Türkiye depremler açısından hareketli bir yıl geçiyor

Deprem gerçeği kendini unutturmuyor. Topraklarının büyük çoğunluğu fay hatları üzerinde bulunan Türkiye’nin neredeyse her yeri risk altında. Çözüm ise depreme karşı hazırlıklı olmaktan geçiyor.

Muş’un Korkut ilçesinde 16 Eylül'de 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 18 Eylül’de Malatya’nın Hekimhan ilçesinde hissedilen depremin büyüklüğü 4,1’di. Son olarak 20 Eylül’de Niğde’nin Bor ilçesinde 5,1 büyüklüğünde bir yer sarsıntısı yaşandı. Sadece son bir haftada üç farklı bölgede depremler kayıtlara geçti.

Türkiye 2020 yılını yer sarsıntıları açısından hayli hareketli geçiriyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Bir yılda Türkiye’de yaklaşık 24 bin deprem oluyor. Ama bu kez yılın ilk sekiz ayında biz bu deprem sayısını tamamladık” diyor.

Şubatta 5 bin 676 deprem oldu

Türkiye’de yılın neredeyse her ayında irili ufaklı pek çok deprem meydana geldi. Şu ana kadar en fazla deprem kaydedilen ay, 5 bin 676 sarsıntının gerçekleştiği şubat oldu. 

Bu depremlerin pek çoğu hissedilmeden kayıtlara geçerken bazıları ise paniğe neden oldu. Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “AFAD verilerine göre 4’ten büyük 130, Kandilli verilerine göre ise 180 tane sarsıntı meydana geldi. Yine 5’ten ve 6’dan büyük depremler de meydana geldi. Bunlar çok hissedildi ama yıkıcı depremler henüz gerçekleşmedi. Bu depremler bize her an olabilecek büyük depremlere hazırlıklı olun diyor” ifadesini kullanıyor. 

Deprem riski her yerde

Türkiye’nin hemen her yeri deprem açısından riskli bölge kabul ediliyor. Zira topraklarının neredeyse tamamı fay hatları üzerinde bulunuyor. Prof. Dr. Ersoy, “Türkiye’nin deprem olmuyor, güvenilir diyebileceğimiz bir bölgesi yok. Konya ve Niğde civarlarında deprem olmuyor diye düşünülüyordu. Geçtiğimiz gün yaşanan deprem, bu efsaneyi ortadan kaldırdı” açıklamasını yapıyor. 

Ersoy, Niğde’nin Bor ilçesinde gerçekleşen depremle ilgili olarak şunları da söylüyor:

“Niğde’deki depremin olduğu yerlerde tarihsel olarak büyük depremlerimiz yok. Ama orada Tuz Gölü’nün doğusundan gelen ve Niğde-Bor’a kadar giden Tuz Gölü Fay Zonu var. Deprem bunun ucundaki küçük kırıklarda meydana geldi. Uzun süredir Tuz Gölü fayının aktif olup olmadığı konusunda ciddi tartışmalar vardı. Artık aktif olduğunu biliyoruz.” 

Batı Anadolu’da deprem beklentisi

Uzmanlar genelde olası Marmara depremine dikkat çekiyor. Oysa Batı Anadolu’da da büyük bir deprem riski söz konusu. Prof. Dr. Ersoy, “Muğla, Aydın, İzmir, Kütahya, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale’yi içine alan bölgede 6’ya yakın büyüklükte depremler görüldü. Ancak buradaki fay hatlarının 7’yi geçen depremler ürettiğini biliyoruz. 1970’ten beri bu depremler gerçekleşmedi” hatırlatmasını yapıyor. 

Bir diğer riskli alan ise Doğu Anadolu Bölgesi… Bu bölgede geçtiğimiz ocakta, Elazığ’da AFAD verilerine göre 6,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu bölgedeki bir başka büyük sarsıntı ise 2011’de Van’da yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremdi. 

Doğu’da deprem deyince büyük yıkımlara neden olan 1939 ve 1992 Erzincan depremleri hatırlanıyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda halen kırılmayan kolların olduğunu belirten Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Malatya bölgesinde de çok ciddi fay zonları var. Zaten birkaç gün öncesinde Malatya Hekimhan’da depremler meydana geldi. Bu bölge de potansiyel olarak tehlikeli yerlerden birisi” diyor.

“Türkiye bir deprem ülkesi”

Ve olası Marmara Depremi… 21 yıl önce yaşanan 7,4 şiddetindeki depremin ardından bölgede yeni bir sarsıntı bekleniyor. Prof. Dr. Ersoy, “Marmara Denizi’nin içinde İstanbul ve çevresinin beklediği büyük bir deprem var” diyor ve ekliyor:

“Aynı kırılma Bolu-Çankırı arasındaki bölgede de meydana gelebilir. Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’nin içerisinden geçtiğini biliyoruz. Tekirdağ ve Yalova arasında Kuzey Anadolu Fayı denizin altında kırılmadı. Yakın bir zamanda 7’den büyük bir deprem oluşturmak üzere gerilimini topluyor. Eninde sonunda deprem olacak. Bu yer bilimcilerin ortak görüşü.”

Zemine uygun binalar yapılmalı

“Deprem Türkiye’nin gerçeği ve bu gerçekle yaşamamız lazım” diyen Prof. Dr. Ersoy, sağlam binaların afete hazırlık anlamında son derece önemli olduğunun altını çiziyor ve ekliyor:

“Zeminin jeolojik koşullarına uygun binalar yapılması gerekiyor. Sadece bina önemli değil. Zemin çok kötüyse deprem dalgaları büyür ve sarsıntıyı daha şiddetli hissedebilirsiniz. 6,5 büyüklüğündeki bir depremin şiddetini 7 şiddetinde hissedebilirsiniz. Zeminle yapının mühendislik olarak barışık olması gerekiyor.”

TRT HABER

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Güncel Haberleri