Birinci Söz'ün Derinlemesine Analizi: Evrensel Mesajı ve Bedîüzzamân’ın Popüler Bilimle Kesişim Noktası-5 (Devâm)

Salahattin ALTUNDAĞ

* "ÇÜNKİ ben nefsimi herkesten ZİYÂDE nasihata muhtâç görüyorum”

Nefsin derînliklerine daldığımızda, onun susuzluğunu, bilgelik arayışını ve sürekli öğrenme isteğini keşfederiz. Bu, sâdece modern bilimin gözlemlediği bir olgu değil, aynı zamânda târihin en büyük düşünürlerinin, âlimlerinin ve bilgelerinin de teyît ettiği evrensel bir gerçektir. Bedîüzzamân Said Nûrsî, bu evrensel gerçeğin ışığında, kendi nefsini "herkesten ziyâde nasihate muhtâç" olarak görmüş, bu basit gibi görünen fakat derîn anlamlar taşıyan bu ifâdeyle hem kendi mânevî yolculuğunu hem de toplumunun mânevî seyâhatini aydınlatmayı amaçlamıştır.

Aşağıda, Bedîüzzamân'ın bu ifâdesinin analizine daldığımızda, nasihatin özüne, Bedîüzzamân'ın nefsine dâir derin kavrayışına ve modern bilimin bu konudaki perspektifine şâhit olacağız:

1.Nasihat Kavramının Özü ve Önemi:

a.Kökeni ve Anlamı: Nasihat, Arapça kökenli bir terimdir ve “samîmi olmak”, “içtenlikle öğüt vermek” anlamlarına gelen Arapça "nasuh" kökünden gelir. Bedîüzzamân, bu kavramı kullanarak, kendisinin de nasihate muhtâç olduğunu belirtirken, aslında nasihatin insânın rûhuna hitâp eden, samîmi ve içten bir öğüt olduğuna işâret eder. Fakat nasihat sâdece dudaktan dökülen birkaç kelime değildir. Târih boyunca birçok kültür ve medeniyet, genç nesillere kendi bilgeliğini, ahlâkî değerlerini ve yaşanmış tecrübelerini nasihatler aracılığıyla aktarmıştır. Bedîüzzamân'ın eserlerinde sıkça başvurduğu kıssalar, bu geleneğin bir yansımasıdır.

Örneğin, bir anne çocuğuna yalan söylememesi konusunda nasihat ederken, bu sâdece doğru olmanın önemini belirtmekle kalmaz, aynı zamânda içtenlikle onun iyi bir birey olmasını istediğini de gösterir. Nasihatın bu basit tanımlamanın çok ötesinde bir anlamı vardır. Her bir nasihat, onu veren kişinin hayâtındaki deneyimlerin, gözlemlerin ve derin kavrayışlarının bir yansımasıdır. Bedîüzzamân da kendi yaşamından süzülen hakîkatleri talebelerine ve okuyucularına bu şekilde aktarmıştır.

Nasihat, sâdece içeriğiyle değil, aynı zamânda sunulduğu bağlamla da derîn bir anlama sâhiptir. Bu öğütlerin anlamı, verildiği dönemin koşullarına ve ihtiyâçlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bedîüzzamân'ın sunduğu nasihatlar da zamânın zor şartlarını yansıtırken, bu öğütlerin temelini oluşturan Kur'ân âyetleri, onlara evrensel bir değer katmıştır. Bu sâyede, Bedîüzzamân'ın nasihatları, sâdece o dönem için değil, tüm zamânlar için geçerli ve değerlidir.

