Said Nursi neden piyangodan bahsediyor?

Alaaddin BAŞAR

“Zehirli bir bal hükmünde olan gayr-i meşrû dairedeki gençliğin sefâhetkârâne zevkleri, hazîne-i ebediyenin ve saadet-i sermediyenin bileti ve vesîkası olan imânı kaybettiği için, darağacı hükmünde olan ölüm ve ebedî zulümât kapısı olan kabrin musîbetine, aynen zâhiren göründüğü gibi düşer. (…) Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesât-ı gayr-i meşrûayı terk edip, tılsım-ı Kur'ânî olan imân ve ferâizi elde etmekle ve fevkalâde mukadderât-ı beşer piyangosundan çıkan saadet-i ebediye hazînesi biletini alacağına, yüz yirmi dört bin enbiyâ aleyhimüsselâm ile beraber hadd ü hesâba gelmeyen ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat müttefikan haber veriyorlar ve âsârını gösteriyorlar.” (Sözler, Onüçüncü Söz)

SORU:

a. İmanı kaybedenler için, kabir musibetine düşecekleri ifade ediliyor. Musibetler günahların temizlenmesine de sebep olabiliyor. Olaya bu açıdan bakabilir miyiz?

b. İman ve feraizi elde edenlerin; “saadet-i ebediye hazînesi biletini alacağı” haber verilirken, ‘mukadderat-ı beşer piyangosu’ tabiri geçiyor. Piyango, mahiyeti itibarıyla herkese isabet etmez. Burada piyango ifadesinin kullanımı nasıl oluyor?

CEVAP:

a. “İmanı kaybetme” ifadesi, kabre imansız göçme manasında anlaşılırsa, kabir azabı o kimselerin günahlardan temizlenerek cennete girmelerine kâfi gelmez. “Darağacı hükmünde olan ölüm ve ebedî zulümât kapısı olan kabrin musîbeti” ifadesini müstakil olarak düşündüğümüzde, bu ifadenin birinci bölümünün “imansız göçenlere”, ikinci kısmının ise “kabir azabı” çekecek müminlere baktığını düşünürsek, o takdirde kabirde o müminlere isabet edecek olan azaplar onların günahlarına kefaret olabilir ve mizanda, sevapları günahlarına galip gelirse doğrudan cennete girebilirler. Bu takdirde, “ebedi zulümat” ifadesini “çok uzun zaman o karanlıklı kabir hayatında azap çekmeleri” şeklinde yorumlamamız gerekir.

b.  Soruda geçen, “saadet-i sermediyenin bileti ve vesîkası olan imân” ifadesiyle açıkça ortaya konduğu gibi cennete girmenin bileti, vesikası, vesilesi imandır. Daha sonraları, bu bilet için ‘mukadderat-ı beşer piyangosu’ denilmiştir. Bunun saadet-i ebediye hazinesinin bileti olduğunu bütün peygamberlerin, evliya ve asfiyanın haber verdikleri belirtilmiştir. Bu hak dostlarının ve İlahi elçilerin hepsinin ittifak ettikleri nokta, cennete ancak iman edenlerin girebilecekleri, cennetteki mertebelerin ise  salih amele göre tahakkuk edeceğidir.

Hakikat bu olduğuna göre, piyango kelimesini, cennetin amel ile kazanılamayacağı, İlahi bir ihsan olduğu şeklinde anlamamız gerekir. Yani, piyango bileti alan bir kimseye büyük meblağda bir ikramiye çıktığında, “Ben bu parayı bilet almakla kazandım.” diyemez. Bilet alma gibi cüzi bir fiil, o kadar servetin kazanılmasına kâfi gelmeyeceğinden, bu servet bir piyango ikramiyesi olarak düşünülecektir. Bizim bütün ibadetlerimiz de cennetteki saadeti elde etme noktasında bir bilet alma gibidir.

Burada geçen “piyango” kelimesini, bir şans oyunu olarak algılamamız gerçekle bağdaşmaz. Bir kısım insanlar cennete şans eseri olarak girecek ve bir kısmı da yine o ebedî saadeti şans eseri kaybedecek değillerdir. İman ve salih amel cenneti, küfür ve isyan da cehennemi netice verir. Ancak, yapılan ibadetlere karşılık cennetin ihsan edilmesi piyango ile servet kazanmaya benzer. O ibadetler cennet için yeterli değildir. Üstad'ın da ifade ettiği gibi “Cennete girmek mahz-ı fazıldır.” yani sadece İlahi bir ihsan ve lütuftur.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.