Türkçe Hutbe

Prof. Dr. Şadi EREN

Cumhûriyetin tek parti döneminde 1932-1950 yılları arasında 18 yıl boyunca ülkemizde ezânlar Türkçe okundu. Her ne kadar uygulanmasa da ibâdetin de Kur’ân’ın orijinal metninden değil Türkçe meâlinden yapılmasına çalışıldı. Böyle bir hengâmede hutbenin de tümüyle Türkçe olarak okunması gündeme geldi.

Bediüzzaman, o günlerin bu aktüel tartışmasına eserlerinde temas eder. Mesela İçtihad Risalesi isimli çalışmasında şu değerlendirmeleri yapar:

“Bazı gafiller, hutbe gibi bazı şeair-i İslâmiyeyi, Arabîden çıkarıp her milletin lisanıyla söylemeyi, iki sebep için istihsan ediyorlar:

Birincisi: "Tâ, siyaset-i hazıra avam-ı müslimîne de o suretle tefhim edilsin."

Hâlbuki siyaset-i hazıra, o kadar çok yalan ve hile ve şeytanet içine girmiş ki, vesvese-i şeyatîn hükmüne geçmiştir. Hâlbuki minber, vahy-i İlahînin tebliğ makamı olduğundan, o vesvese-i siyasiyenin hakkı yoktur ki, o makam-ı âlîye çıkabilsin.”

İkinci sebep: "Hutbe, bazı suver-i Kur'aniyenin nasihatları anlaşılmak içindir."[1]

Bedîüzzaman, 1921’de yazdığı Lemaat isimli eserinde âdeta ilerde yapılabilecek böyle bir tahribâtın tedbirini almakta ve şunları nazara vermektedir:

Dînin zarûriyâtı ve şerîatın hemen herkesçe bilinen mes’eleleri kalblerde hâsıldır. Bunları hatırlatmak, zikretmek kifâyet etmektedir. Bunun dîn dili olan orijinal Arabî şekliyle yapılması daha etkili, daha ulvîdir. Bu sebeble Cum’adaki Arabî hutbe dînin zarûriyâtını hatırlatmada ve dînin genel mes’elelerini zikretmede kifâyetli olmaktadır. Hayli ayrıntıları olan ve uzun mütâlaalar gerektiren dînin nazarî/ teorik konuları hutbenin konusu ve sahası olamaz.

Kaldı ki dünyânın her yerindeki Müslümanlar hutbeyi Arabca okumaktadır. Bu İs­lâm’ın vahdanî sîmasında bir birlik nakşıdır, farklı dillerde okunarak bu birliğin bozulması asla câiz değildir.[2]

Bediüzzaman’ın üstteki metinde yer alan ifâdelerini okuyunca, “acaba günümüzdeki hutbe uygulamasını uygun görmüyor mu?” sorusu hatıra gelebilir. Kanaatimizce, Bediüzzaman’ın Türkçe hutbe konusundaki bu ifâdelerini o yılların şartlarına göre değerlendirmek gerekir. Çünkü o günün şartlarında 1932’de ezan Türkçeleştirilmiş, hatta Kur'anın da meâlinin câmide kılınan namazlarda okunmasının provaları yapılmıştır.

Böyle bir ortamda, o günün tek parti iktidârı hutbeyi de tamâmen Türkçeleştirmek ve kendi siyasi emellerine uygun bir şekilde merkezden gönderilen hutbelerle halkı yönlendirmek istemektedir. Bediüzzaman, bu cihetten buna bütün kuvvetiyle karşı çıkmıştır. Günümüzde ise, hutbenin farz kısmı olan Arapça bölümler zaten okunmakta, bir de ayrıca her hafta dine ait bir konu ele alınmaktadır. Zaman zaman bazı hutbeler halkımız arasında hoşnutsuzluğa yol açsa da genelde dinin herkese bakan ve gerekli olan meselelerinin hutbelere yansıdığını ve bunlardan istifâde edildiğini söyleyebiliriz.

Bir de şu durum göz ardı edilmemelidir: O günün toplumu Osmanlı bakiyesi kimseler olarak Kur'âna belli bir ölçüde muhatap olabilmektedir. Keza o günün konuşulan dili, Arapça kelimelerle doludur. Ama günümüz şartlarında Türk dili pek çok tebdilâta ve tahrifâta maruz kalmış, “Öztürkçe” adı altında uydurma dil çalışmaları yapılmış, nesillerimiz Kur'ân dilinden hayli uzak kalmıştır. Dolayısıyla günümüz şartlarında Arabca aslının yanında Türkçe nasihat kısmının da olmasının gerekli olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak bu yapılırken, minberin siyasete âlet edilmemesine âzamî itina gösterilmelidir. Çünkü Minber, vahy-i İlahînin teblîğ makâmıdır.”[3] Siyasi meselelerin o yüce makama çıkmasına asla izin verilmemelidir. Çeşitli partilere mensûb her kesiminden insanlar, başka yerde yapamasalar da câmide bir araya gelirler. Allah bütün insanların Rabbi, İslam bütün insanların dîni, câmi de bütün Müslümanların mabedidir. Minberin siyasi görüş ve icraâtları anlatmaya vesile yapılması câmide fitne meydana getirir, birliğimizin en önemli bir göstergesi olan cemâat ruhuna ciddi zararlar verir.

[1] Nursî, Sözler, s. 483

[2] Bkz. Nursî, Sözler, s. 732

[3] Nursî, Sözler, s. 483

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.