Said Nursi'nin açtığı ufuk, vicdanlı, adaletli ve ahlaklı olmayı öğretti

Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Av. Emrullah Beytar, Sansuzsuz.com’daki röportajında, Said Nursi’nin entelektüel hayata, siyasi hayata ve şahsi hayatına olan etkilerinden bahsetti.

Metin Aydın'ın yaptığı röportajdan ilgili bölümler şöyle:

Siyaset sahasında söz sahibisiniz. Sizce, genel olarak siyasetin hal-i pür melali nasıldır desem?

Türkiye’deki siyaset anlayışı menfaat ilişkisi üzerinden şekillenmiştir. 1900’lı yılların başında Bediüzzaman Said Nursi’ye “siyasetin şerrinden Allaha sığınırım” dedirten temel saikin bugün halen devam ede gelen siyaset anlayışı olmuştur. Bugünkü siyasetin ahlak ve evrensel değerler üzerinden şekillendirme gibi bir çabanın olmaması, güvenlik bürokrasisinin sivil siyaset üzerindeki vesayetin devam etmesine sebep olmuştur. Ahlak ve evrensel değerler üzerinden şekillenmeyen bir siyasetin aktörleri olan siyasetçilerdeki temel anlayışta çok farklı olmamaktadır. Türkiye’de siyaset yapan siyasetçilerdeki, “şeytan suretindeki kendi yandaşını melek, melek suretinde olan muhalifini şeytan suretinde gösteren” anlayışın siyasi bir ahlak haline geldiğini görmekteyiz.  Hal böyle olunca siyasetçilerin ortak doğrularda buluşma gibi bir dertleri olmamıştır. Ortak doğrulara ulaşma gibi bir dertleri olmayan siyasetçilerin bulunduğu bir ülke herhalde Türkiye gibi bir yer olur. Türkiye’deki siyasetin önemli çıkmazlarından biride siyasetin halen etnisite, din ve laiklik üzerinden yürütülüyor olmasıdır. Hâlbuki bu üç klişe artık medeni toplumlarda iltifat görmeyen kavramlardır. Siyaset bu kavramlar üzerinden hayat bulduğu sürece Türkiye toplumunun refaha kavuşması mümkün değildir.

Entelektüel üretiminizde sizi etkileyen/etkilemiş olan gelişmeler nelerdir?
 
İnsan hakları alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum içerisinde olmanız sizi belli konularda/alanlarda üretime zorlar/zorlamaktadır. Mazlumder, farkına varmadan bize çok farklı bir ufuk açtığını söyleyebilirim. Bu ufuk, Said Nursi’nin hasıraltı edilmiş ufkuyla çok benzerlik gösteriyordu. Bu ufuk bize vicdanlı, adaletli ve ahlaklı olmayı öneriyordu. Bizde bu ufkun tavsiyelerini dikkate alarak günümüz entelektüel dil ve boyutta bir şeyler üretmeye başladık.

Şu cümbür cemaat travmatize olmuşluğumuzun hali ne olacak dersin?
 
“Evet… evet… Neam… Sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı  demdemesini bozsa şevkiniz bozulmasın, teessüf etmeyiniz. Zira, kainatı nağamatıyla raksa getiren, hakaikin esrarını ihtizaza veren musiki-yi ilahiye hiç durmuyor, sermeden zırm zırm eder.” diyor erdemli insanlardan biri…
 
Hep beraber ümidimizi yitirmeden bu travmatize olmuş halden çıkarız inşallah…