Vatan savunmasında Said Nursi belgesi

Risale Haber yazarı Ramazan Balcı Bediüzzaman Said Nursi'nin milli mücadeledeki kahramanlığı ile ilgili belgeleri sundu

Risale Haber-Haber Merkezi

Yazarımız Ramazan Balcı Bediüzzaman Said Nursi'nin milli mücadeledeki kahramanlığı ile ilgili belgeleri sundu

Ramazan Balcı’nın yazısı:

Gerçek tarih hiçbir ihaneti kabul etmez

Ahmaklara verilecek en iyi cevabın “sükut” olduğu İslam kültürüne aşina olanların bildiği bir hikmet düsturudur. Bediüzzaman, hakkın değerini korumak için “haksızlığı hak bilenlere karşı hak dava etmenin, hakka karşı bir hürmetsizlik” olduğuna vurgu yapar. Laik eğitim her yeni gün bir çok örneğine rastlanılan -bilerek yalan söyleyen bir takım ahlak düşkünleri- yetiştirmekte ortalamanın üstünde bir başarıya sahiptir.
Milletinin bütün değerlerine sırtını dönmüş, tarihe, bilime, dini değerlere ihanet etmiş, tarifsiz  ortada kalmış, bir sözde aydın tipi!! Bu tiplere hakikatı anlatmak için yapılacak her çalışma boşa gider. Ne varki istikbalde “niye sustunuz” diye yapılacak bir tahkirden kurtulmak için, esasen bilinen gerçeklerin yeniden yeniye anlatılması kaçınılmaz bir hale gelmektedir.

İMAM BEDİÜZZAMAN, HAYATINI VE TALEBELERİNİ VATAN İÇİN FEDA ETMİŞTİR

Kalem kadar kılıca da dost olan Bediüzzaman, Cihan Harbinde gönüllü alay komutanı olarak doğu cephesinde adım adım çarpışmış, siperi bırakıp kaçanların rağmına O, hayatını ortaya koymaktan kaçınmamıştır. Gerçek tarih hakikatin en doğru şahididir.
Bediüzzaman, esaretten kurtulup İstanbul’a geldiği zaman Harbiye Nezareti 21 Temmuz 1918 tarihinde Musul Valisi Memduh Bey'e aşağıdaki telgrafı çekmişti.
Bitlisli Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin, Bitlis Gönüllü Kumandanlığı'nı deruhde ettiği, Muş'da oniki topu kurtarıp Bitlis muharebesine iştirak ettiği ve burada yaralanıp esir düştüğü, daha sonra esaretten kurtularak İstanbul'a geldiği ifade edilmektedir. Konu hakkında bildikleriniz nelerdir? (1) 

Musul valisi Memduh Bey, Harbiye Nezareti’nin sorusuna aşağıdaki cevabı verdi:

“Bitlis’te Ruslara esir düşen Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi’nin İstanbul’a avdet ettiğinden, hizmetinin makamata arzı suretinde telgrafı aldım.
Erzurum’un sükutu üzerine II. Ordu kıtaatından bir cüzün o havaliye yetişmesinden akdem, Bitlis boğazından düşmanın müruru, Dicle nehrine kadar şimalden tevsiini istilzam ettiren bir ric’at olduğundan XIII. Alayın Bitlis’e dört saatlik mesafeye vüsulüne kadar, kasaba muharebesi olan 20 günlük müdafaada Hazret denilen Şeyh Ziyaüddin, ile mumaileyhin (Bediüzzaman’ın) Kürdleri sevk hususundaki mesaileri ve bilhassa askerce müsaraeten terk edilen Muş cihetinden mumaileyhin (Bediüzzaman’ın) gönüllü kumandan sıfatıyla kasaba ahali ve talebesini alarak sekiz topu kurtarmak suretindeki fevkalade gayreti vukua gelmiş idi. İlim ve hitabeti Kürdleri irşada muktedir olan muma ileyhin (Bediüzzaman’ın) her mevkideki ikametgahına müracaat edenlerin kesreti, kendisinin sehavetiyle beraber faaliyeti, bulunduğu mevkiin adına her zaman terfih ve ikdarı, vucudunu ihsas ettirmiştir.

