Sorularla Risale-i Nur’da Hurûf-i Mukattaa

Zafer KARLI

Kur’ân-ı Kerîm’de bazı sûrelerin başındaki harf ve/veya sözcükler Hurûf-i Mukattaa olarak isimlendirilirler. Bu harfler, İslamî ilimlerin teşekkülünden itibaren araştırmaya konu olmuşlardır. Konu ile ilgilenen müfessirler, bu harflerin mânaları ve sûre başlarına konulmalarının hikmeti ile alakalı birçok görüş beyan etmişlerdir. Son dönemin en etkili İslam Âlimlerinden olan Bediüzzaman Said Nursi’de eserlerinde Hurûf-i Mukattaa hakkında bazı tespitlerde bulunmuştur. Biz bu yazımızda bu tespitleri tek tek ele almak yerine soru-cevap tekniği ile Bediüzzaman’ın başlıca görüşlerini ortaya koymayı tercih ettik.

-Bediüzzaman, Kur’an-ı kerim’in orijinal olması yönüyle eşsizliğine Hurûf-i Mukattaa ile işaret etmiş midir?

Said Nursî, huruf-u mukattaaların Kur'ân'ın i’caz yönlerinden birini oluşturduğunu şöyle söyler: “Hatip ve beliğlerin âdetindendir ki, mesleklerinde daima bir misale tâbi oluyorlar ve bir örnek üzerine nakış dokuyorlar ve işlenmiş bir yolda yürüyorlar. Hâlbuki bu harflerden anlaşıldığına nazaran, Kur’ân hiçbir misale tâbi olmamıştır ve hiçbir nakş-ı belâgat örneği üzerine nakış yapmamıştır ve işlenmemiş bir yolda yürümüştür.” (1) Hatta Bediüzzaman’a göre; "Yirmi dokuz sûrenin başında bulunan münferit harfler bir i'câzı yansıtmaktadır. İ'câz ise, inci gibi güzel, incecik belâğat nüktelerinin parıltılarından meydana gelen bir nur"dur. (2)

-Bediüzzaman, Hurûf-i Mukattaa ile Hz. Peygamberin (asm) nübüvvetine işaret etmiş midir?

Evet, işaret etmiştir. İşaratü'l-İ’caz, Bakara Sûresi 1. âyetin tefsirinde şöyle tespitleri vardır: “Sûrelerin başlarındaki hurûf-u mukattaa, İlâhî bir şifredir. Beşer fikri ona yetişemiyor. Anahtarı, ancak Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdadır. Şifrevari şu hurûf-u mukattaanın zikri, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın fevkalâde bir zekâya malik olduğuna işarettir ki, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, remizleri, îmaları ve en gizli şeyleri sarih gibi telâkki eder, anlar.”

-Birçok İslam Âlimi Hurûf-i Mukattaa ile gaybi bazı sırlara erişmenin mümkün olduğunu söylemiştir. Bediüzzaman’ın bu konudaki görüşü nedir?

İmam-ı Gazzâli'ye nispet edilen Hurûf-i Mukattaa konusundaki bir risâlede bu harflerin hakîkatini Hz. Peygamber'den başka kimsenin bilemeyeceği ifade edilmekle birlikte eserde, bunların havâssı hakkında bazı bilgiler verilmiştir. (3) Bediüzzaman ise bu fikri destekler mahiyette şunları söylemiştir: “Kur'ân mademki her asra hitap ediyor, elbette her asırda bulunan insanların bütün seviyelerine hisselerini verecek şekilde mânasının vecihleri bulunur. En hâlis parça Selef-i Salihîn’in hissesine düşmüştür. Ehl-i velâyet ve tahkîk, rûhânî seyr-u sulûklarında, bu şifrelerden (hurûf-i mukattaa ile) pek çok gaybî işaretler bulmuşlardır.” (4)

-Bediüzzaman Hurûf-i Mukattaa ile dua etmiş midir?

Taberi’nin kaynak olarak Hz. Fatıma’yı gösterdiği bir rivayette, Hz. Ali’nin, "Ey kâf hâ yâ ayn sâd”ın Allah’ın bir ismi olduğunu belirttiği ve "Ey kâf hâ yâ ayn sâd, beni bağışla" diyerek dua ettiği söylemiştir. (5)

Ayrıca Hz. Ali (r.a.) tarafından nazmedilen Celcelutiye kasidesinde ve Şah-ı Nakşibend (k.s.) tarafından Hz. Peygamber’den (asm) mana âleminde ders alınarak telif edilmiş olan Evrad-ı Kudsiye isimli münacatlarında hurûf-i mukattaa geçmektedir. Bediüzzaman bu münacatları evrad edinmiştir.