Ancak, her nasihatın evrensel olduğunu söylemek zordur. Nasihatın gerçek değeri, doğru zamânda, doğru kişiye ve doğru şekilde verilip verilmediğiyle belirlenir. Nasihatın alıcısı, onu kendi şartlarına ve ihtiyâçlarına göre değerlendirir ve bu değerlendirme, nasihatın etkisini de belirleyebilir.

b.Mânevî ve Ahlâkî Yönü: Nasihat, sâdece bir öğütten daha fazlasını ifâde eden derîn mânevî ve ahlâkî boyutlara sâhiptir. Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin "Çünkü ben nefsimi herkesten ziyâde nasihata muhtâç görüyorum” ifâdesi, bu mânevî ve ahlâkî derînliğin kendi hayâtındaki yansımasıdır. Onun bu ifâdesi, bireysel mânevî derînliğin nasilatla nasıl artarılabileceğine işâret eder. Dinî bir bağlamda, nasihat, bireyin mânevî derînliğini artırmak, ona ahlâkî değerlere uygun bir yaşam sürdürme konusunda rehberlik etmek ve onu doğru yolda tutmak amacıyla verilir.

İslam öğretisi içerisinde, nasihat, sâdece bireyin inânç derînliğini artırmakla kalmaz, aynı zamânda onun amelini, ahlâkî değerlerini ve karakterini de şekillendirir. Peygamber Efendimizin (asm) "Din nasihattir" sözü, bu kavramın önemini vurgular. Aynı zamânda, Hazret-i Lokman'ın (ra) oğluna verdiği nasihatler veyâ Hazret-i Yusuf'un (ra) hapishânedeki arkadaşlarına sunduğu rehberlik, nasihatin sâdece birey için değil, topluluk için de önemli olduğunu gösterir.

Nasihat, alıcının iç dünyâsında pozitif bir değişim oluşturmayı hedefler. Bireyin düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini olumlu bir yönde etkileyerek onu daha yüksek bir mânevî bilince, daha derîn bir öz farkındalığa ve ahlâkî olgunluğa yönlendirir. Bu bağlamda, nasihat, bireyin rûhsal gelişiminde kritik bir role sâhiptir ve onun hayâtındaki kararları, davranışları ve ilişkileri üzerinde derîn bir etkisi vardır.

c.Toplumsal Sorumluluk: Nasihat, bireyin iç dünyâsını aydınlatmak ve yönlendirmek için kritik bir araç olmasının yanı sıra toplumsal uyumu ve birlikteliği sağlamak için de büyük bir öneme sâhiptir. Târih boyunca, yaşlıların gençlere aktardığı tecrübeler ve bilgiler, toplumların bir arada kalmasına ve geleneklerinin korunmasına yardımcı olmuştur.

Bedîüzzamân'ın "Çünkü ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtâç görüyorum" ifâdesi, bireyin bu ihtiyâcını ve nefsini eğitme amacını vurgularken, aynı zamânda bu sürecin sâdece bireysel değil, toplumsal bir boyutu olduğunu da ortaya koyar. İslam, bireyin sâdece kendi ahlâkî ve mânevî gelişimiyle ilgilenmekle kalmaz, aynı zamânda toplumun genelinde ahlâkî değerleri yükseltmeyi ve adâleti teşvîk etmeyi amaçlar.

Peygamberimizin (asm) "Din nasihattir" hadisi ve Bedîüzzamân'ın eserlerindeki vurgular, bireylerin toplumlarındaki diğer bireylere de rehberlik etme ve onları doğru yolda tutma sorumluluğunu belirginleştirir. Ashab-ı Kirâm'ın birbirlerine Kur’ân'dan âyetler ve Hadîslerle yaptığı nasihatler hem bireysel hem de toplumsal mânevî gelişimi desteklemiştir.

Toplumsal bağlamda, nasihat, bireylerin birbirleriyle etkileşimde bulunma, yardımlaşma ve birbirlerini yükseltme çabasının bir yansımasıdır. İyi bir nasihat, toplumun ahlâkî değerlerini koruma ve güçlendirme kapasitesine sâhiptir, bu da bireyler arasındaki sosyal bağları güçlendirir ve toplumun genelinde ahlâkî ve etik bir konsensüsün oluşmasına katkıda bulunur. Bu perspektifte, nasihat, sâdece bireysel bir rehberlik aracı olmanın ötesinde, toplumun sağlıklı ve dengeli bir şekilde gelişmesine destek olur.

