Teravih namaz ihmal edilmemeli

“Hazret-i Peygamber, iftarı yıldızlar gözükene kadar geciktiren ehl-i kitaba muhalefet için iftarda acele edilmesini, sahurun da geç yapılmasını tavsiye eder, teravik namazını ise teşvik ederdi.”

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Peygamber Efendimiz ve Ramazan konusunda şunları ifade etti.  Müslümanlığın Mekke devrinde oruç biliniyordu. Hazret-i Peygamber ve bazı sahabiler, müstehab olarak, keyfiyetini bilmediğimiz bir şekilde oruç tutardı. Hazret-i Peygamber Medine’ye geldiğinde, buradaki Yahudilerin, Muharrem ayının 10. günü olan Âşûre gününde oruç tuttuklarını gördü. Sebebini sorunca, firavunun elinden kurtulduğu gün olduğu için Hazret-i Musa’nın bu gün oruç tuttuğunu söylediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber “Kardeşim Musa’nın sünnetini ihyaya biz daha lâyıkız” diyerek oruç tuttu; Müslümanlara da emretti. Daha sonra Ramazan orucu farz kılınınca artık Âşûre günü isteyen oruç tuttu, isteyen tutmamaya başladı. Bu oruç an’anesinde, gece sahura kalkmak yoktu. Yıldızlar görününce iftar edilirdi. Oruç açılsa bile eşiyle beraber olmak yasaktı. İslâmiyet, bunları kaldırmıştır. Ramazan orucunun farz kılınışı hicretten 18 ay sonra Şaban ayının son günlerindedir. Bedir Harbi, bundan hemen sonra başı o zaman 26 Şubat 624 tarihine denk gelen Ramazan ayında cereyan etmiştir. Henüz seferde olanın orucu kazaya bırakabileceğine dair âyet gelmediği için, müslümanlar oruçlu olarak savaşmıştır. Şu halde Hazret-i Peygamber 9 defa Ramazan orucu tutmuş demektir.  Kışın tutulan oruca, “Zahmetsiz ele geçen ganimet” buyurmuştur. “Oruç sabrın yarısı, bedenin zekâtıdır temizlenmesidir” derdi.

İFTARDA ACELE EDERDİ

Hazret-i Peygamber, iftarı yıldızlar gözükene kadar geciktiren ehl-i kitaba muhalefet için iftarda acele edilmesini, sahurun da geç yapılmasını tavsiye ederdi. Nitekim bir hurma veya bir yudum su ile iftarını açıp, sonra namaz kılar; bazen de namazı kılıp sonra iftar ederdi. Resulullah’ın iftar sofrası mütevazı idi. Vakit girince, birkaç taze hurma, yoksa kuru hurma, o da yoksa birkaç yudum su ile orucunu açardı. Kışın hurma, yazın su ile açtığı da nakledilir. İftarda kavrulmuş unun, su veya sütle karıştırılmasıyla pişirilen sevik çorbası (helle) hazırlatmıştı. Peygamber, “Her kim bir oruçluya iftar ettirirse, onunki kadar sevap kazanır” buyurmuştur. Onun için iftara sahabileri çağırır; kendisi de davetlere icabet ederdi. Sa’d bin Ubâde’nin iftar davetine gitmiş; ikram edilen ekmek ve zeytinyağını yedikten sonra dua etmiştir. Hazret-i Peygamber, ehemmiyetini göstermek için, iftarda olduğu gibi, sahura da misafir davet ederdi. “Bir yudum suyla da olsa sahur yapınız, onda bereket vardır. Sahur, oruca; gündüz uykusu da gece ibadetine destektir” buyururdu. Sahur, imsak diye de bilinir. İmsak, tutmak, kendini bir şeyden geri çekmek demektir. Şark semasında fecrin, yani güneşin ilk ışığının başladığı andır. Bu andan itibaren oruç başlar. Sabah namazı vakti girmiş demektir. İhtiyaten biraz bekledikten sonra sabah kılınır.

SAHUR AYETİ İNDİ

Ramazan’da siyah iplik ile beyaz ipliğin birbirinden ayırd edileceği zamana kadar yiyip içmeye izin veren âyetin mecaz olup, siyah ve beyaz ipliğin, gece karanlığı ile gündüz aydınlığı demek olduğunu söyledi. Sahabe, imsak ve iftarda ezana itibar ederdi. Bilâl Habeşî, önce; İbni Ümmi Mektum da sonra ezan okurdu. Bilâl’inki uyuyanları uyandırmak içindi.  Ramazan günü yorgun argın evine gelip iftar etmeden uyuyakalan ve böylece hiç yemek yemeden ertesi günün orucunu tutarken gün ortasında bayılan zâtın hâli Resulullah’a haber verildi. Sahuru meşru kılan âyet nâzil oldu. Bir sefer de, sıcak bir günde, sahâbilerin bazısı oruç tuttu; bazısı tutmadı. Oruçlular yığılıp kaldı. Oruçsuzlar çadırları kurdu; hayvanları suladı. Resulullah, ‘Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı!’ buyurdular.

İftardan önce dua ederdi

Hazret-i Peygamber, iftar etmeden, “Ya Rabbi, senin rızan için oruç tuttum; sana inandım; sana güvendim; senin rızkın ile orucumu açtım. Ey mağfireti geniş rabbim! Beni, anne-babamı, zürriyetimi ve müminleri mağfiret buyur” mealinde; iftardan sonra da “Susuzluk gitti; damarlar serinledi, sevap hâsıl oldu inşallah” mealinde dua ederdi. Hazret-i Peygamber Ramazan gecesi, yatsıdan sonra sahabeye 20 rek’at namaz kıldırmıştı. Sonra farz zannedilir de müslümanlar güç yetiremezler diye, bir kısmını yalnız kılmayı tercih etti. ‘Kim teravih namazını inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır’ diyerek bu namaza teşvik etti.

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Ramazan Haberleri