-Bediüzzaman’ın evrad edindiği Celcelutiye kasidesinde ve Evrad-ı Kudsiye isimli münacatlarda hurûf-i mukattaa nasıl geçmektedir?

Celcelutiye kasidesinde Huruf-u Mukattaa ile başlayan bir kaç beyit yer almaktadır:

52. "Tâhâ, Yâsîn ve Tâsîn ile bizim için ol, mutluluğumuz için Tâ Sîn Mîm ile bize dön!"

53. "Kâf Hâ Yâ Ayn ve Sadlarıyla; bizi kuşatan her kötü gözden korunuruz!"

54. "Hâ Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!"

55. "Kaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz, Ve Duhan suresinde sağlam bir sır vardır."

56. "Elif Lam ile ve Nîsâ sûresiyle ve Mâide ukùduyla; En'âm ve Nûr surelerinde bir nur parlamıştır."

57. "Elif Lâm sonra peşlerindeki "Ra" sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanilerin üstüne çıktım."

58. "Elif Lam sonra Mîm ve Ra'sı ile ruhların mecmaına yükseldim. Fakat gerçek Ruh çok yücedir."

Evrad-ı Kudsiye’nin bazı bablarında ise, huruf-u mukattaa harflerinin sırrıyla şöyle niyazda bulunulmuştur:

“44. bab: Tâ hâ, Tâ sin mim, Tâ sin, Yâ sin, Hâ mim, Ayn sin kaf. O iki denizi salıverdi, buluşuyorlar. Fakat aralarında engel vardır, birbirine karışmazlar

“46. bab: Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… İş tamamlandı, zafer geldi, düşmanlar bize asla gâlib gelemezler.

“47. bab: Hâ mim… bu kitap izzet sahibi olan Aziz, ilim sahibi olan Alîm olan Allah tarafından indirilmiştir. O günahları bağışlayan, tevbeleri kabul buyuran, azabı pek şiddetli ve fazlı bol olandır. Ondan başka ilâh yoktur. Dönüş Onadır.

“97. bab: Ta sin mim, lehviyat olan çalgı âletlerinden, yalandan, buhtandan, sihirden haramdan, hilekârlıktan, zındıkların tuzağından, gece ve gündüz hadiselerinden, cin ve insanların şerrinden Aliyyü’l-Âzîm olan Allah’a sığınıyorum.

“132. bab: Kaf hâ yâ ayn sâd. Hâ mîm ayn sîn kaf. Bizim sahibimiz sen ol, Sen herşeye kâfisin, bize merhamet et. O herşeye kudreti yeten Kadir, her kuvvete galip gelen, cebbarları hunharları dize getiren, tedbir ve takdirini hiç kimsenin geri çeviremediği, dilediğini yapan Kahir, varlığı, sıfatı, isimleri her şeyde aşikâr ve apaçık olan Zahir, isim ve sıfat, ef’al ve eserleriyle herşeyin içyüzünü kaplayan, hiçbir şey onların ötesine geçemeyen, nazarlardan gizli kalan Batın, herşeyi yoktan örneksiz var eden Fâtır, en ince şeyleri yapan, her şeye nüfuz eden, lütuf sahibi Lâtîf, herşeyden en iyi haberdar olan Habîr olan Allah’tır. Sözü haktır. Mülk Onundur. Sur’a üfürüldüğü gün hiçbir şey Ondan gizlenemez, O görüneni ve görünmeyeni en iyi bilen Âlim’dir. O herşeyi hikmetle yapan Hakîm, herşeyden haberdar olan Habîr’dir.”

Velhasıl: Bediüzzaman’a göre “hassaten huruf-u mukataa harfleri birer düğüm, birer düğme gibi ferşten Arşa manevi bir telefon misillü ve ilahi birer şifre mahiyetinde kainatta cereyan ediyorlar.” (6)

Kaynaklar:
1- İşaratü'l-İ'caz, Bakara Sûresi 1. âyetin tefsiri
2- Said-i Nursî, İşârâtü’l- İ’câz, İstanbul: Envar Neşriyat, 2004, s.31.
3- Duman,‘Hurûf-i Mukattaa’, DİA, XVIII, s.401-408
4- Mektûbât, İstanbul: Nesil Yay., 2012, s.365.
5- Taberi, Ebu’l-Ferec İbnu’l-Cevzî, Zadu’l-Mesir, İbn Cüzay, Kurtubî, Alusi, ilgili ayetin tefsiri
6- Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem’a, Yirminci Nükte

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.