Serdar Bilgin’e
Şol Mesnevî Risalesi
Nur güzeli şahanesi
Kitap oldu bahanesi
Belki bir bahardı belki de güzdü
Nur dolu bir edâ, sır dolu yüzdü
Hikmetini sordu geçti
Cevabını verdi geçti
Nasıl sordu, nasıl verdi
Bilinmez.
Gizli, münzevî hikâyesi
Başından sonuna dağınık
İçi buruk, bağrı yanık
Kalktı düştü, hamdı pişti
Bir aşka ki
Belki masum, belki me’şum
Kandı geçti, yandı geçti
Nasıl kandı, nasıl yandı
Bilinmez.
Bir sevdânın divânesi
Her gelenin meydanı
Her gidenin zindanı
İki mahcup göz bir anda
Baktı geçti, yıktı geçti
Nasıl baktı, nasıl yıktı
Bilinmez.
Önünde aşkın rahlesi
Okunur kırık zamanda
Saatler duruverdi
Ol zamanda vurdu geçti,
Hayalleri kırdı geçti
Nasıl vurdu, nasıl kırdı
Bilinmez.
Fî tarihin fî senesi
Silik bir film karesi
Visali nefessiz, sessizdi
Koptu birden bir vaveylâ
Gitti kayboldu Leylâ
O bir güldü, soldu geçti
Mecnun dersen öldü geçti
Nasıl soldu, nasıl öldü
Bilinmez.
Ele geçti efsânesi
Parçalansa da sinesi
Kara bahtı, kem talihi
Ak sayfaya kara kalem
Kazıdı taşların alnına
Çilesini çizdi geçti,
Satır satır yazdı geçti
Nasıl çizdi, nasıl yazdı
Bilinmez.