Yurtdışı nur hizmetleri yoğunlaştırılmalı

Ömer ÇELEBİ

Tesanüd, lügatta  dayanışma, birbirine destek olma, birbirine bağlanma manasına gelir. Hizmetin, hizmet neferi olmanın temelinde tesanüd yatar. Risale-i Nur’lara gönül vermiş, ona talebe olmuş herkesin azami derecede tesanüde ehemmiyet vermesi gerekiyor. Zira, Bediüzzaman hazretleri yaşadığı dönemlerde üzerinde en çok durduğu meselelerin başında tesanüd geliyor. Hatta şöyle der Üstad: “Kardeşim, sizler hizmeti düşünmeyin. Cenab-ı Hak bu hizmeti bütün dünyaya yayacak. Esas sizin düşüneceğiniz; uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüd’tür.”
 
Haftasonu İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın ev sahipliğinde 4. Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı tertip edildi. Konferansa dünya genelinde birçok ülkeden akademisyenler, Risale-i Nur eserleri ve Bediüzzaman Said Nursi üzerine master ve doktora çalışmaları yapan öğrenciler katıldı. Pazartesi günü ise misafirlere İstanbul Boğaz’ında tekne turu yapıldı. Ben de davetli olarak yurtdışından gelen misafirlerle beraber tekne turuna iştirak ettim.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)
 
****
 
Aslında evvelden yazdığım “gençlik nereye koşuyor/koşturuluyor” makalemin son bölümünü yazacaktım. Lakin bu uluslararası etkinliğe iştirak edince evveliyetle orada yaşadıklarımı, hislerimi sizinle paylaşmak istedim.
 
Malumunuz İİKV Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine tertiplediği uluslararası sempozyumlarla birlikte, gerek yurtdışında gerekse yurtiçinde ilmi-akademik araştırmalar, konferanslar ve paneller de düzenliyor. Vakıf yetkililerini, orada hizmet eri olan bütün kardeşlerimi tebrik ediyorum. Böyle büyük ve küllü hizmetlere vesile oluyorlar.
 
****
 
Evet, dünya artık Risale-i Nur okuyor. Bu nurlu hakikatler, Türkiye’nin sınırlarını aştı ve artık dünyanın takip ettiği en temel kaynaklardan birisi olacak. Çince’den Arapça’ya, Rusça’dan Fransızca’ya, onlarca dilde milyonlarca insan onun penceresinden Kur’an ve kainatı okuyor.
 
Bu kadar dile çevrilerek, Türkiye’nin dışında yaşayıp Risale-i Nur’ları bu derece anlayabilen, idrak eden ve hatta kendine rehber eden aziz, sıddık insanlar neşv-ü nema buldukça “nurun bayramını” yaşıyoruz demektir.
 
Çok uzak değil, bundan 50-60 sene evvel, baskıcı rejimin, istibdatın insanlığı esir aldığı, Kur’an’ın ve ezanın yasaklandığı, Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerinin mahkemelerden mahkemelere koşturularak türlü türlü sıkıntılara maruz kaldığı dönemleri hatırımıza getirirsek şimdi nurun bayramını yaşamıyor muyuz?
 
Evet, yaşıyoruz. Bu nur bayramı kutlu ve mübarek olsun.
 
****
Haftasonu meşguliyetlerimden dolayı konferanslara iştirak edememiştim. Ancak Pazartesi günkü tekne turuna da davet edilince şartlar her ne olursa olsun programa katılarak yurt dışından gelen misafirlere mihmandarlık etmeliydim ve programa katıldım.
 
Belki çoğunuz hatırlarsınız, bundan iki ay önce Sultanahmet’te Bab-ı Ali şenlikleri düzenlenmişti ve bazı vakıf ve derneklerimiz de stand açarak on binlerce yabancı misafirlere Risale-i Nurlar hediye edilmişti. Bendeniz de orada bulunup binlerce turistlere hakikatleri anlatmaya gayret etmiştim.
 
Programın muhtevasını bilmediğim için bu tekne turunda da durumun aynı olacağını ve yine misafirlere Üstad’ı ve eserlerini anlatacağımı tahmin ettim ve bu niyetle gittim. Hindistan’dan Endonezya’ya, İngiltere’den ABD’ye çeşit çeşit ırklardan oluşan ve dünyanın her tarafından gelen misafirlerin oluşturduğu bu insan tablosunu gördükten sonra dilimin döndüğü kadarıyla herkesle tanışma fırsatım oldu. Lakin bunlar Sultanahmet’tekilerden farklı olarak benden dinleyeceklerine, ben onları dinledim. Benim bilmediklerimi bana anlattılar.
 
