Serseri güç

Latif ERDOĞAN

Serseri güç, sorumsuz güç demektir.

Serseri güç, bir gayesi, makul bir hedefi, kabul edilebilir bir varlık hikmeti bulunmayan güç demektir. Serseri güç, talepleri, istekleri, ihtirasları sınır, hudut, nizam tanımayan güç demektir. Serseri güç, her çeşit meşruiyetten intikam almak isteyen bir histeri nöbetini, meşru olmayan sayısız ümniyeler uğruna sürekli tetikleyip duran, başı bela, sonu hüsran güç demektir.

Serseri güç önce sahibini serseri yapar; hasmından çok sahibini mahveder. Bir kazandırsa da bin kaybettirir. Hele "mekr-i ilahi" denen iflah etmez tuzağın ağlarına düşürmüşse kişiyi, artık onun haline yer-gök ağlasa yeridir. Elbet ağlamaz onlar zalim haline. Lanetten başkası düşmez o kem talihlerin nasibine ne yerden ne de gökten. Fakat imhal etse/süre tanısa da ihmal etmeyen mutlak adalet sahibi, mutlak intikam alıcı Kahhar elin perçeminden yakaladığı kişi, finaldeki haliyle ne kadar acınacak, ne kadar feci bir durumdadır ki, vaziyetine yer de gök de ağlasa yeridir.

Kardeş katili Kabil'in hali bu neticeye en çarpıcı ve ilk örnektir. Serseri gücün serserileştirdiği insandır Kabil. Nefse yenik düşmeyi, bir üstünlük, bir ayrıcalık sayma gafletinin dibe vuruşudur, onun bütün talepleri, istekleri, histerileri. Kurbanının kabul edilmeyişi bir bahanedir onun için, kardeşinden intikam almak adına. Allah'a yakın olmak uğruna yapılan bir ritüeli, O'ndan ebedi uzaklaştıracak bir cinayete gerekçe yapmak çelişkisini başka türlü izah imkânsız. İsteklerimiz, aynı zamanda ruh portremizi ele veren resimlerimizdir.

"Seni geberteceğim" diye kardeşine saldıran bir kişinin gözü dönmüş bu hali, senelerin birikimi bir kıskançlık, bir haset, bir iman zaafı, bir dünyevileşme, bir itikat erozyonu, bir kibir, gurur tasallutu, bütün iyiyi, güzeli kendi tekelinde sanma aldanmışlığı gibi daha sayılması mümkün pek çok maddi-manevi zaafın çözülmeleri sonucudur. O, bütün bu zaaflarından arınıp asıl mahiyetine, insani yanına rücu etmedikçe de kaybettirici kötü sondan kurtuluşu mümkün değildir.

Nitekim kurtulamamıştır. Nefsi onu kandırmış, o da o güne kadar hiç işlenmemiş bir günahın vebalini yüklenerek ebedi kaybedenlerden olmuştur. Zaten Kabil, işlediği cinayetle birlikte, insani tüm değerlerini de kaybetmiştir. Yeri deşeleyen karga, zahirde ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösterse de batıni cephesiyle uğradığı meshe temsili bir işarettir.

Güne uyarladığımızda, gelinen nokta itibarıyla PKK ve Ergenekon, Kabil benzeri, kardeş katline odaklanmış serseri güçlerdir. Çıkardıkları kargaşaya dayanak gösterdikleri bütün gerekçeler, kesinlikle meşru olamayan bahanelerdir. Ne ki, karşılarındaki Habil değil bir devlettir. Onun kurallarında, kan kanla temizlenir. Cani, cinayetinin cezasını görür. Onu yıkmak isteyenler yıkılır. Onu zora koşmak isteyen hain emeller ebedi zorda kalır.

Habil, hakkı ve aklı esas alan sivil inisiyatiflerdir. Nitekim bütün peygamberler, tebliğ sürecinde hep ataları Habil gibi davranmışlar, dövene elsiz, sövene dilsiz olmuşlardır. Fakat asla taviz vermemişler, davalarından zerrece geri adım atmamışlardır. Abidevi şefkatlerinden dolayı mukabele-i bir misil ruhsatını kullanmamışlar; kendilerine her türlü eza ve cefayı reva görenlere beddua dahi etmemişlerdir. Elbette ve kesinlikle en doğrusunu, en isabetlisini yapmışlar ve kendilerinden sonrakilere de en doğru ve en isabetli çığırı hazırlamışlardır. Sonunda kazananlar da hep onlar olmuştur...
Bugün

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.