Tam açlığa alışırken…

Ali IRMAK

Mizahın asıl maksadı terbiyeye davet ve uyandırmaktır. Bu bahsettiğimiz mizah anlayışı günümüz mizahı değil tabiki de. Eskiden böyleydi. Ama şimdi mizah adına bir seviyesizliktir gidiyor. Her şeyde olduğu gibi mizah anlayışımızda da aşırı derecede bir bozulma var.  Terbiyeyi, uyandırmayı bırakın günümüzde tam tersi terbiyesizce, belden aşağı yapılan şakalara, anlatılan fıkralara ya da çizilen bir karikatüre gülünüyor artık. Nereden nereye gelindi? İnsan şaşırmasın da ne yapsın? Biz bunların farkındayız ya çocuklarımız!

Çocuklarımız günümüz mizah anlayışı ile mi terbiye edilecekler, gülecekler, gülerken düşünecekler? Durum onu gösteriyor. Ülkemizde ne kadar mizah dergileri veya mizah gazeteleri var? Peki bunların ne kadarı müspet yani terbiye edicilik vasfını taşıyor? Daha ileri bir soru çocuklarımıza hitap eden ve onların mizah anlayışını geliştirecek ve terbiyelerine katkı sağlayacak kaç tane mizah dergisi veya bir mizah gazetesi var? Cevabı kocaman bir hiç tabiki de. Neden? Çünkü ihtiyaç duymuyoruz. Ne gerek var canım? Olsa ne olur olmasa ne olur? Anlayışı veya duyarsızlığı var hepimizde. Biz mizahın etki alanını pek bilmiyoruz veya bu konuyu atlıyoruz. Çocuklarımız nelere gülüyorlar, nasıl espri yapıyorlar hiç gözlemlemiyoruz. Onlarla birlikte ortak paydada gülemiyoruz.

Mizaha kabiliyeti olanlar pekala hayâ sınırlarında bunu gerçekleştirebilirler. Ne yazık ki bahsettiğimiz yani hayâlı bir mizah anlayışı günümüzde pek geçerli akçe değil. Farkında olmadan biz de bu kervana katılıyoruz bazen. İşin korkuncu çocuklarımız da bu kervana katılmak için koşarak geliyorlar. Bunların terbiyesinden geçen çocuklarımızın nasıl bir mizah anlayışı olur? Bunu da siz düşünün artık.

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözünü “Nelere niçin güldüğünü söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” şeklinde değiştirme zamanı geldi artık.

Herhalde meramım anlaşılmıştır. Yazılarımı genelde çocuklar üzerine kurguladığım için konuları getirip hep çocuklara dayandırıyorum. Bazen daldan dala atlıyorum ama sonuçta yine çocuklara dayanıyor işin ucu. İstediğimiz onların ruhuna dokunabilmek ve olumlu yönde etkilemek. Ne varsa yine çocuklarda var. Her alanda donanımlı yetişmeleri gerek. Mizah da bunlardan biri. Varsa çocuğumuzun böyle bir özelliği biraz destek verelim ona. Artık seviyesizce yapılan mizah anlayışından kurtulmalıyız.

Yazımı güzel bir mizahın güzel örneklerinden biri ile bitirmek istiyorum.

Zorlu bir kış olmuş… Nasrettin Hoca’nın parası tükendikçe tükenmiş. Ne yapacağını şaşırmış. Sonunda çareyi masrafı kısmakta, aza katlanmakta bulmuş. Bu arada, eşeğinin yemini kıstıkça kısmış Nasrettin Hoca.
Azaltmış…
Azaltmış… Her gün biraz daha azaltmış…
Hayvancağız, yavaş yavaş gücünü yitirmeye başlamış. Yemini azaltmasına karşın, eşeğin yaşadığını gördükçe seviniyormuş Nasrettin Hoca. Ve günbegün, yemi azaltmayı sürdürmüş.
Ama bir sabah ahıra gittiğinde ne görsün, hayvan ölmüş.
Nasrettin Hoca:
Ahh çekmiş derinden, tam açlığa alışırken öldü zavallıcık…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.