Bediüzzaman’ın asrımzın en önemli müceddidi olduğunu söyleyen Uluslararası Singapur Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Farid Alatas “O İslamı değişik bir bakış açısıyla yorumladı. Bediüzzaman, Cemaleddin-i Afgani  ve daha bir çok İslam alimi aynı dönemlerde yaşamasına rağmen entelektüel anlamda İslami hizmeti daha çok olmuştur. Ancak Bediüzzaman sadece Türkiye’nin değil bütün İslam aleminin müceddididir.  Bütün dünyanın  Bediüzzaman’ın görüşlerine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. O yüzden Risale-i Nurlar bütün dünyaya yayılmalıdır” dedi.
 
Hindistan Keşmir İslam Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamidullah Marazi de:  “Risale-i Nurlar sadakatle yazılmış birer rehberdir, birer nurdur. Onun yolu Kur’an’i yoldur. Bediüzzaman, komunizmin, materyalizmin en yoğun olduğu dönemlerde tek başına mücadele ederek bütün dünyaya örnek bir şahsiyet olmuştur. O hep siyasetten, dünyevi çekişmelerden uzak durarak mesaisini sadece ahiret hayatı için harcadı. Ve şunu da özellikle söylemek istiyorum ki, eğer Türkiye İslam aleminin lideri olacaksa Bediüzzaman’ı ve eserlerini kendine rehber etmesi gerekiyor. Ve çok mutlu ve ümitliyim ki, yeni nesil Bediüzzaman’ın hizmetleri ile aynen saadet asrını yaşayacaktır” dedi.
 
****
 
Ben bunları duyunca çok duygulandım, çok etkilendim. Yaşadıklarımı keşke siz de yaşasaydınız da anlardınız duygulanmanın ne olduğunu. Zira ben bu sözleri Ahmet Akgündüz’ den, Şener Dilek’ten, Nevzat Tarhan’dan, Kıbrıs’tan Ahmet Bal’dan, Halil Çokaklı’dan, Malatya’dan Mehmet Ali Bağlıtaş’tan, Ağrı’dan Nusret Kocabay’dan, Diyarbekir’den Hafız Ali Mülayim’den, Van’dan Celal Huyut’tan, Erzurum’dan Mehmet Kırkıncı’dan Antalya’dan Gültekin Sarıgül’den, Denizli’den Said Atıcı’dan, Kütahya’dan Şerafettin Kartal’dan, İstanbul’dan Mehmet Fırıncı’dan, Mustafa Sungur ağabeylerden dinlemedim. Her biri dünyanın öbür ucundan gelmiş, dilimizi konuşmaz, örf ve adetlerimizi bilmez bu insanların bana “yeni nesil Bediüzzaman’ın hizmetleri ile aynen saadet asrını yaşayacaktır” demesi bu davaya gönül vermiş herkesi duygulandıracaktır kanaatindeyim.
 
****
 
Evet, aziz dostlar, ben bu hissiyatları yaşadıktan sonra teknemiz rıhtıma yanaştı ve herkesle kucaklaşa kucaklaşa, gözyaşları içinde vedalaştık. Rabb-ı Rahim’e defalarca şükrettim, bize bu nur bayramnı yaşattığı için. Canla-başla hizmet eden ağabeyler kardeşler var hepsine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bütün dünya ülkelerine hatta köylerine, kasabalarına da bu hakikatleri götürmeliyiz. Lakin yurtdışı hizmetlerini daha çok yoğunlaştırmalı, daha çok programlar etkinlikler yapılmalıdır. Ben şahsen yapılan hizmetleri ulvi, yapılabilecek en değerli hizmet addediyorum. Ancak noksan görüyorum. Bunun için de İstanbul İlim ve Kültür Vakfı gibi bu yolda hizmet eden tüm vakıf ve dernekleri “tesanüd” içinde, el ele vererek, yurtdışındaki bütün merkezlere ulaşılması adına çalışmalar yapmasını rica ediyorum.
 
Unutmayın ki bu nurlu hizmetler Allah’ın inayetiyle inkişaf oluyor ve olmaya devam edecektir.
 
Yeter ki biz aramızdaki tesanüdü sağlam tutalım.
 
Vesselam…

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.