Dinin Yoruma Açık Oluşu

Prof. Dr. Şadi EREN

Kur'an-ı Kerim, “Allah’ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler.”[1] âyetiyle ehl-i Kitabın kendi âlim ve ruhbanlarını Rab edindiklerini bildirir. Hristiyanlıktan İslâm'a geçen Adiy Bin Hatem, "Ya Rasulullah, biz onları Rab edinmiyorduk" deyince Rasulullah, şu açıklamayı yapar:

"Onlar, Allah'ın helâl kıldığını haram, haram kıldığını helâl yapıyor, siz de onlara uyuyordunuz. İşte bu, onları Rab edinmektir."[2]

Yoksa Hamdi Yazırın da dikkat çektiği gibi, herhangi birini Rab edinmek için illa ona "Rab" namını vermek şart değildir.[3] Mesela bağışlama ve cennete alma yetkisi sadece Allah’ındır. Ama Hristiyanlarda Papa ve onun vekili olan papazlar âdeta bu yetkiyi gasbetmişler, rahatlıkla kullanır olmuşlardır.

Hakkında doğrudan bir âyet veya bir hadis olmayan meselelerde müçtehitlerin “şu helâldir” veya “bu haramdır” demeleri -haşa- kendilerini bir rab görme olayı değildir. Çünkü olaylar sınırsız, nasslar ise sınırlı olduğundan böyle durumlarda meselenin hükmünü vermek de bir vazifedir.

Bediüzzaman, “Müstaid, müçtehid olabilir; müşerri' olamaz” başlığıyla yazdığı bir kısımda konuyla alakalı şöyle der:

“İçtihadın şartını haiz olan her müstait,

Ediyor nefsi için nass olmayanda içtihad.

Ona lâzım, gayre ilzam edemez.

Ümmeti davetle teşri' edemez.

Fehmi, şeriattan olur; lâkin şeriat olamaz.

Müçtehid olabilir, fakat müşerri' olamaz.”[4]

Yani içtihadın şartlarını taşıyan biri, âyet ve hadisin olmadığı meselelerde “ben böyle anlıyorum ve böyle uygulayacağım” der, içtihatta bulunur. Ama “herkes böyle anlasın ve böyle uygulasın” diyerek kendini kanun koyucu konuma getiremez. Ulaşmış olduğu sonuç şeriattandır, ama şeriatın kendisi olamaz.

MÜÇTEHİT İMAMLARIN BAZI İÇTİHATLARI

Bediüzzaman, fıkhî mezheplerin ihtilafında ana sebep olarak şuna dikkat çeker:

“Mezahibin ihtilafı ise, sahib-i şeriatın gösterdiği nazarî düsturların tarz-ı tefehhümünden ileri gelmiştir.” [5]

Yani, bazı ayet ve hadislerin yorumundaki farklılık, fıkhî mezhepleri ortaya çıkarmıştır. Mesela, bir baba çocuklarına "benim için fasulye, pilav ve bir de içecek bir şey getirin" dese, işin ayrıntılarında farklılıklar söz konusudur. Mesela fasulye yaş veya kuru olabileceği gibi, pilav da pirinç veya bulgur olabilir. Hele “içecek bir şey” ifadesi daha ziyade yoruma açıktır. Bu ifadeden hareketle su, ayran, limonata gibi herhangi bir içecek getirilebilir. İşte bunun gibi, yoruma açık ayet ve hadislerin anlaşılmasında müçtehitlerin anlayış farklılığı mezhep farklıklarına sebep olmuştur.

Şu misalle konuyu daha net anlayabiliriz: Abdestle ilgili ayette "başınıza meshedin"[6] hükmü de yer alır. Müçtehidler bunu farklı şekillerde yorumlamışlardır. İmam Şafiî, mesh manasını tahakkuk ettirecek en az miktarla vücubun eda edileceğini söyler. İmam Malik, başın tamamının meshedilmesi görüşündedir. İmam Azam ise, başın dörtte birinin meshedilmesi içtihadında bulunur. Ayetin ifadesi, bu tür farklı yorumlara müsaittir.[7]

Keza, abdesti anlatan ayette belirtilen fiillerin atıf vavıyla gelmesi farklı iki anlayışa sebep olmuştur. İmam Şafiî, bu fiillerin atfedilmesinden tertibin vücübunu anlamış, yani abdest fiillerinin sırasıyla yapılması gerektiğini söylemiş, diğer mezhep imamları ise tertibi sünnet veya müstehap olarak görmüşlerdir.[8]

[1] Tevbe, 31

[2] Fahreddin Râzî, Mefatihu'l- Gayb (Tefsir-i Kebir), XVI, 37

[3] Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2512

[4] Nursi, Sözler, s. 704

[5] Nursi, Mektubat, s. 435

[6] Maide, 6

[7] Abdullah Bin Muhammed Mevsılî, İhtiyar li Ta'lili'l-Muhtar, Çağrı Yay. İst. 1980, I, 7

[8] Muhammed İbn Rüşd, Bidayetu'l-Müçtehid Nihayetu'l-Muktesid, Daru Marife, Beyrut, 1988, I, 17

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.