Soyut sanat

Rasim SOYLU

Soyut sanat, Modern Sanat tarihinin şüphesiz en çok tartışılan kavramıdır. Hiç bir somut unsur içermeyen, Non Figüratif çalışmalara genellikle Soyut Sanat tanımlaması yapılmaktadır. Heykel, fotoğraf,  grafik, seramik, sahne tasarımı, moda tasarım, mimari, peyzaj, tiyatro, sinema, edebiyat ve müzik gibi bütün sanat dallarında da Soyut kavramı ve Soyut çalışma söz konusudur.

Ancak Soyut Sanat tanımının biçimsellikte kaldığı ve maddeci yaklaşımla daha çok kabukta kalıp öze inilmediği görülmektedir. Soyut Sanat  Non figüratifliğin ötesinde Soyut kavramların işlendiği bir sanat olmalıdır. Belki bu arayış bazı sanat akımınlarında az çok görülmektedir. 

Soyut mücerred demektir. Mücerret bir şey birşeyden tecrit edilmiş demeketir. Bir şeyi bir şeyden tecrit ederseniz, o şeyde o şeyden eser kalmaz.

Soyut ve somut kavramları, madde ile mana kavramları gibi birbirinin zıddı iki kavramdırlar. Şiirde kelimelerin ahenkle dizilişi, ölçü ve kafiye gibi özellikleri veya edebi sanatlar gibi güzellikleri,  o şiirin estetiğini ve armonisini oluşturur. Ancak o şiiri sanat ve estetik kılan, sadece kelimelerin dizilişi değil, şairin;  ruh ve gönül  alemini dışa vuran aşk, güzellik, milli duygular veya gerçeğin tasviri gibi manaları yansıtmasıdır.
‘’Edebiyatta vardır üç meydan-ı cevelan; onlar içinde gezer, haricine çıkamaz:
Ya aşkla hüsündür, ya hamaset ve şehamet, ya tasvir-i hakikat.‘’ (Sözler - 736)

Diğer sanat dallarında da durum bundan farklı değildir.  Nasıl ki bir sanat eserinde madde ile mananın kıymeti ayrı ayrıdır. Bazen oluyor ki maddi değeri çok ucuz olan bronz gibi bir malzemeden yapılan bir sanat eseri, bir heykel, milyonlar lira değerinde olabiliyor. O sanat eserine bu değeri kazandıran üzerindeki soyut bir kavram olan ve sanatkarından dolayı mana kazandıran sanat ve tasarımdır.

Çok ünlü bir ressamın çok değerli ve pahalı bir tablosundaki boyaları ve malzemeleri çıkarıp kenara koyun geriye bir şey kalmaz. Demek ona değer kazandıran soyut bir güzellik var ki o tabloda, boyaları ve renkleri bir şahesere dönüştürmektedir.

Plastik sanatlarda 19.yüzyıl sonunda Empresyonizm-İzlenimcilik ile birlikte gelişen Modern Sanat kavramı beraberinde Soyutlama ve Soyut sanat kavramını da getirmiştir.

Fotoğrafın keşfi ile birlikte insanları ve nesneleri tasvir etmek ve benzetmek gibi bir kaygı devre dışı kalmış ve sanatçılar içlerinden geldiği gibi sanat eseri üretmeye başlamışlardır.

Sanat eleştiri metodlarından Biçimcilik sanat kuramı sanat eserinde biçimi, teknik özelliklerini ve eserin güzelliğini ve mükemmelliğini inceler. Ancak , sanat eserinde,  sadece biçimi ortaya koymak Soyut sanatı iafede etmeye yetmez.  Duygusal etkileşim kuramında olduğu gibi, Soyut kavramların ve sanatçının mana aleminde yer alan ilham, güzellik ve  aşk gibi soyut kavramların da ele alınması gerekir.
Sanatı bir iletişim aracı veya sanatçı ile sanat tüketicisi arasında bir alışveriş olarak düşünürsek sadece biçimciliğe dayanan soyut sanatın anlaşılmaz ve manasız bir şey olarak kalacağı ortadadır.

‘’Anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kağıttan ibaret kalır’’ (Sözler, s:122)  veciz ifedesinde olduğu gibi; soyut sanatın da bir yorumu, ifade ettiği manaların bir açıklaması olması gerekir. Soyut sanatta biçim kabuk ve zarf, anlam ve mana da inci ve içerik olmak gerektir.

