Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Kehf Suresi 92-98. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
92 . Sonra bir sebeb (bir yol daha) tuttu.
93 . Nihâyet iki dağ arasına varınca, bunların önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan ve anlayış cihetiyle) hemen hemen söz anlamayacak bir hâlde idiler.
94 . Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Doğrusu Ye’cüc ve Me’cüc bu memlekette fesad çıkaran kimselerdir. Bu yüzden bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi (bir ücret) verelim mi?"
95 . (Zülkarneyn:) “Rabbimin beni içinde bulundurduğu imkânlar, (sizin vereceğinizden) hayırlıdır; şimdi bana bir kuvvetle (gücünüzle) yardım edin de sizinle onların arasına aşılmaz bir sed yapayım.”
96 . “Bana demir kütleleri getirin!” (dedi). İki dağ arası (bunlarla dolup) aynı seviyeye geldiği zaman: “Körükleyin!” dedi. Nihâyet onu (o demir kütlelerini) kor hâlinegetirince: “Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim!” dedi.
97 . Artık (Ye’cüc ve Me’cüc) onu ne aşmaya güç yetirebildiler! Ne de onu delmeye tâkatleri yetti!
98 . (Zülkarneyn:) “Bu (sed) Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin ta‘yîn ettiği zaman (kıyâmet günü) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin va‘di ise haktır” dedi.