Şeytandan bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın!

Şeytandan bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Fussilet 33-36. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

33 . Hem Allah’(ın yolun)a da‘vet eden ve sâlih amel işleyen ve: “Doğrusu ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?

34 . Çünki iyilikle kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü) en güzel olan (iyilik) ile def‘ et; bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost olmuştur! (*)

35 . Buna (bu güzel haslete) ise ancak sabredenler eriştirilir ve buna ancak (hayırdan yana) büyük bir nasîbi olanlar eriştirilir.

36 . Bununla berâber şeytandan (gelen) bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın! (**) Çünki Semî‘ (herşeyi işiten), Alîm (hakkıyla bilen) ancak O’dur.

(*) “Evet, nasıl ki muhabbet (sevme) sıfatı, muhabbete lâyıktır. Öyle de adâvet (düşmanlık) hasleti herşeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır. Eğer hasmını mağlûb etmek istersen, fenâlığına karşı iyilikle mukābele et. Çünki eğer fenâlıkla mukābele edersen, husûmet tezâyüd eder (artar). Zâhiren (görünüşte) mağlûb bile olsa, kalben kin bağlar, adâveti idâme eder (devâm eder). Eğer iyilikle mukābele etsen, nedâmet eder (pişmân olur). Sana dost olur.” (Mektûbât, 22. Mektûb, 93)

(**) “İnsan kalben ve fikren hakāik-ı İlâhiyeye (ilâhî hakîkatlere) bakıp düşündüğü zaman, bilhassa namaz ve ibâdet esnasında, gerek şeytan tarafından, gerek nefsi tarafından pek fenâ, çirkin vesveseler, hâtıralar, sinekler gibi kalbe ve akla hücûm ederler. Bu gibi hevâî (nefsin arzularına âid), vehmî (hayâlî) ve çirkin şeylerin def‘iyle uğraşan adam, o vesveselere mağlûb olur. Ancak onları kaçırmanın çâresi, müdâfaayı terk etmektir. Onlarla uğraşmamaktır. Evet arılarla uğraşıldıkça onlar hücumlarını arttırırlar. Onlara karışılmadığı takdirde, insanı terk ederler, giderler. Hem de o gibi vesveselerin, ne hakāik-ı İlâhiyeye ve ne de senin kalbine bir mazarrâtı (zararı) yoktur. Evet, pis bir mendilin deliklerinden semânın güneşine ve yıldızlarına ve Cennetin gülüne ve çiçeklerine bakılırsa, o deliklerdeki pislik ne bakana ve ne de bakılana bulaşmaz. Ve fenâ bir te’sîr etmez.” (Mesnevî-i Nûriye, Habâb, 81)