Bu yazı dini ve mukaddesatı uğrunda izzetli duruşu ve mücadelesi ile İslam’ın bayraktarlığını yapan şanlı Filistin ve kahraman Doğu Türkistan halkına ithaf olunmuştur. Şehitlerimizin aziz ruhları için el-Fatiha diyerek Fatiha okuyup söze başlarız.
**67 ile 71. ayetler arasında İsrâiloğulları’nın sığır kurban etmeleri anlatılmıştır. Allah, İsrailoğulları’na bir sığır kesmelerini emretmiştir. Ama onlar bu emri yerine getirmemek için işi yokuşa sürdüler.
67-“Bir zamanlar Mûsâ kavmine, “Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor” demiş; onlar da “Bizimle alay mı ediyorsun!” demişlerdi. (Mûsâ da: ‘kendini bilmez) cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım!’ dedi. (Böylece sadece Rabbinin emirlerini tebliğ ettiğini belirtti.)”
Ayette kendilerine bir sığır kesmeleri emredildiğinde İsrâiloğulları’nın, “Bizimle alay mı ediyorsun?” diyerek şaşırdıkları bildiriliyor. Muhtemelen bu, onların sığıra bir kutsallık atfetmelerinden ve onu kesmek istememelerinden ileri geliyordu.
Müfessirlerin, sığır kesme emrinin hikmetine dair yaptığı değerlendirmelerde ağırlık noktasını buzağıya tapınma inancının yanısıra tevhide aykırı düşen bütün düşünce ve inançları zihinlerinden / kalplerden silinmesi amacı taşıdığı görülmektedir.
68-“Onlar dediler: Bizim için Rabbine dua et, onun (sığırın) mahiyetini bize açıklasın. (Musa) dedi: (Rabbim) diyor ki: O ne çok yaşlı, ne de pek tazedir, ikisi arası dinç bir sığırdır. Haydi, artık size emredileni yapın.”
İşin başında “Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor” denilmiş ve herhangi bir özellik sayılmamıştı. Onlar işi yokuşa sürünce, her sorduklarında bazı özellikler ilave edildi. Aslında buradaki emri olduğu gibi alıp fazla detaya girmemeleri gerekirdi.
69-“Onlar, ‘Bizim için Rabbine dua et, onun renginin ne olduğunu bize açıklasın’ dediler. (Bunun üzerine Musa) dedi: (Rabbim) diyor ki: O, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır.”
70-“Onlar (tekrar şöyle) dediler: Bizim için Rabbine dua et, onun mahiyetini bize açıklasın. Çünkü sığırın durumu bize karışık geldi. (Bize göre, sığırlar birbirine benzer.) Fakat, Allah dilerse elbet (keseceğimiz sığırı) buluruz!”
71-“(Musa) dedi: (Rabbim) diyor ki: O, çift sürmek ve ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.Onlar da (Ey Musa!) ‘İşte şimdi gerçeği tam anlayacağımız tarzda bildirdin’ dediler. * Nihayet onu (bulup) kestiler. Az kalsın yapmayacaklardı.”
*Ayet metninde geçen ‘kâlu-l-âne ci’te bilhakk’ kısma birçok mealde ‘Şimdi gerçeği getirdin’ / ‘İşte şimdi doğrusunu anlattın’ vb gibi anlamlar verilmektedir. Oysaki Hz. Musa (as) sadece bu kez değil her seferinde gerçeği getirip doğruyu bildirmiştir. Bu sebeple ayetin bu kısmına verilen yukarıdaki anlam, konu bütünlüğü içinde cümle akışına daha uygundur.
Allah’ın İsrailoğullarından boğazlanmasını istediği “Bakara”, sadece etinden, sütünden, derisinden yararlanılan bir hayvan olmaktan daha çok toplumun inanç sisteminde Allah’ın hükümranlık alanını ihlal eden, kutsallık atfedilmiş bir hale gelmişti. Dolayısıyla “Bakara” ismi üzerinden temsil edilen, Allah’ın yanı sıra ilahlık yakıştırılanların ölümlü oldukları görülüp, tevhid gerçeğinin parlaması ile ‘köleleşmiş zihinler’ özgürleşecek, ‘ölü kalpler’ dirilecektir.
