Saat kuleleri ve Anadolu ağabeyleri

İsmail BERK

Saat kuleleri, genellikle şehirlerin ana meydanlarında görünür. İnsanların  aktığı cadde veya bulvarların  kesişme noktası olan  şehir merkezlerinde  meydana hakim bir yerde  inşa edilirler.

Saat kuleleri, saat için yapılır. Kule olmasının nedeni ise, daha yüksekte olup hem geniş, hem de uzun bir bakış ile görülebilir olmalarıdır.

Saat kuleleri, saatin bol olmadığı geçmiş dönemlerde,hatta çok az bilindiği zamanlarda vakti bildirmek ve zaman hafızasını/kesitini öğretmek için yapılmış sanat yapılarıdır. Kendilerine ve bulundukları dönemin şartlarına uygun mimarileri dikkat çeker.

Bütün saat kulelerinde, aynı zamanı  bildiren saati görürsünüz, ama aynı mimari değiller. Saat kulelerinde  kurulu saatlerin hepsi zamanı bildirmek, bulunduğunuz anı hatırlatmak  için görev başındadırlar.

Saat kuleleri, insana zamanı hatırlatır, her saat başı 24 saatin dilimlerini  seslenir.  Zamanın akışı içinde, zamanın ruhuna ve işleyişine uygun  görev ve sorumlulukları  ikaz ederler.

Kulenin tepesine baktığınızda saati görürsünüz, kulede mimari farklılık aradığınızda yine saat ile şekillenen alanı fark edersiniz.

Kule her hangi bir mekana veya tarihi yapıya benzetilebilir, uzaktan değişik kıyaslamalar yapmakta mümkün, ama kuleyi kule yapan saattir. Saati anlamlı kılan ise zamanı bildirmesidir.

Kule saat için, saat zaman için, zaman ise her anın değişim ve dönüşümü içinde geçiş noktalarının farklı kesitlerini    görme ve okuma içindir. Gözlem seviyesine  göre insanın evrendeki hareketliliği fark etmesi oranında  idrak ettiği düşünce ve tefekkür halkaları  oluşur.

Bu hassas  ölçü; Salise olur, saniyeye dönüşür,toplanır dakika olur ve dakikalar birbirini kovaladıkça saat olur, saatler günü haber verdiğinde   günler kendini tekrar edip pekiştikçe ve değiştikçe haftaları aylara götürür,aylar ise senelere davetiye çıkarır. Seneler asırların gölgesinde yüz bulur, yüz olur, yüze tamamlanır. Ve yüzde yüz olur. Sonuçta 100/100 eşitliği bir tamsayı olur.
Tam sayı, pay ve payda eşitliği olduğunda bölünmeyen, eksilmeyen sayıdır. Tamdır, tamamdır.

İşte zamanın ustası, vaktin ayarı, değişimin uyarısı saattir. Ve saatler mekanların/ şehirlerin merkezinde olurlar. Yukarıda dururlar ve her cepheden okunurlar. Bütün cepheler  aynı saatin vaktini gösterir.

Nereden bakarsanız bakın, nerede görürseniz  görün ve  nasıl okursanız okuyun size sadece zamanı söylerler.

Herkesin ortak buluşmasını sağlayan, randevusunu ayarlayan ve kendisiyle sözleşen insanı  doğrulayan saat, kulenin başında olur.

***

Şimdi kulenin yüksek tepesinde durmak ihlas ister.
“Zamanın altında” kalıp ruhunu okumak ve göstermek gerekir.
Bilmek gerekir ki, zamanın ve zeminin merhametsizliği kuleyi ve kulenin saat görevini hiç değiştirmedi.

Saat dakik görevini dakikalarca hep yapar.. Tik tak..tik tak.. Tekrarında te’kid, dönüşümünde çevre, turunda derece, vaktinde  süre  vardır.
Saat 360 dereceyi tamamladığında, bütün yönler aynı merkezin etrafında taranmış, yaşanmış ve okunmuştur.

***

Şu an önümde bir tablo var. Yeni bir tasarım.  Çerçevesi sanatla  süslenmiş, tezhip ustalığı kendini  okutan bir çalışma. İçine bir saat yerleştirilmiş. Saatin içine  derin bir  görüntü verilmiş. Dünya haritası yerleştirilmiş.   Dünyanın Anadolu noktasında bir aydınlık ve nur fark ediliyor. Saatin akrep ve yelkovanı o noktada birleşmiş.
Akrep ve yelkovan kucağını açmış, üstüne konan ve sayfaları açık bir kitabı gezdiriyorlar her hareketlerinde.

Saatin dış çemberinde ise her noktada bir insan figürü yerleşmiş.  Saatin dönüşü ile birlikte taşıdığı ve  gösterdiği kitaba, herkes  bulunduğu nokta ve yerden bakıyor. Vakit farkıyla aynı kitabı okuyan bir halka olmuşlar. Saatin etrafında zamanın saat ayarını öğreniyorlar  ve aynı zamanda birbirlerini görüyorlar, birlikte okuyorlar.
Bu halka beni çok duygulandırdı..

Tasarımcıya sordum: 
Bu halkanın etrafındakiler kim?
Saatin hareketi ile birlikte  zamanın hareketine yön veren kitabın etrafında  birleşen  ve  pervane olan  bu muhteşem halka nedir?
Tasarımcı tebessümle, “Biraz daha inceler misin?” dedi.
İyice baktım, gördüm ki;   kitabın üzerinde “sözler” yazılıydı.  Etrafındaki halka ise Ağabeylerdi. Zaman  çarkı ile risale telifinin belli noktalarında inkişaf eden ağabeyler vardı.

Ve anladım ki, zamanın değişmesi ile hakikat değişmiyor. Sözler, bütün zaman duraklarında hem hal oluyor. Ve saatin çevresinde saf tutup birbirini gören ve her değişimde aynı hakikati anlamlandıran saff-ı evvel değişmiyor.

Ve  ikinci bir ses:
Bunlar Anadolu ağabeyleri..Dünyayı aydınlatan Anadolu ağabeyleri.
Saat kulesi gibi meydanda insanlara çağın saat ayarı olan risaleyi gösteren bu ağabeyleri,  birer programla anmak, bir  hakkı teslim etmektir. Bir  vefa borcudur.
Şimdi mevsim, Anadolu ağabeylerini hemşehrileri ile buluşturma, toplumun bir değeri olarak anlatma  mevsimidir.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.