2.BEDÎÜZZAMÂN'IN NASİHA İHTİYÂCI VE DERİNLEMESİNE ANALİZİ:

a.Bilgelik ve Alçakgönüllülük Arayışı: Bilgelik, sâdece bilgiye sâhip olmakla değil, aynı zamânda bu bilginin bireyin iç dünyâsında meydâna getirdiği değişiklikle de ölçülür. Özellikle mânevî bir yolculukta olan bireyler için bu bilgi, dışsal öğrenmeden ziyâde, içsel keşif ve anlayışla ilgilidir. Bedîüzzamân'ın "ben nefsimi herkesten ziyâde nasihata muhtâç görüyorum" sözü, bu içsel keşif ve öğrenme sürecinin bir ifâdesidir.

Öz-farkındalık ve öz-eleştiri, alçakgönüllülüğün temel bileşenlerindendir. Kendi kusûrlarımızı ve sınırlılıklarımızı kabûl edebilmek, bize gerçek anlamda özgürleşme ve iç huzûrunu getirir. Bedîüzzamân bu ifâdesiyle, ne kadar büyük bir âlim ya da bilge olursa olsun, insânoğlunun mükemmel olmadığını ve her zamân öğrenecek yeni bir şey olduğunu kabûl ediyor. Bu, onun tevâzusunun ve insânın sürekli öğrenme ve gelişme potansiyeline olan inâncının bir göstergesidir.

Bu perspektiften bakıldığında, Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi sâdece kişisel bir îtirâf değil, aynı zamânda tüm insânlara yönelik evrensel bir mesaj taşır. Bu mesaj, bilgelik ve alçakgönüllülüğün birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve gerçek anlamda bilge olan kişinin, kendini sürekli bir öğrenci olarak görmesi gerektiğini vurgular.

Sonuç olarak, Bedîüzzamân'ın bu özlü sözü, mânevî yolculuğumuzda nasıl bir tutum sergilememiz gerektiğine dâir derîn bir kavrayış sunar. Bu tutum, dış dünyâdan gelen bilgileri almakla kalmayıp, aynı zamânda iç dünyâmızı keşfetmeye ve kendi sınırlılıklarımızı kabûllenmeye de dayanır. Bu kabûllenme, bizi daha bilge, daha alçakgönüllü ve nihâyetinde daha erdemli bir birey hâline getirir.

b.Bir Liderin Öz Eleştirisinin Gücü:

* Öz-Eleştirinin Liderlikteki Yeri: Târihsel olarak, pek çok dinî lider ve âlim kendi konumlarını güçlendirmek ve takipçilerine kusûrsuz bir lider imajı sunmak için kendilerini hatalardan ve kusûrlardan muâf gösterme eğiliminde olmuşlardır. Ancak bu yaklaşım, gerçek liderliğin özünden sapma riskini taşır. Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, gerçek bir liderin, kendi kusûrlarını ve eksikliklerini kabûl edebilme yeteneğine sâhip olması gerektiğini gösteriyor.

* Liderlikte Alçakgönüllülük ve Öz-Farkındalık: "Çünkü ben nefsimi herkesten ziyâde nasihata muhtâç görüyorum" ifâdesi, Bedîüzzamân'ın sâhip olduğu derîn öz-farkındalığın bir yansımasıdır. Bu öz-farkındalık ve alçakgönüllülük, onun liderlik tarzını şekillendiren temel unsûrlardandır. Bu, onun liderlik anlayışında ego yerine, hizmeti ve öğrenmeyi merkeze almasını sağlar.

