Son halkadaki ilkler

Latif ERDOĞAN

Risale-i Nur külliyatının muhterem ve muhteşem müellifi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin üçüncü dönem olarak adlandırılan son on yılı, ilk iki dönemin tecrübi sentezi mahiyetindedir.
 
Bu sebeple de bilinmesi, öğrenilmesi, açılımlarının tespit edilmesi çok önemlidir. Bu noktada, Üstadından tam ders almış son halkadaki ilklerin hayat serüvenleri, hem teorik hem de pratik anlamda en güvenilir referanslardır.

Bekir Berk'in biyografisi öyledir, Ceylan Çalışkan'ın, Zübeyir Gündüzalp'in, Tahiri Mutlu'nun, Bayram Yüksel'in ve Mustafa Sungur'un biyografileri hep öyledir.İhsan Atasoy, bu biyografileri yazmış bulunmakla, yapılması gereken en elzem vazifelerden birini yerine getirmiştir; bu yönüyle de daim hayırla yad edileceğinde kuşku yoktur. Ne büyük mutluluk..

Daha önceki bir yazımızda (Bediüzzaman'a Yolculuk) ilk üç büyüğümüze çok kısa da olsa temas etmiştik. Bu yazımızı da diğer üç büyüğümüzle şereflendirelim istedik. Tahiri Mutlu, varlık içinde yokluk cilvesi yaşayan, kendisine kapalı, lakin aşina gözlere açık veli bir kuldur.

Manevi yeterliğine işaretle, Bediüzzaman Hazretleri onu dolu bir testiye benzetir. Açılmasını ne kendisi ne de Üstadı arzular. O bütün mahiyetiyle bir ahiret azığı olarak yaşar; hayatını da yine öylesi bir mekanda, öylesi bir halde noktalar.

Malıyla, canıyla Allah yolunda cihat etmenin en seçkin örneklerinden biridir bu kutup insan. Maddi- manevi bütün varlığıyla yola baş koyanların kaderidir kaderi. Kuran hizmetine adamıştır kendisini. Kınayanların kınamasına aldırış etmeden ve ömrünün tek anında bile tereddüt soluklamadan yaşamıştır hep. Allah'a kulluktan, Habibine ümmetlikten, Üstadına talebelikten gayrı hiçbir makama iltifat etmemiş, hiç bir beklentiye girmemiştir asla.

Kendisinden zahir nice kerametleri görmemiştir bile. Bir gece yarısı, mutadı üzere kalkmış, abdestini almış, teheccüd namazını kılmış ve dua ederken de ruhunu teslim etmiştir. Bayram Yüksel, ihlas ve sadakatiyle seçkinleşmiş bir abide şahsiyet. Öncesinde çiftçilikle meşgul bir köylü çocuğu.Manevi tasarrufun buyruğu ile, Üstadı onu yanına almak için üç defa köyüne kadar gidiyor.

Sonuç malum: Bayram Yüksel, tam bir teslimiyetle bağlandığı asrın ve asırların en büyüğü Bediüzzaman'ın nurlu elinde yeniden şekilleniyor; kendi şekli üzere binlerce genç yetiştirerek ülke içi ve ülke dışında nurlu hizmetin yayılmasına, yaygınlaşmasına ve temellenmesine vesile oluyor; ve bir Avrupa seferi dönüşünde geçirdiği trafik kazası sonucu şahadet şerbetini yudumlayarak ebediyete intikal ediyor..

Mustafa Sungur,bir efsane kahraman. Hem fikir hem de aksiyon adamı.Lügatinde umutsuzluğa, karamsarlığa yer yok. "Şevk-i mutlak"ın şekillenmiş yankısı. Zora, zorluya talip alperen. Gittiği her yere kendine has sürur iklimini de taşıyan nafiz şahsiyet. Nurlarda faniliği bizzat Üstadının beyanıyla ile tasdikli ve müsellem. Onun kadar Risale-i Nura vakıf ve bağlı ikinci bir Nur talebesi göstermek imkansız gibi.

Dua, niyaz ve ibadetindeki derinliği; züht ve takvasındaki enginliği; feraset ve basiretindeki keskinliği ise her türlü izahtan vareste. Mustafa Sungur, canlı bir Risale-i Nur. Hızır-meşrep bir yolcu. Muhtaç yer ve yörelere Nurları taşımada o daima öncü. Muazzez Üstad ona, hayatım seninle devam edecek, bururmuş. Hayatı, yani büyük davası.

Öyle de oldu; öyle de oluyor..

Hz. Bediüzzaman'ı ve hizmetini daha yakından tanımak isteyenlerin, bu referans biyografileri mutlaka okumaları gerekir, diye düşünüyorum.. Kurban bayramınızı tebrik eder, külli ve umumi hayırlara vesile olmasını dilerim...

Bugün

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.