Kurtlar Puslu Havayı Sever!

Dr. Selçuk ESKİÇUBUK

Hepimiz kimya derslerinden biliriz turnusol kâğıdı kullanılan ayıraçlardan bir tanesidir. Çözeltilerdeki asit ve bazları ayırt etmekte kullanılır. Asitle temas ettiğinde kırmızı, bazla temas ettiğinde mavi renk verir.

Yaşadığımız hayatta başımıza çok olaylar gelir, bilgi birikimimiz, manevi değerlere verdiğimiz kıymetler, siyasal görüşlerimiz, inançlarımız ve ön yargılarımız bizim reaksiyonlarımızı belirler. Bizim de rengimiz açığa çıkarır. Onlar bizlerin turnusol kağıtlarıdır.

Son günlerde asrımızın en önemli felaketi denilen ve 10 ilimizi içine alan büyük bir deprem yaşadık. Çok fazla binamız yıkıldı, depremde ölenlerimiz ve yaralananlarımız oldu. Ölen sayısı her gün artıyor, şu anda 35 bin 418 muhtemelen enkazlar kalkınca sayı daha da artacak.

İlk saatlerden itibaren devlet ve millet depremzedelere yardım için koşturdu. AFAD, AKUT AHBAP, UMKE, ASKER, POLİS, JANDARMA, İHH, MADENCİ İŞÇİLER, yurt dışındaki devletlerden gelen kurtarma ekipleri ve birçok sivil toplum kuruluşu gönüllüler, birçok il Belediyelerinin elemanları canla başla yardıma koştular enkazdan saatler süren çalışmalarla insanları kurtardılar. Aç, susuz günlerce göçük altında kalan yaralıları 10. günde bile kurtarmaya devam ettiler. Şu anda 229. saatte bile göçükten gelen seslere ulaşılmaya çalışılıyor

Deprem yerlerinde barınmak için AFAD çadırları kuruldu, okullar ve üniversiteler tatil edildi, KYK yurtları, Diyanetin misafirhaneleri ve camiler, kamu kuruluşlarının misafirhaneleri, 5 yıldızlı oteller hatta özel yazlıklar bile depremzedeleri misafir etmek için kapılarını açtılar.

Bazı özel kuruluşlar konteyner ve kalıcı konut yapımına katkıda bulunmak için sıraya girdiler. Yaptıracakları konutların sayısı verdiler, bazıları maddi katkı miktarını açıkladılar. Bazıları sessiz kalmayı tercih ettiler.

İskenderun limanında 2 adet askeri gemi, TCG Bayraktar ve TCG gemileri sancaktar yüzer hastanede gönüllü doktor ve sağlıkçılarla hizmet veriyor. Yabancı devletler, Rusya, Fransa, BAE, Hindistan, İspanyollar, kardeş Azerbaycan ve TSK çeşitli illerde sahra hastaneleri kurdular, hizmet veriyorlar. Birçok illerde şehir hastaneleri depremzedelerin gece gündüz hizmetinde bulunuyor. O ilde tedavisi yetersiz olan hastalar uçaklarla başka şehir hastanelerine sevk edilerek tedavileri yapılıyor.

Millet bir taraftan gıda ve giysi yardımı yaparken, bazı hapishanelerde firar etmek için isyan çıkaranların bir kısmı kaçtı, bir kısmı vuruldu, kaçanların bir kısmı yakalandı. Yıkılan binaların müteahhitlerinden bazıları yurt dışına kaçarken veya yurtiçinde lüks otellerde depremzede gibi kalmaya çalışırken yakalandı.

Göçük altından çıkarılan cenazeler sahiplerine veriliyor, sahibi henüz belli olmayanlardan da kan örnekleri alınarak DNA tahlilleri yapılıyor ve dini vecibeleri yerine getirilerek kefenlenip defnediliyor.

Ülkemiz çeşitli fay hatları üzerinde kurulmuş bir yerdir ve tarih boyunca çeşitli depremler yaşamıştır. Bu topraklarda yaşadığımız sürece de yaşamaya devam edeceğiz. Şu anda yıkılmış binaların % 99’ı,1999 yılından önce deprem yönetmeliğinden önce yapılan binalarmış. Ama yeni yönetmeliğe göre yapılan yeni yapılarda az da olsa yıkıntı var. Yıkılan her bina kaybedilen can demektir. Kusuru olanlar mutlaka tespit edilip ceza almalıdır. Zaten görevli savcılar nezaretinde yıkılan binalardan örnekler alınarak hukuki işlemler için deliller toplanıyor. Bundan sonraki süreçte depreme dayanıklı evler yapmak bizim asli görevimiz olmalıdır. Bu konuları bilgi sahibi olanların tartışmaları elbette topluma ışık tutacaktır. Ancak kerameti kendinden menkul her şeyi bilen bazı laf ebelerinin TV’lerde söylediklerinin, yazdıklarının bir önemi yok.

Biz hayrın da şerrin de Allah’tan geldiğine inanıyoruz. Şerlerden korunmak için depreme dayanıklı evler yapmazsak deprem ülkesi olan ülkemizde onların felakete dönüşmesi kaçınılmaz olacaktık. Tabi ki sebeplerin maddi sebepleri fayların kırılmasıdır. Ancak o fayların ne zaman kırılacağını tarihini saatini Allah’tan başka kimse bilemez. Bizlere düşen “niçin bu depremler oluyor, insanlar ölüyor” gibi kaderi tenkit eden sözlerle başımızı öre vurmak değil, Allah’ın gazabına neden olacak yaşam tarzından uzak kalarak, Allah’ın hoşnut olacağı işleri yapmak ve O’nun gazabından daha büyük olan rahmetine sığınmaktır.

Bazı insanlar elini taşın altına hiç koymadıkları halde devamlı eleştiri yapmaya devam ediyorlar. Eleştiri bir haktır olayı bilenler tarafından yapılmalıdır ama şimdi zaman can kurtarma, enkaz kaldırma, barınma sorunlarını ve psikolojik sorunları çözme zamanıdır. Hele felaketten siyasi bir rant temin amacıyla vatandaşları tahrik etmek için ziyaretler yapmak ve tweetler atmak değildir. Vatandaşların siyasi feraseti her şeyin üstündedir zamanı gelince oyunu istediği siyasi ittifak lehinde kullanılır. Milletin oyu kimsenin cebinde değildir. Millet yaşananların en iyi gözlemcisidir. Artık c. başkanını seçme hakkı Cumhuriyet tarihinde ilk kez halkın direkt eline geçmiştir. Askeri vesayetler dönemi de gerilerde kalmıştır. Kimse o günlerin bir daha geri geleceğini düşünmesin. Dış güçler açıkça ve askeri vesayet yanlıları ülkede kimi istediklerini ilan ediyorlar.

Ey rabbim! Bizler senin eksik, kusurlu, verilen nimetlere karşı şükrü, hamd etmesi az kullarınız. Bizleri bağışla. Açlık, susuzluk içide, karanlık ve soğuk şu kış günlerinde bizleri deprem afetiyle terbiye etme. Salih kulların hürmetine bu duamızı kabul eyle, amin.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.