* Mânevî Büyüme ve Öğrenme: Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, mânevî bir yolculuğun, sâdece dışsal bilgilerle değil, aynı zamânda kişisel bir öz-eleştiri ve içsel bir muhâsebe süreciyle de beslenmesi gerektiğini vurgular. Mânevî büyüme, bireyin kendi nefsini tanıması, kusûrlarını kabûl edebilmesi ve bu kusûrlarını geliştirebilmek için sürekli öğrenme arayışında olmasıyla mümkündür.

c.Okuyucuya Verilen Mesaj:

* Mânevî Yolculukta Sürekli Öğrenci Olma Durumu: Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, mânevî bir yolculuğun asla bitmediğini ve bu yolculukta her dâim öğrenci olunması gerektiğini öne çıkarır. Hayâtın karmaşık yapısı ve sürekli değişen koşulları karşısında, her bireyin kendini geliştirmesi, öğrenmesi ve dâima nasihate açık olması gerektiği vurgulanır. Bu, bireyin sâdece dışsal bilgilerle değil, aynı zamânda içsel bir muhâsebeyle de mânevî gelişimini sürdürebilmesi anlamına gelir.

* Alçakgönüllülük ve Kendini Bilmek: Bedîüzzamân, kendi nefsini nasihate muhtâç görmesiyle, alçakgönüllülüğün ve öz-farkındalığın önemine dikkât çeker. Kendi kusûrlarını ve eksikliklerini kabûl edebilmek, bir liderin veyâ âlimin gerçek kuvvetini ortaya koyar. Bu, takipçilerine ve okuyucularına, mükemmel olmanın değil, kendi kusûrlarını tanıyarak onları geliştirmenin önemli olduğunu öğretir.

* Bilgelikte Son Yoktur: "Ne kadar bilgili veyâ deneyimli olursa olsun" ifâdesi, bilgelikte bir sonun olmadığına işâret eder. Bedîüzzamân, bu özdeyişiyle, bilgelikte bir zirvenin olmadığını, her zamân daha fazla öğrenilecek ve keşfedilecek şeyler olduğunu belirtir. Bu, bireyin hayâtta karşılaştığı her durumu bir öğrenme fırsatı olarak görmesi gerektiğini hatırlatır.

* Sonuç: Bedîüzzamân'ın bu derîn ifâdesi, bireyin mânevî yolculuğunda sürekli bir öğrenme arayışı içinde olması gerektiğini vurgular. Alçakgönüllülük, öz-farkındalık ve sürekli öğrenme, bireyin mânevî gelişimini destekleyen en temel unsûrlardır. Bu değerler, bireyin hayâtında karşılaştığı zorlukları aşmasına ve mânevî olarak olgunlaşmasına yardımcı olur.

Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, okuyucularına verdiği en kuvvetli mesajlardan biridir. Onun bu ifâdesiyle, her bireyin, ne kadar bilgili veyâ deneyimli olursa olsun, öğrenmeye ve mânevî gelişime dâima açık olması gerektiğini vurgulamaktadır. Aynı zamânda, alçakgönüllülüğün ve öz-eleştirinin, insânın mânevî yolculuğundaki en değerli araçlardan olduğunu belirtir.

3.NASİHATIN BEDÎÜZZAMÂN'IN HAYÂTI VE ÖĞRETİLERİYLE İLİŞKİSİ:

a.Bilge Bir Yol Gösterici:

* Sürekli Arayış: Bedîüzzamân'ın hakîkate olan sürekli arayışı, onun bilgelik anlayışının temelini oluşturur. Hakîkatin peşinden gitmek, onun için sâdece teorik bir konu değil, aynı zamânda pratik bir yaşam tarzıdır.

