Yıldızlı Şiirler

Recep Şükrü Güngör'ün yazısı...

Şiir, neden bir numaradır da öykü, roman ikinci üçüncü numaradadır? Bunda bir kasıt var mıdır? Şairlerin cazgırlığı mı kendilerini bir numaraya oturtmuştur?

Sorular çoğalır gider. Şiir bütün türler içinde bir numaradadır. Bunu kabul etmeyenler çıkabilir ama genel kabul bu yöndedir. Ben de o genel kabulü benimseyenlerdenim.

Şiir insanı en ince yerinden yani şurasından yakalar. Neredir o yer? Yürektir, kalptir, gönüldür, dildir. Hepsi de aynı yola çıkar ama her birinin söz ve çağrışım değeri farklıdır. Nüansları vardır.

Şiir hayatın özsuyudur. Usare dedikleri şeydir. Şiirle anlatır şair bir kitap dolusu sözle anlatılanları. Bir dizede, iki dizede işini tamamlar. Sözünü söyler.

Ben de söylerim canım derseniz, orada kocaman bir kayaya toslarsınız. Söz söylemek bir ustalık işidir. Eskilerin ifadesi ile beyan her babayiğidin harcı değildir.

2013’te okumalarım arasında elbette şiirler de vardı. Öykü, romandan sonra en çok okuduğum metinler şiirlerdir. –şairler bu metin sözünden alınırlar mı bilmem- ben öykücü olduğum için yazılı olan her şeye metin diyebiliyorum. Ali Emre, Hüseyin Atlansoy, Hüseyin Kaya, Mustafa Uçurum, Hasan Çağlayan, Ziya Paşa Akyürek, Yaşar Beçene ve Kalender Yıldız bu yıl okuduğum şairler arasından beğendiklerimdi. Bünyamin K’nın, Şeref Bilsel’in, Bejan Matur’un, Ömer Erinç’in, İbrahim Tenekeci’nin şiir kitaplarını okumak isterdim ama şiir kitabı yayınlamadı çoğu. K’nın kitabına da henüz ulaşamadım.

Kalender Yıldız’ın şiir kitabı KUKLACI bu sene beğendiğim birkaç kitaptan biriydi. Dünyaya Dağılan, Dünya Telaşı ve Melal Bahçesi de diğer beğenerek okuduklarımdı.

Kuklacı ismi kitabın içinde yer alan şiirlerden birinin adı. Yarışmada derece almış. Zaten Kalender Yıldız edebiyat âlemine bu şiiriyle girdi denebilir. Bir belediyenin yarışmasında birincilik elde etmişti.

Kuklacı kitabı Yunus’dan bir beyitle açıyor kapağını. İlk şiir “denizkızı şair ve ben”. zoru kolay kılmaktır hüner/şair bize acılardan haber ver, dizeleri kitabın ana fikrini verir niteliktedir. Şair, kolay anlaşılmayanı kolay anlaşılır kılmak için söz maharetini göstermeye niyetlendiğini söylüyor. Kitaba bu dizlerle giriş yapmak şiir okurunu rahatlatıyor. Çünkü anlaşılmayan bir dizeyi anlayacağım diye karın ağrıları çekmiyorum.

Yıldız’ın şiirleri kolay anlaşıldığı için benim yıldız şiirlerimdendir. Çerez anlamı çıkmasın aman. Kolay gibi görünen ama çağrışımı yüksek şiirler bunlar. Siz de kitabı bitirince bana hak vereceksiniz.  Günümüz şairlerinden mana bakımından derin şiirler yazanlar elbette var. Cafer Keklikçi, Bünyamin k, Ömer Erinç, Mustafa Könecoğlu hemen anlaşılmayan mana derinliği taşıyan şiirler yazıyorlar. Biraz daha titiz okuma gerektiren şiirler yazıyorlar.

Dergilerde ne dediği belli olmayan şiirler yazıyor bazıları. Dergi yöneticileri de bir hikmeti vardır diye yayımlıyorlar. Bu derin mana taşıyan imgesel şiire de gölge düşürüyor. Suç kimde? Onları edebiyat dünyasına sunana editörde mi? Yoksa o şiir yazanda mı? Kararı siz verin.

Kalender Yıldız, yer yer imgesel şiir yazıyorsa da daha çok manası sarih şiirler yazıyor. Yani anlaşılabilir sözler söylüyor.

Yıldız’ın şiirlerini kıymetli kılan temel unsur sadelik içinde derinliği barındırmasıdır.

Kuklacı şiirinde “her aşk bir mecnun büyütmez/ve her insan kendini sever sadece” dizeleriyle zamanını yani çağını eleştiriyor. Günümüz aşkları gelgeç heveslerden ibaret. Dillere destan aşklar yüzyıl öncesinde kaldı. Şimdi aşk diyenler şehvetten söz ediyorlar. O büyük tutkular alemi yok artık. Devlerin aşkı büyük olur diyerek insanı devleştiren bir yaklaşım dünyasında aşk da devleşirken cüceleşiyor ve görünmez oluyor.
Türev şiiri; modern, lüks, steril hayata eleştiri. Annemin Yıldızı şiiri, anne ve çocukluk özlemini işliyor.

Aysuna şiirine baktığımızda Kalender Yıldız’ın romantik gerçekçi olduğunu söyleyebilir. Bazı şiirlerinde büyülü gerçekçi bazı şiirlerinde katı gerçekçi bir yaklaşımı var. Daha çok romantik gerçekçi bir tavır içinde olduğunu söyleyebiliriz. Geç Kalan Hesaplaşma şiiri bütünüyle büyülü gerçekçilik anlayışına uygun kaleme alınmış. Kelebek ve Kendisi şiirinde şair manifestosunu açıklar. “gökkuşağı kokan sözlerim vardı oysa”. Bu dizedeki büyülü gerçekçiliği görebiliyor musunuz?

Kalender Yıldız’ın şiirlerinin durduğu yer için Hüseyin Atlansoy ile İbrahim Tenekeci arasında ince bir çizgi diyebiliriz. Ne ona ne de diğerine yakın. Ama her ikisinden de birer tat taşımakta.

Metinlerarasılık dediğimiz şey Yıldız’ın şiirlerinde de karşımıza çıkıyor. Karakol şiirinde “eylül ırmakları” sözleri Mustafa Özçelik’i, “gül kurusu” ibaresi Cahit Zarifoğlu’nu, “göğsünde üç mermi yasak bölgede” dizesi Cafer Keklikçi’yi anımsatıyor. Bir şairin başka bir şairi anımsatması edebi gelenek açısından olumlu bir durum. O şairi hatırlatan, çağrıştıran kelimeler, dizeler kullanması şiiri zenginleştirir.

Kuklacı kitabında aliterasyon, kafiye, redif, iç ahenk ve söyleyişte akıcılık var.  Ölçü serbest. Fakat ölçülüymüş gibi bir kompozisyonu var şiirlerin.

Kuklacı kitabında şair tezatlardan, istiarelerden, teşbihlerden ustalıkla yararlanmış. İlk kitap için ustalıkla sözü sakıncalı ama şiir uğraşını bildiğim Kalender Yıldız için ustalıkla yazdığını söylemek yanlış olmasa gerek. Bir damla tatla bitirelim yazımızı:

“öpmek isterken son tomurcuğu/bir cellat belirdi köşe başında/gül mevsimidir tükenmez hüzün”

Edebiyat Haberleri