Kur’an, bundan sonra onlara sığır kesmelerinin emredilme sebebini ve onların şahit oldukları, Allah'ın parlak mucizelerini bize şöyle anlatır:
72,73- “(Ey İsrailoğulları!) Hani birini öldürmüştünüz de suçu birbirinize atmıştınız. -Halbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı.- Bunun için ‘haydi şimdi ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun’ dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir. Aklınızı başınıza almanız için âyetlerini (kudretini açıklayan delilleri) size gösterir.”
Tefsirlerde geçen bilgiye göre, bu emir yerine getirilmiş ve ölmüş adam dirilip katilini haber vermiş daha sonra tekrar ölmüştür. Bu olayla hem büyük düşmanlıklara neden olabilecek bir olay aydınlığa kavuşmuş, hem de genelde insanların anlamakta zorlandığı öldükten sonra diriltilme olayı bir örnekle gösterilmiştir. Ayet metninde ‘kateltüm’, “öldürmüştünüz” ifadesinin çoğul getirilmesinin sebebi, katil bir kişi olsa da henüz kimliği belli olmadığı için ilgili kişilerin zan altında olmasındandır.
Bu hâdisede ve hâdisenin yahudilere hatırlatılmasında ibret alınması gereken asıl nokta ise; ‘Allah ölüleri işte böyle diriltir. Aklınızı başınıza almanız için âyetlerini (kudretini açıklayan delilleri) size gösterir’ ifadesi ile öldükten sonra diriltilme ve bunun arkasından gelen hesaba çekilme, bütün Peygamberlerin, kavimlerine tebliğ ettikleri ve mutlaka inanmalarını istedikleri esastır.
Not: Ayette anlatılan diriliş mucizesi ve diğer anlatımlar nazil olduğunda dönemin yahudileri tarafından reddedilmemiş, yalanlanmamıştır. Çünkü âyetlerde bahsedilen hadiseler Hz. Peygamber (asm) dönemindeki yahudilerce bilinmektedir. (Bkz. Tesniye, 21/1-9) Hatta bazı sahâbîler onlardan edindikleri bilgilerle olayın teferruatı hakkında açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamalar tefsirlere girmiştir. (Bkz. Kur'an Yolu Tefsiri)
Bazı kişiler Duhan 56 ve Saffat 58’i örnek göstererek ‘ilk ölümden başka ölüm yok’ diyerek buradaki diriliş mucizesini reddetmektedirler.
Fakat Hz. İsa (as) Âl-i İmrân 49’da ölüleri diriltme mucizesine mazhar olduğundan bahsetmektedir. Dolayısıyla ‘ilk ölümden başka ölümün olmaması’ genel bir kaide olmakla beraber Yüce Allah hikmeti gereği istisnalar yaratmaktadır. Nitekim Maide 110’da Yüce Allah, Hz. İsa’ya “Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarmıştın” buyurup hikmeti gereği istisnalar yaptığını belirtmiştir. Böyle istisnalar genel kaideyi değiştirmez. Örneğin; insan kalbi, sol göğüste olmasına rağmen bazı kişilerde sağ göğüstedir ve bu duruma tıpta dekstrokardi (sağkalplilik) denir. Bu istisna insanlarda kalbin ‘sol göğüste’ olduğu gerçeğini değiştirmez.
Netice itibariyle imanın gereği olarak meleklerin yaptığı tesbih ile Allah’ı anarız : ‘Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm.’
‘Subhaneke: (Ey Rabbimiz!) Seni (her türlü noksanlıktan) tenzih ederiz. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir ilmimiz yoktur. Gerçekten, Alîm - Hakîm ancak Sen’sin’ (Bakara 32)