İlk insanlardan günümüze kalan arkeolojik buluntular Pirimitif sanatın da soyut ve soyutlama özellikleri içerdiğini gösterir. Bilhassa mağara döneminde yapılan bazı duvar resimlerinde  soyutlama, deformasyon, stilize etme gibi özellikler göze çarpar. Prehistorik çağdan kalma ikonlar, idoller ve çeşitli üç boyutlu biçimlendirmelerde de bunun örnekleri görülür.

Evrimin ilkel insan tanımlamasının ötesinde, ilk insanların bazı figür tasvirlerinde idealizm denecek kadar mükemmele ulaşmaları, bazen de  soyutlama ve stilize etmeleri, onların en az bizim kadar zeki ve duygusal özellikler taşıdıklarını göstermektedir.

Mısır hiyerogliflerinden ilk yazı örneklerine doğru insanlık soyutlama kavramını bilinçli olarak geliştirmiştir. Bütün alfabeler soyut veya soyutlanmış sembollerden oluşmaktadırlar. Örneğin Arap alfabesindeki ‘’Ayn’’ harfi gözden soyutlanmıştır. Aynı zamanda ‘’Ayn’’  göz demektir. Sümerlerin yazıları, Uygur yazısı, Hint, Çin ve Japon yazısı gibi bütün medeniyetlerin iletişimde ortaya koydukları semboller birer soyut sanat örneğidirler.

Geleneksel Sanatlar olarak literatürlerde yer alan Hat, Ebru, Tezhib, Minyatür vs. gibi Sanat dallarında da soyutlama ve soyut sanat anlayışı vardır.
Yazının kendisi soyutlama olduğundan bilhassa Hat  sanatında soyut sanat özellikleri fazlası ile görülür.

Ebru Sanatı aşk estetiği ve manevi duyguların yoğunlaşması ve spontan veya ilhama mazhar desenleri ile her seferinde benzersiz ve orjinal soyut çalışmalar ortaya koyar.
Minyatür sanatı perspektif ve gerçekçilik gibi kaygılar taşımayan, dekoratif resim özelliği ile bir derece soyutlamaya gitmiştir.

Tezhib sanatı ve süsleme sanatları da doğadan soyutladığı hayvan ve bitki motifleri ile soyut sanat anlayışını binlerce yıl öncesinden günümüze taşır.

Osman Hamdi Bey ve Sanayi-i Nefise Mektebi ile başlayan Batı tarzı Resim Sanatı anlayışımız Avrupadaki gelişen Modern Sanat akımlarını da sanat olarak takip etmemize yol açmıştır. Yıllardır Güzel Sanatlar eğitimi veren kurumlarımız Batı sanatını ve estetiğini önümüze sürmektedirler. Bu hali ile Türk Resim Sanatı Batı Resmini bir adım geriden takip etmektedir.

Orta Asya Türk kültürünün en eski örneklerinden günümüze dokumalarda yer alan soyutlanmış figürler ve semboller halı ve kilim desenlerindeki soyut sanatı sergiler. Bütün Asyada hatta Ortadoğuda Arap sanatında Afrika sanatına kadar yaygın bir biçimde dokumalarda tabiattan soyutlanmış motifler yer alır.

Ekser enbiyaların doğuda, felsefecilerin çoğunun batıda gelmesinin sırrı ile; Asya ve Ortadoğuda gelişen sanat, daha çok soyutlama eğilimi gösterirken, Avrupa sanat tarihinde daha çok somut ve ikonografik unsurların  bulunduğu görülmektedir.

Sonuç olarak; Soyut sanat, sadece somut unsurlar ve figürler içermeyen biçimsellik anlamına gelmez. Soyut kavramların, aşk, hüzün, sevgi, nefret, hoş, güzel, çirkin, mutluluk, melankoli vs. gibi soyut manaların da tasvir edildiği bir anlayış olarak algılanması gerekir.

Maddeci bir yaklaşımla manadan uzaklaşıp sürekli madde ile uğraşa uğraşa maneviyatta gabileşen Batı Sanatı kabukta ve biçimcilikte kalmıştır. Sanatın kendisi ruhun güzelliğinin yansıması olduğuna göre elbetteki Soyut Sanatı da olgunlaştıracak olan ruh ve mana güzelliğini içeren soyut kavramlardır.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.