Said Nursi gazetecilere dua edip dua istemişti

Rahmi Erdem ağabey Üstadı anlattı

Canan Güleç'in haberi:

Bediüzzaman Said Nursi'nin sohbetlerinde bulunan Rahmi Erdem, 1958 yılında Isparta'da ve 1960 yılında istanbul'da kendisiyle görüştüğünü söyledi. Görüşmede gazeteciler tarafından yoğun baskı altına alınan Said Nursi'nin Piyer Loti Oteli'nden ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Erdem şöyle devam etti: "O kadar soru soran, fotoğrafını çekmek için arbede meydana getiren ve hakkında türlü çeşit ifade yazan gazetecilere, 'ben sizler için dua ediyorum, siz de benim için dua ediniz' demişti. Yolda arabasını durduran polislere, 'Ben mana aleminde Nur'un koruyucuları olduğunu görürdüm, demek ki onlar sizlersiniz. Allah sizi korusun" diyordu.

Rahmi Erdem, Bediüzzaman Said Nursi'nin asla beddua etmediğini söyledi: "Üstad, kendisine eziyet edenler için dahi kötü konuşmaz, beddua etmezdi. 'Bana zulmedenlere, kasaba kasaba dolaştıranlara, zindanlarda yer ayıranlara hakkımı helal ediyorum' diyor. 'Ben her musibete katlandım ve bu sayede nur irfanının onlarca talebeleri yetişti" diyor.

"Bunca meşakkate katlanması bu bereketi doğuruyor. Onun talebeleri olarak bizlerin de aynı yoldan ilerlemesi gerek" diyen Erdem şu örnekleri vererek konuşmasını sürdürdü: "Afyon'da Abdullah Büker diye bir savcı vardı. Bediüzzaman hakkında 80 sayfalık bir iddianame yazıp 8 dakikada okuma müsaadesi veriyor. 'Ben o savcıya beddua edecektim, baktım pencerenin önünde 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu. Sordum bu kimindir diye, dediler Abdullah beyin kızı. O masumenin hatırına ona beddua etmedim' buyuruyor. Bir de namlı bir Şeyh İstanbul'da vaaz kürsüsünde Üstadın aleyhinde konuşuyor ve onun vaazı suç duyurusu kabul edilerek Denizli savcılığı dava açıyor. Said Nursi, 'Bu olay üzerine nefsim hiddete geldi, beddua edecektim, İstanbul'a kıyamadım' buyuruyor.

İmam hatipli-cemaatçi ayırımına da açıklık getiren Rahmi Erdem, Bediüzzaman Said Nursi'nin bu tür ihtilaflara karşı olduğunu söyledi. Erdem sözlerini şu örnekle destekledi: "Bizim Ahmet Gümüş adında Konyalı bir kardeşimiz, imam hatipte okumak istiyor ancak okul kabul etmiyor, çekiniyor. Nur talebesidir, bir sıkıntı yaşar mıyız, başımıza bir iş gelir mi, eleştiri tepki alır mıyız... Üstad gidiyor İsparta'ya, okul müdürünü çağırıyor görüşmek için. 'Ben imam hatiplileri nurculara kardeş yaptım' diyor okul müdürüne. İslamiyet kelimesi musalaha yani barıştan geliyor. Barış olmazsa siz bu ülkede rahat edemezsiniz. Bu ihtilaf sizi yer bitirir, emekleriniz heder olur."

Şehir Medya

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri