Teoman Duralı

Şahin DOĞAN

İhsan Fazlıoğlu şöyle diyor:

"Teoman Duralı'nın derdi neydi? Teoman Duralı'nın derdi dil öğrenmek mi? Teoman Duralı'nın derdi iyi bir felsefeci, akademisyen olmak mı? Bence değil. Teoman Duralı'nın tüm dertlerinin merkezinde olan dert, bir Türk felsefesi inşa etmenin imkanlarını zorlamak ve araştırmak diye düşünüyorum. Ve bizde takipçileri olarak bunu yapmaya çalışıyoruz..."

Bunları okurken aklıma şu sorular takıldı:

Peki bunu ne kadar başarabildi? Türk felsefesi ne demek? Bunu yapmak mümkün mü? Evrensel felsefe açısından bu derdin bir değeri var mı? Böyle bir felsefe inşa etmenin imkanı var mı? Felsefeyi içinde bulunduğu mensubiyet ve mesuliyet bağlamında konuşturmaya çalışmak ne kadar felsefi bir çaba? Felsefeyi Türkleştirmekle felsefe ve bilimi İslamileştirmek arasında herhangi sahici bir fark var mı? Faruki, Seyyid Hüseyin Nasr ve Ziyaüddin Serdar ile başlayan ikinci çabanın akıbeti ortada değil mi?

Bir Türk felsefesi inşa etmenin felsefeyi Türkler'in dinî olan İslam'a hadim etmekten başka bir anlamı var mı? Bunu yapmak ne kadar mümkün? Ve bunu yaptıktan sonra ortada felsefe diye bir şey kalır mı? Kaldı ki geçmiş kelamcılar ve Hıristiyan ortaçağ Avrupa'sı bunu fazlasıyla yapmadılar mı? Türk felsefesi söylemi "işrakilik bir Kürt felsefesidir" şeklindeki farklı söylemleri zorunlu olarak intac ve işmam etmez mi?

Sorular uzatılabilir. Yusuf Kaplan Türkiye beynini kaybetti diyor. Teoman Duralı gerçekten de beyni miydi Türkiye'nin? Felsefeyi, bilimi ve bütün insanlık müktesebatını peşin bir ön kabule, bir ülküye, bir inanışa, bir hikâyeye, Fazlıoğlu'nun tabiriyle bir mensubiyete hizmetkar etmeye çalışmak en büyük yanlış bizce. Her mensubiyet erbabı böyle yapmaya çalışırsa olan sadece halis felsefeye olur.

Duygusal olarak Teoman hoca ve Fazlıoğlu hocanın durduğu yerde durmakla birlikte şunu itiraf etmek zorundayım: Bir Yasin Ceylan, bir Ahmet Arslan, bir Hasan Aydın Teoman Duralı ve Fazlıoğlu'na göre çok daha serbest, serazat, bağımsız ve özgürce düşünebiliyor. Felsefenin alamet-i farikası bu değil mi zaten? Çağın dışında yaşamak ve gelecek yerine romantik bir mazi idealine sığınmak Yusuf Kaplan'ın çok sevdiği tabirle 'çağ körleşmesi'ne sebep olur sadece.

Teoman Duralı hocaya tekrar Allah rahmet diliyor, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın diyorum.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.