Bebeklerin Gücü

Sabri ALTUN

Gündemde Gazze var, gündemde Filistin var, Kudüs var, katledilen çocuklar var.

Ve karşıda İsrail var, katil İsrail var... Ve bunlara kayıtsız şartsız destek veren Amerika var. Ve batı var.

İnsanlık tarihinin en acımasız en kanlı bir katliamı yaşanıyor, insanlığın en vahşi savaşı yapılıyor, çünkü namlunun ucunda çocuklar var, bebekler öldürülüyor ve hiç kimse hiçbir şey yapamıyor.

İslam aleminin bağrına saplanmış zehirli küçücük bir hançer gibi İsrail; İslam'ın kalbine doğru yol almakta ve bütün İslam alemi sadece bunu seyretmektedir.

Düşünün ki bütün İslam ülkeleri birer bölük gönderse, İsrail bir günde yok olacaktır.

Sadece İslam ülkelerinin idarecileri bir araya gelip karşı bir söylem geliştirse bile, belki bütün savaşlar duracak, bu cüretkarlıklar son bulacaktır.

İslamiyet var olduğundan beri her zaman kendi çağının süper devletlerini üretmiş, Dünyada hep söz sahibi olageldiği halde, zaman zaman da böyle fetret dönemleri yaşamıştır.

Lakin o fetret dönemlerinde bile bu seferki dönem kadar silik ve köle ruhlu İslam devletleri olmamıştır.

Çünkü düşman çok kavi...

Çünkü düşman, bütün zamanların birikmiş zındıka cerayanlarının toplamından daha güçlü...

Çünkü Deccal çağını yaşıyoruz.

Nemrutların, firavunların, şeddatların ve Ebucehillerin birikmiş günahları tarihi tecrübesi ile birlikte, bu çağın ismi konulmamış günah ve zulümlerin hepsinin bir anda sahnelendiği deccalizmi yaşıyoruz.

Ve bu deccalizm İslam medeniyeti karşısında bin yıllara varan yenilgilerden aldığı dersler ve tecrübelerle saldırıyor.

Buna karşı İslam dünyası ise hamisiz ve sahipsiz kaldı.

İşte bunun içindir ki tam yüz sene önce bütün mana alemi toplanmış;

"Münevver emsali dünyada olmayan bütün selefi salin ve a'sarın meb'uslarından her asrın meb'usları içinde bulunur bir meclis-i muhteşem İslam'ın mukkaderatı için bir araya gelmişti"

Ve işte o meclis bu çağa şu ismi koymuştu:

"Felaket ve helaket asrı..."

Tabi bu durumun böyle olmasının bir sebebi/sebepleri olmalı ve dahi bunca mağlubiyetlerin bir hikmeti olmalı.

Peki nedir bunlar?

(Bediüzzaman'ın "Rüyada hitabe"sini okursanız şunları görürsünüz.)

Birincisi; Şükürsüz saadet...

İkincisi; Mefkureden uzak kalmak... (Eskiden beri i'la-yı kelimetullah ve beka-yı istiklaliyet-i İslâm için farz-ı kifaye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan âlem-i İslâma fedaya vazifedar ve hilafete bayraktar görmüş olan bu devlet-i İslâmiye... Tarihçe-i Hayat - 130)

Üçüncüsü; Kur'an'a, Kur'an medeniyetine ve Şeriata saygısızlık.

Dördüncüsü; Kadere fetva verdirten cürümleri işlemek.

Diğer taraftan intibaha gelen bir insanlık...

Ve hikmet-i İlahiye...

İnsaniyet-i Suğra olan, teknolojik gelişmelerin insan eliyle olması Murad-ı İlahi iken, bu gelişmeler sonucunda "Ene"nin Firavuniyet boyutuna evrilip Allah'a savaş açması sonucunda ortaya çıkan medeniyete İslamiyet'in hiç bir temsilcisi müdahil olmamalıydı.

Allahu alem, belki de bunun için Cenab-ı Hak, geçen yüzyıl boyunca bütün İslam diyarını nadasa bıraktı.

Zira ortaya çıkan medeniyet Roma dehası ile Yunan dehasının ortak yapımı idi.

Bu medeniyetin temsilcileri ise Amerika ve Avrupa idi.

Amerika 200 milyon Kızılderili kanı üzerinde bina edilirken, Avrupa iki Cihan harbi ile milyonlarca insanın kanını akıtırken, yeryüzünü sömürge haline getirip fakir fukaranın kanı ile besleniyordu.

İşte bu medeniyetin saadet getirdiği kesim yüzde 20 bile değildi.

Öyle ise bu medeniyete İslamiyet dahil olamazdı.

O zaman ne olacak?

Deccaliyetin yalancı cenneti ile, bütün fitnesi ile, intibaha gelmiş beşer karşısında hilesi uzun süremeyecek.

Evet bu medeniyet bir elinde tuttuğu teknolojik gelişmelerle, insanlığı hipnotize ederek kendisine hayran bırakırken, diğer eliyle bir vantuz gibi bütün dünyanın kanını emiyordu.

Şimdiye kadar girdiği bütün ülkelerde güya "demokrasi ve evrensel değerleri yerleştireceğiz" deyip oraları kan gölüne çevirirken, arkasına bütün dünyanın desteğini de alabiliyordu.

İşte şimdi ilk defa Gazzeli bebekler, bu vampirlerin büyüsünü bozdu .

Nasılki, bir karınca Firavunu, bir sinek Nemrudu, bir mikrop bir cebbarı mağlub ettikleri gibi... Bu yenilmez sanılan, uzaya bile hükmedeceğini söyleyen ve kendilerini yeryüzünün tanrısı ilan eden bu medeniyet ve temsilcilerini ise Gazzeli bebekler yok edecektir.

Artık dünya kamuoyunda bunların aldıkları destek zaman geçtikçe azalacak ve sıfırı tüketeceklerdir.

Evet Gazze katliamları batı ve siyonizm için sonun başlangıcıdır.

Ve bu "son"un çok hızlı gelişmesi için İslam dünyasının da intibaha gelmesi lazım.

Özellikle Osmanlı bakiyesi olan Türkiye'nin "İlay-ı kelimetullah" mefkuresine sahip çıkıp ittihadı İslam'a çalışması çok önemli bir faktör olacaktır...

Zira "Yiğit düştüğü yerden kalkar" misali çöküş bu topraklarda başladığı gibi, tekrar bir şahlanış da Anadolu'da başlayacaktır.

Evet, Anadolu 12. asırdan bu yana mana aleminin dikkatini çekmiş, İslam aleminin ekol isimlerinin menzili haline gelmiştir.

İbni Arabi hazretlerinden, Mevlana Hazretlerine, Ahmet Yesevi hazretlerinden, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerine kadar hepsi burayı işaret etmiştir.

Dolayısı ile mana aleminin liderliği burada şekillenirken, İslam'ın siyasal liderliği (Hilafet) de zaten bu topraklarda miras olarak kalmış, Hilafetin sorumluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne devredilmişti.

Gazzeli bebekler, bütün Dünyaya Batı'nın domuzluğunu gösterirken bize de tarihi misyonumuzu hatırlatmıyor mu?

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.