İslam dini Kitaba dayanır. Kitab’tan murat Kur'andır. Kur’an; insanlığa son evrensel mesaj olarak Allah’ın kelâmıdır. Bediüzzaman, Kur'anın mahiyet ve muhtevasıyla alakalı pek çok değerlendirmelerde bulunur. Şöyle ki: Kur’ân,
• Ezel ve ebed sultanı olan Cenabı Hakk’ın on sekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlişanı[1]
• Umum ins ve cinnin umum tabakalarına karşı konuşan bir hutbe-i ezeliye[2] (ezeli bir hutbe)
• Bahr-i hakaik (hakikatler denizi)
• Mu’cize-i kübra (en büyük mu’cize)[3]
• Menba-ı envar (Nurlar kaynağı)[4]
• En âlâ mürşid
• En mukaddes üstad
• Mürşid-i hakiki[5]
• Coşkun bir deniz
• Feyyaz (feyiz saçan) bir güneş[6]
• Ehl-i şuura imam
• Cin ve inse mürşit
• Ehl-i kemale rehber
• Ehl-i hakikate muallim[7]
• Kulûbe (kalplere) kût ve gıda
• Ukûle (akıllara) kuvvet ve ğına
• Ruha ma ve ziya
• Nüfusa (nefislere) deva ve şifadır.[8]
• Kâinat semasında daim parlayan ve hiçbir vakit gurub etmeyen âlem-i hakikatin şemsu’ş- şümusu (hakikat âleminin güneşler güneşi)[9]
• Bütün mukaddes ve hakikatli kitapların hülasatu’l-hülasası[10]
• Zemin kafasının aklı ve kuvve-i müfekkiresi
• Arşı ferş ile bağlamış bir zincir, bir hablullah[11]
• Eczahane-i kübra-yı İlâhiye[12] yani Allah’ın büyük bir eczahanesidir.
Bunun neticesi olarak, Kur'an'da
• Her derde deva
• Her zulmete ziya
• Her ye’se rica bulunur.[13]
Kur'an,
• Menba-ı hakaik (hakikatler pınarı)[14]
• Her dakikada yüz milyondan ziyade insanların vird-i zebanı (dillerinin virdi)[15]
• İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi
• Âlem-i insaniyetin mürebbisi (İnsanlık âleminin terbiyecisi)
• İslâmiyetin ma ve ziyası
• İnsaniyeti saadete sevkeden hakiki mürşidi ve hâdi’si (İnsanlığı mutluluğa sevkeden gerçek mürşid ve yol göstericisi)
• İnsaniyete şeriat, dua, hikmet, ubudiyet, emir ve dâvet, zikir ve fikir kitabı
• Bütün insanın bütün hacat-ı mânevîyesine (mânevî ihtiyaçlarına) merci’ olacak çok kitapları tazammun eden tek, cami’ bir kitabı mukaddestir.[16]
• Bir maide-i semaviye, yani semavi bir sofradır.[17] Binler farklı tabakada olan fikirler, akıllar, kalpler ve ruhlar, o sofradan gıdalarını buluyorlar, hazlarını alıyorlar.
Kur’ân-ı Kerimin mahiyetiyle ilgili bu mütalaalardan sonra, şimdi de Kur’ânla ilgili bazı meseleleri görmeye çalışalım:
Kur’ânın lafızları,
• Her biri cevahir-i hidayetin birer sadefi
• Hakaik-ı imaniyenin birer menbaı
• Esasat-ı İslâmiyenin birer ma’dendir.[18]
Yani, Kur’ânın lafızları birer sadef gibidir. İnci misal hidayet cevherleri, o lafızlarda gizlenmiştir. O lafızlar bir pınar gibidir; iman hakikatleri o pınardan nebean eder. O lafızlar bir madendir; İslam’ın esasları o lafızlar madeninden çıkar.
Kur’ân-ın kelimeleri,
• Latîf mânâların definelerine birer anahtardır.[19]
Ayetler,
• Kenz-i âzamı kitabullahda birer sandukça-i cevahir[20]
(Allah’ın kitabı büyük bir hazine. Her bir âyet, bir mücevher sandığı)
• Birer hazine-i kemalâtın anahtarı
• Birer define-i ilmin miftahıdır.[21]
[1] Nursi, Mektubat, s. 402.
[2] Nursi, Lem’alar, s. 64.
[3] Nursi, Sözler, s. 57.
[4] Nursi, Sözler, s. 286.
[5] Nursi, Mektubat, s. 356.
[6] Nursi, Mesnevi, (Ter. Şadi Eren), Selsebil Yay. İst. 2014, s. 365.
[7] Nursi, Mektubat, s. 311.
[8] Nursi, Sözler, s. 351.
[9] Nursi, Sözler, s. 480.
[10] Nursi, Şualar, s. 56.
[11] Nursi, Şualar, s. 376.
[12] Nursi, Şualar, s. 703.
[13] Nursi, Lem’alar, s. 216.
[14] Nursi, Sözler, s. 118.
[15] Nursi, Mektubat, s. 307.
[16] Nursi, Sözler, s. 339-340.
[17] Nursi, Sözler, s. 363.
[18] Nursi, Sözler, s. 403.
[19] Nursi, Sözler, s. 350.
[20] Nursi, Sözler, s. 286.
[21] Nursi, Sözler, s. 246.