Ömer Faruk Paksu'nun yazısı:
(Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler kitabından)
Kur’an bana kâfi geldi
Nur Risalelerini yazarken, yanında Kur’an-ı Kerim'den başka kitap bulundurmuyordu. Kalbine inen manayı konuşur gibi söylüyor, Nur katipleri de onun söylediklerini hızla yazıyorlardı.
Gençliğinde, Bitlis’te ve misafir olarak kaldığı Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında, pek çok kitabı ezberine almıştı. Sadece dinî kitaplar değil; fen, felsefe, tarih ve edebiyat kitapları da bunlara dahildi.
Şöyle bir göz gezdirdiği herhangi bir kitabı, adeta fotoğrafını çekmiş gibi, hafızasına aktarıverirdi. Bu şekilde Kur’an-ı Kerim'i on beş günde ezberlemişti.
Ezberlediği kitapların sayısı doksan civarındaydı. Her gece üç saat tekrarla, üç ayda bu kitapları devrediyordu.
Ona sormuşlardı:
– Üstad’ım, yeni bir kitap yazmak için kütüphaneler dolusu kitaptan istifade edilir. Halbuki siz yanınızda Kur’an-ı Kerim'den başka kitap bulundurmuyorsunuz. Başka kitaplara ihtiyaç duymuyor musunuz?
Bediüzzaman, gençliğinde ezberlediği kitapları hatırlatarak şöyle demişti:
– Kardeşlerim, Cenab-ı Hakka şükür, bütün o ezberimdeki kitaplar, Kur’an’ın hakikatlerine çıkmak için bana basamak oldular. Sonra Kur’an’ın hakikatlerine ulaştım. Çıktım, baktım ki, her bir Kur’an âyeti kâinatı kuşatıyor gördüm. Artık ondan sonra başka bir kitaba ihtiyacım kalmadı. Kur’an bana kâfi geldi.