Binaenaleyh ırkan Kürd olup, ….(2)  bulunan Yezidilerin irşadı ve tahsile teşviki (için) vaizlikle ve beş bin guruş maaşla gözedilerek hidemat-ı sabıkasına mükafaeten İlmiye rütbesiyle nişan ita kılınarak taltifi ve bu suretle hükümete temadi-i merbutiyet ve sadakatinin temini, siyaset-i idareye muvafık olacağı mütalaasıyla arza mücaseret eylerim Efendim
Vali Memduh Musul 28 Temmuz 1918 ”
(3)

Bu telgraf kısaca şöyle der: Kuzeyde Dicle nehrine kadar asker hızlı bir şekilde bölgeyi boşaltmıştı. XII. Alay gelene kadar 20 gün süreyle Bediüzzaman talebeleri  ile ve Şeyh Ziyaeddin bölgeyi savundu.  Bediüzzaman bulunduğu her yerde, seçkin, saygın yüce bir şahsiyettir. Sahip olduğu yüksek ilimden istifade edilmelidir.

BEDİÜZZAMAN MİLLİ MÜCADELENİN MANEVÎ ÖNDERLERİNDEN BİRİDİR

Bediüzzaman İslam vatanını dış düşmanlara karşı savunmakta gösterdiği büyük kahramanlığı, bölücü, din karşıtı iç düşmanlara karşı da göstermeyi bilmiştir.
Her biri bir ordu ile ancak yapılabilecek büyük hizmetleri, milletin ona en muhtaç olduğu zamanlarda ortaya koymakla, -tarihin önünde saygı ile eğilmeye mecbur olduğu- yüce bir şahsiyet kazanmıştır.

Bu şahsiyetin üç önemli tavrı vardır. Bunların her biri ayrı bir makalenin konusudur.
a) Irkçı bölücülüğe karşı çıkmıştır. Bu millet İslam milletidir. Kürtçülük ve Türkçülük Avrupa’nın içimize attığı firenk illetidir.

b) Sömürgeci işgalcilere karşı çıkmıştır. İstanbul İngiliz işgalinde iken ve dessas İngiliz siyasileri, çok sayıda laik batıcı siyasetçiyi İngiliz muhipleri arasına katmışken yayınladığı Hutuvat-ı Sitte Risalesi, İstanbul alimlerini ve halkı İngiliz işgalinin aleyhine çevirmiştir.

c) Milli Mücadeleyi desteklemiştir. Milli Mücadele aleyhine verilen fetvayı esastan bozması,  bir ordu ile ancak yapılabilecek çok önemli bir hizmettir:
Saray çevresinden Anadolu hareketi aleyhinde yayılan haberlere itimat edilemeyeceğini ortaya koymuştur. “Alem-i İslamı Anadolu için, Anadolu’yu İstanbul için, İstanbul’u da saltanat için feda etmek gibi bir ihaneti, değil Vahdeddin gibi dindar bir zat, belki halife unvanını taşıyan en facir bir adam da isteyerek yapmaz, “demek, [Vahdeddin] mükrehtir. (tehdid altındadır) O halde ona itaat, adem-i itaattir (itaat etmemektir)” (4)

İngiliz işgalinin siyasî baskısı altında bulunan Meşihat Dairesi’nin, Millî Mücadele aleyhinde bir fetva yayınlaması üzerine gazetelerde yayınladığı karşı fetva, bu oyunu esastan bozacak özelliktedir.