* Ahlâk ve İman: Onun öğretilerinde, ahlâkî değerlerle îmânın birleştirilmesi vurgulanır. Bu, insânların doğru yolu bulmalarına yardımcı olur.

b.Kişisel Tecrübenin Önemi:

* Dâimî Öğrenci: Bedîüzzamân, kendi nefsini sürekli eğiten ve geliştiren bir öğrenci olarak görmüştür. Kendi hatalarından ve tecrübelerinden ders alarak, diğerlerine de yol göstermeye çalışmıştır.

c.Topluma Mesaj:

* Eşitlik Anlayışı: Bedîüzzamân, öğrenme ihtiyâcı noktasında âlimlerin ve âvâmın eşit olduğunu vurgular. Her iki grubun da sürekli öğrenmesi ve gelişmesi gerektiğine inânır.

* Kendiyle Yüzleşme: Toplumun her bireyinin kendiyle yüzleşmesi, içsel bir muhâsebe yapması ve kendini geliştirmesi gerektiğini savunur. Bu, toplumun genel ahlâkını ve bilincini yükseltir.

d.Öğretilerin ve Misyonunun Parçası:

* İç ve Dış Dünyâ Arasındaki Dengenin Önemi: Bedîüzzamân, dış dünyâda başarılı olabilmek için iç dünyânın dengede olması gerektiğine inânır. Bu denge, kişisel gelişimi ve mânevî yolculuğu destekler.

* Samîmiyet ve İçtenlik: Onun öğretilerinde ve misyonunda, samîmiyet ve içtenlik vardır. Kendi nefsine yönelik bu dürüstlük, onun öğretilerinin gerçekliğini ve etkileyiciliğini artırır. Bu, takipçilerine ve okuyucularına, kendi iç dünyâlarıyla barışık olmaları ve gerçek anlamda öğrenmeye açık olmaları için ilhâm verir.

4.BİZLERE VERDİĞİ MESAJ:

a.Evrensel Öğrenme İlkesi:

* Kültürlerarası Öğrenme: Bedîüzzamân'ın bu vurgusu, farklı kültür ve topluluklardan olan bireylerin de ortak bir öğrenme ilkesine sâhip olduklarını gösterir.

* Hayâtın Her Alanında Öğrenme: Bu ilke sâdece dinî veyâ felsefî bir öğrenme değil, hayâtın her alanında geçerli olan bir prensiptir.

b.Öğrenmenin Bitmeyen Yolculuğu:

* Yaşam Boyu Öğrenme: Bedîüzzamân, bireylerin hayâtlarının her evresinde yeni şeyler öğrenmeye devâm etmeleri gerektiğine dikkât çeker.

* Kişisel ve Toplumsal Gelişim: Öğrenme sâdece bireysel gelişim için değil, toplumun ilerlemesi için de kritik bir rol oynar.

c.Kabûllenme ve Gelişme:

*Kişisel Potansiyelin Farkındalığı: Bireylerin kendi yeteneklerinin ve eksikliklerinin farkında olması, kişisel gelişim sürecinin ilk adımıdır.

*Sürekli İyileştirme: Eksikliklerimizi kabûl ettikten sonra, bu alanları geliştirmek için çaba göstermeliyiz.

d.Alçakgönüllülük ve Karakter Oluşumu:

* Bilginin Ötesinde Etik: Bilgi sâhibi olmak önemlidir, ancak bu bilgiyi nasıl kullandığımız ve bu bilgiyle nasıl bir karakter oluşturduğumuz da eşit derecede önemlidir.

* Kişisel Değerler: Bedîüzzamân, bilgelikle birlikte gelen sorumlulukları ve etik değerleri vurgular.

e.Öğrenmenin Bireysel Yolu:

* Kişisel Yolculuk: Her bireyin öğrenme deneyimi farklıdır ve bu deneyim, bireyin kendi içsel yolculuğuyla şekillenir.

* Kendi Hakîkatimizi Keşfetmek: Bu bireysel yolculuk, bireyin kendi içsel hakîkatini ve potansiyelini keşfetmesine imkân tanır.

f.İç Dünyâmızdaki Derîn Arayış:

* Duygusal ve Mânevî Derînlik: Dışsal bilgi kadar, duygusal ve mânevî derînliği olan içsel bir anlayış da gereklidir.

