Tesbihatın hatırlattıkları

İkram ARSLAN

Hatasıyla sevabıyla bir yıl daha geride kaldı. Şefkat sütresinden bakıldığında yürekleri dağlayan bazı elim hadiseler zihinlerin bir köşesine kazıldı, kaldı. Gerek dış dünyada gerekse iç siyasetimizde hoşa giden-gitmeyen çok sayıda tartışma geride kaldı, kalacak.

2014’ün son akşam namazıydı. Namaz tesbihatı... Dağdar olan ciğerlerden yükselen buharın zihin tavanında cem ettiği katreler yavaş yavaş birikerek birtakım düşünceler olarak tezahür etti.

Her namazdan sonra çekilen tesbihin mübarek kelimelerindeki yüksek manaların günün beş vaktinde insana duyurmaya çalıştığı, bildirdiği şeyler vardı muhakkak. Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber.

Bu kelimelerin ihtiva ettiği yüksek manaları hatıra getirince, her bir derde deva olacak iksirin birden nasıl canlandığı ve etrafı canlandırdığı hayreti mucip olmasa gerek. Yoksa neden her gün her gün ve neden günde beş defa?

Sübhanallah…

Beşer kirli… Karıştığı şeyleri de bulaştırıp kirletiyor. Basar ve basiretini kör eden bir ihtirasla başkasına hayat hakkı tanımayacak kadar bencillik sergilemesi bir tarafa, yaşanmaz hale getirdiği hayatın içinde kendisinin de olduğunun farkına bile varmıyor. İhtiraslı, kirli bakışıyla ahlar, dokunuşuyla feryad ü figanlar ayyuka çıkıyor.

Derken sağdan soldan fısıltı halinde başlayan konuşmalar giderek duyulur oluyor ve “Nerede adalet?” söylemleri, giderek haddini ve hududunu aşmaya yelteniyor.

Beşerin kendi eliyle kendi sonunu hazırladığı ve bazı zihinlere ilahî adaleti yanlış tefsir ettiği hengamda, Sübhanallah imdada yetişiyor. Allah’ın “ayrıcalıklı” olarak yarattığı ve dünyalar ötesine ulaşacak kabiliyetlerle donattığı varlıkların, basit ihtiraslara kurban ettiği kabiliyetlerinin yan etkilerinden Allah’ın beri ve münezzeh olduğunu ilan ediyor. Allah’ın hayrı murat ettiğini (kâinat bütün güzelliğiyle bunun örnekleriyle doludur), ama tahrip merkezli olduğu için çabucak yeryüzünde fesadı yayan şerri insanın kendi iradesiyle seçtiğini, dolayısıyla onun fenalığından Allah’ın münezzeh olduğunu bildiriyor…

Elhamdülillah…

Her dönemde olduğu gibi, bu zamanda da istidadı tastamam bozulmamış olanlar var. Yine hayrı dillendiren, insanlığın hayrına gayret gösteren ve zulme “hayır” diyebilen istidatlar neşv ü nema buluyor. Zor zamanların kahramanları meydanlarda boy gösteriyor.

Hal böyleyken, süsleyerek medeniyet diye yutturdukları acuze-i şemtanın yüzündeki boyalar bir bir dökülmekle meymenetten hissesi olmayan ve çocuklar gece görse korkacak dehşetteki yüzleri ayan beyan ortaya çıkıyor. Şimdilik ses çıkartanlar az olabilir… Nedeni de bellidir. Uygun zaman ve zemini bekleyen tohum misali bekleyeduruyor. Nitekim zalimi ve zulmü kaydeden pek geniş bir hafızası vardır tarihin.

Diğer taraftan, şer gibi görünen pek çok hadisenin arkasında olduğu gibi, bu geçtiğimiz yılda da etrafı saran yangın felaketinde zarara uğrayanların ve nazarları bunaltan kahredici sisinde hayatlarını kaybedenlerin aslında manen kâra geçtiklerini ve kısa bir hayata bedel ebedi ferah bir hayatı kolayca kazandıklarını hatırlatıyor elhamdülillah ve ruhları “elhamdülillah” dedirtecek bir feraha gark ediyor. Asıl kazananların kimler olduğunu mütehayyirlere de gösteriyor.

Allahuekber…

Akıl almaz o kadar çok şey yaşandı ve yaşanıyor ki… Zihinlere durgunluk verdiren, ortasını bulmak için çabalayanlara göbek çatlatan ama yine de içinden çıkılmayan çok şey… Akıllılarca ayan beyan ortada görülen, ama aslını aslıyla Allah’ın bildiği ve vakti geldiğinde herkese bir vesileyle, bilvesile bildireceği hakikatler için de Allahuekber imdada yetişiyor ve gönle sürur tütsüleri serpiyor.

Allah en büyüktür. Haklı olanı en iyi bilen, hakkını ya bu dünyada ya da ahirette vererek hiçbir hakkı zayi etmeyecek olan O’dur. Kapalı kapılar ardında çevrilen oyunları da, sinelerde gizli olan zalim planları da açıktaymış gibi bilir.

Estağfirullah…

Hatadan ari değil insan. Fakat farkında olmadığı veya anlayamadığı ya da kavrayamadığı ve belki de nefsine mağlup düştüğü için yaptığı hatalarının telafi olabileceğini Rabbimizin Gâfir, Gaffar, Gafur, Settar, Tevvab, Vehhab, Afüv gibi pek çok isminden anlıyoruz.

Biz de Rabbimizin bu isimlerinden medet dileyerek her türlü kusur, hata, noksanlık, günah ve yanlışımız için estağfirullah diyoruz. Rabbimiz her türlü kusur ve hatalarımızdan dolayı bizleri affeylesin. Geçen yılımızı hayırlı bir şekilde geride kalan, yenisini de kat be kat hayırlarla dolacak olan bir yıl eylesin. Beşerin dünya ve ahiret saadeti üzerinde oynayan zalimler güruhuna da fırsat vermesin. Âmin.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.