“Sual: Anadolu aleyhinde çıkan fetvaya ne dersin?
“Sebep ve sonuçları itibarıyla genel bir hüküm olsa fetva sayılabilir ve bir özür teşkil ederdi. Fetvanın hüküm vermekten (kazadan) farkı mevzusunun genel olması, belirli şahıslarla ilgili olmayıp, belirli taraflar arasında bağlayıcı bir hüküm taşımamasıdır.
Kaza ise, tarafları bellidir. Ve sonuçları bağlayıcıdır.
Şu fetvada ise, taraflar bellidir. Kim görse kastedilenleri hemen anlar. Hem halkı onların aleyhine sevk etmek için verildiği açıktır
Madem ki, şu fetva yalnız bir fetva değil aynı zamanda bir hükümdür (kazadır). Bu durumda iki tarafı da dinlemek zorunludur. Siyaset bilimciler ve alimlerden kurulu bir heyet her iki tarafın da iddialarını ve delillerini dinlemeli, İslamiyet’in yararı dikkate alınarak bir karar verilmeliydi.
Zaten şimdi bazı hakikatlar suret değiştirmişler. Zıdlardan biri diğerinin ismini almış... Zulme, adalet.. Cihada, isyan... Esarete hürriyet namı veriliyor.”(5)

Bu hizmetleri takdir edilen İmam Bediüzzaman, Ankara’ya çağrılmış, kendisine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teşekkür edilmiştir.

BEDİÜZZAMAN YAKIN TARİHTE TÜRKİYE’NİN BİRLİĞİNE HİZMET ETMİŞ EN BÜYÜK ŞAHSİYETTİR

Tek parti döneminin toplumu ve tarihi derinden sarsan yıkıcı uygulamaları, milletin büyük unsurlarını birbirine can düşmanı edecek kadar tahripkar iken, İmam Bediüzzaman’ın şefkatli terbiyesi ve Risale-i Nur hizmeti sayesinde yaralar sarılmış, ırkçı ve inkarcı eğitimin zararları en aza indirilmiştir. Bugün bu unsurlar arasında hala birbirine kardeş gözüyle bakan insanlar çoğunluktaysa, bu sadece Bediüzzaman’ın manevî şahsiyeti ve iman hizmeti sayesinde mümkün olmuştur.
Ülkemiz bu gün manevî huzurunun büyük kısmını, O zatın ortaya koyduğu iman hizmetine borçludur.
Ay ve güneş döndükçe adı yaşayacak, kadir kıymet bilir, takdirkar Türk milleti, O zatı her zaman saygıyla anmaya devam edecektir.

BİR GÖREVİN HATIRLATILMASI

Tarih meşhur olmak sevdası ile zemzem kuyusuna … yapmaya çalışan ahmaklara şahit olmuştur. Ya da ay doğmaya devam ettikçe, Nur’a düşman birinin ona karşı taş atmaya çalışması yeni bir durum değildir.
Her şeye rağmen Hilal yeniden doğacak, cihanın iki yarısını Nurlandıracak, kervan yoluna devam edecektir.
Ancak devir, hukuk yolu ile medenî usullerle hakkını arama devridir. Risale-i Nur adına kurulan vakıflar ve yayın evleri, basın yolu ile yapılan hakaretlere karşı tazminat davası açmak, mahkeme yoluyla tekzip yayınlatmak gibi hizmetleri yapmak zorundadır. Risale-i Nur neşrederek varlıkların sürdüren yayın evleri, avukat tutarak hukukî takibi yaptırmalı, önüne gelen her densiz, Hilale taş atmaya kalkışmamalıdır.

DİPNOTLAR:
1-DH.ŞFR.  89/138 ;  12/L /1336 (Hicrî)/ 21 Temmuz 1918
2-Üzerine mühür geldiği için okunamadı
3-Belge ilk defa neşredilmektedir.
4-Bediüzzaman, Risale-i Nur Külliyatı, Yeni Nesil yay, s. 2057
5-Sünühat, Tulüat,  İşaret, s. 81(Metni sadeleştirmek istedimse de tam olarak beceremedim. r.b.)

Özel Haberleri