* İçsel Huzûr: Bu içsel arayış, bireyin içsel huzûra ve dengeli bir yaşama kavuşmasını sağlar.

g.Alçakgönüllülük ve Öğrenme Arzûsu:

* Kendini Tanıma: Alçakgönüllülük, bireyin kendi sınırlarını ve potansiyelini tanımasına yardımcı olur.

* Gerçek Bilgelik: Bedîüzzamân'a göre, gerçek bilgelik, alçakgönüllülük ve sürekli bir öğrenme arzûsuyla birleştiğinde ortaya çıkar. Bu, bireyin sâdece bilgisiyle değil, karakteriyle de bilge bir kişi olmasını sağlar.

5.NEFSİN SÜREKLİ ÖĞRENME ARZÛSU: POPÜLER BİLİMLE BEDÎÜZZAMÂN'IN BAKIŞI ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA

Modern bilimin ilerlemesiyle birlikte, insânın öğrenme kapasitesi ve sürekli gelişiminin önemi konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Popüler bilim, bireylerin yaşam boyu öğrenme kapasiteleri olduğunu, hatta bu kapasitenin beyin sağlığını koruduğunu vurgulamaktadır. Ancak bu, genellikle bireyin dışsal bilgiye ulaşma kapasitesiyle sınırlı bir bakıştır. Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin "Çünkü ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtâç görüyorum” ifâdesi, bu bilimsel gerçekliği daha derînlemesine ve mânevî bir perspektiften ele alır:

a.Öz-Farkındalık ve Alçakgönüllülük: Bedîüzzamân'ın bu sözü, bireyin öz-farkındalığının ve alçakgönüllülüğünün önemini vurgular. Popüler bilimde de öz-farkındalığın psikolojik sağlık ve kişisel gelişim için kritik bir unsûr olduğu belirtilir. Ancak Bedîüzzamân, bu farkındalığı sâdece bireysel bir gelişim aracı olarak değil, aynı zamânda mânevî bir olgunlaşma yolu olarak görür.

b.Sürekli Öğrenme Arzûsu: Modern bilim, insân beyninin sürekli öğrenme kapasitesini vurgular. Ancak Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, öğrenmenin sâdece bilgi edinmekle sınırlı olmadığını, aynı zamânda kişisel ve mânevî bir gelişim süreci olduğunu belirtir.

c.Nasihat ve İçsel Gelişim: Popüler bilim, bireyin dışsal bilgiye ulaşma kapasitesini vurgulasa da Bedîüzzamân'ın nasihat kavramıyla vurguladığı içsel gelişim ve öz-eleştiri kapasitesi genellikle göz ardı edilir. Bu, bireyin sâdece dış dünyâyı değil, aynı zamânda iç dünyâsını da sorgulaması ve bu sorgulama yoluyla gelişmesi gerektiğini belirtir.

d.Bireyin Potansiyeli: Bedîüzzamân'ın bu ifâdesi, her bireyin sâdece bilgi edinme potansiyeline değil, aynı zamânda mânevî bir olgunlaşma potansiyeline de sâhip olduğunu vurgular. Bu, modern bilimin genellikle üzerinde durmadığı, ancak bireyin gerçek potansiyeline ulaşması için kritik bir unsûr olan bir noktadır.

Bedîüzzamân'ın "Çünkü ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtâç görüyorum” ifâdesi, popüler bilimin sınırlılıklarının ötesine geçerek bireyin öğrenme ve gelişim kapasitesini daha geniş ve derînlemesine bir perspektiften ele alır. Bu, bireyin sâdece bilgi edinme potansiyeline değil, aynı zamânda mânevî bir olgunlaşma potansiyeline de sâhip olduğunu vurgulayan bir bakış açısıdır.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.