabileceğini söylemiştir. (7 Ocak 2014)

Samimi dindarlar olaya bir de bu açıdan bakmalı.

Diğer yandan Nuriye Akman yazısının devamında “Türkiye dindarlaşıyor mu yoksa aksi yöne mi gidiyor?' sorusunun’ cevaplanırken başka bir onbir kriter üzerinden bakılmasını teklif etti. Akman aşağıda sıralayacağımız kriterlerinin dindarlık sonucunun değişmeyebileceğini fakat din algısının üzerindeki çarpıklığın düzelebileceğini belirtti.

“Kendilerini dindar olarak nitelendirenler olaya bir de şu muhteşem on bir'ler üzerinden bakabilirler:

  1. Adalet: Her şeyin değerine uygun şekilde olması gereken yerde durması. Mesela işin ehline verilmesi. Yetkinin sorumlulukla dengelenmesi.
  2. İhsan: Kişinin hangi adımı atarsa atsın Allah'ın gözetiminde olduğunu hatırlaması. İhsan bu sebeple adaletin mütemmim cüzüdür.
  3. Mütevazılık: Kibrin kimi zaman müsriflik, kimi zaman dediğim dedikçilik şekline bürünen bin bir veçhesine uzak, meyveli bir ağaç gibi yüzü toprağa dönük duruş.
  4. Hilm: Öfke kontrolünü yapabilmek, en aykırı sözü bile içine zeka pırıltısı eklenen latif bir dille ifade etmek. Sadece haklı olunan durumlarda değil, özellikle de haksızlığa uğranıldığında…
  5. İdrak: Dinin başı, ortası ve müntehası idrak. Olaylar ve olgular sana apaçık göründüğünde bile temkinli oluş. Gerçekliğin tecellisi sonsuz verinin sonsuz karmaşasıyla belirir. Bunların ne kadarını değerlendirebilirsin ki.
  6. Özeleştiri: Benliğe karşı basiret sahipliği. Baş gözleriyle yetinmeyip gönül gözüyle de kendine bakabilmek ve eksiğin, gediğin, zaafın, hatan için tövbeyi Allah'a, özrü kullara yöneltip gereğini yapmak.
  7. Nesnellik: Maddi gerçekliği çarpıtmamak. Beş duyunun doğru kullanımı.
  8. İnfak: Muhtaca yardımda alt ve üst sınır koymamak. Limit sizsiniz ve bu Rabb'inizle aranızda. Verdiklerinizin katma değerini insanlardan isteyemezsiniz.
  9. İyiliği tavsiye, kötülüğü yerme: Ama yalnızca teklif ederek.
  10. Vesayet: Reşit olmayan çocuklarının dışında kimseye vesayet taslayamazsın. Sadece kendi karar ve eylemlerinden sorumlusun.
  11. Yalan: Her doğruyu her yerde söylemeyebilirsin ancak söylediğin her şey doğru olacak. Hiçbir yol ve sebeple insanları kandıramazsın. Dostun da düşmanın da senden güvenilir kişi olarak söz edecek. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum