S. Çamlıca nasıl durduruldu?

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

2017-18 eğitim öğretim yılında Risale-i Nur hizmeti açısından sakat bir faaliyet başlatıldı.

Adı S ile başlayan Almanya doğumlu genç bir konuşmacı okullarda konferans vermeye başladı. Bilenler bilir ki bu konuşmalar en tepedekilerin istek ve iradesiyle olur. Hele ülke çapında konuşmalar bakanın haberi olmadan olmaz.

Bu seri konuşmalar sözde ders anlama, çalışma, başarı konusundaydı. Ama hem konuşma içine sıkıştırmalar, hem de çanak sorular sayesinde konu çığırından çıkıyordu.

Cemaat düşmanlığı ayyuka çıkmış, birileri bir taşla birkaç kuş vurmaya başlamıştı. Ortam çok uygunken, cemaatler de çok zararlı etiketiyle Nurcular da bitirilmeli, harcanmalıydı. Nurcuların ciddi hataları bahane edilip tırpanlanmalıydı!

Bunu isteyen pek çok gurup, yapı mevcuttu. Hem de etkili yetkili konumdaydı. Dumanlı hava ve ‘linç linç’ çığlıkları iyi bir fırsattı. Her yerde ve medyada bu konu pişiriliyordu.

Öbür yanda hırslı bir konuşmacı bu işe can atıyordu. Muhtemel ki, bazı kırılmalar ve yanlış tavırlar genç konuşmacıyı bu konulara itmiş olmalıydı.

Hedef okullar İmam Hatip Okullarıydı. Konuşmalar bu mekteplerde yapılıyordu.

Bu durumu fark eden mümin ve nur talebeleri üzülüyor, birşeyler yapmak istiyordu.

Nihayet bu konuşmacı Antalya Gebizli İmam Hatip Lisesi’nde konuşmuştu. Bu okulda çalışan bir öğretmen, aynı okulda uzun yıllar çalışıp emekli olan bir nur talebesi arkadaşına bunu iletene kadar.

Uzun yıllar bu okulda çalışan, kuruluşunda emeği olan Nur talebesi bir hoca bu haberi duyunca delirmiş gibi oldu, başından kaynar su dökülmüştü adeta.

Hemen ilgili makam ve yetkililere mesaj çekti telefonla konuştu.

Kısaca bu iktidar zamanında, bugünkü Türkiye'de bu konuşmalar yapılamazdı.

Çünkü bu iktidarın kuyruğunu yemeye başlaması gibi bir şeydi ve cemaatlerin iyice soğumasını sağlayan dine ve hükümete zararlı bir faaliyetti.

Hem yalan ve iftiraydı. Mesela, Bediüzzamanın arabasını zenginliğine ve rahatlığına yoruyordu hatip. Yaşı 80’e dayanan istiklal savaşı gazisi bir milis Albay’ın, bir çilekeş âlimin ikinci el arabasını çok görmenin ötesinde, davasını çürüten bir şey gibi sunuyordu taze beyinlere.

Yüz binlerce talebesi harçlık cinsinden katkı yapsa kaç araba alınabilirdi düşünmüyordu. Güya düşene bir tekme atıp üstünde yürümeye çalışıyordu. Benzer şekilde daha neler...

Nur talebesi hocanın çığlığına cevaplar geldi.

Antalya Memur Sen temsilciliği, bu tür ayrımcı bölücü konuşmaların zarar getireceğini tepe yönetime bildirdi. Gelen cevapta, bu konuşmacının, sendika üyesi öğretmenlerce kabul görmediği, kamu yararı gözetmediği, ayrımcılığı körükleyebileceği gerekçesiyle durdurulması isteniyordu. Ama bu yetmezdi. İlgili bakanlığın icracı yetkilisine bildirilip karar alınmalıydı.

Burada devreye hukukçu bir Said’le vekil bir Said girdi. İki Said tek Said’e karşıydı şimdi!..

Avukat Said vekil Saide ulaştı vaziyeti anlattı. Vekil konuyu duymuştu. “Nasıl olur bu” dedi.

Derhal telefon başlatıldı ve görüşme ayarlandı.

En tepedeki yetkili, “bu olamaz vekilim” dedi.

“Bal gibi oluyor sayın bakanım” dedi vekil. En son Antalya’da konuşmuş bu herif.

Uzatmadan söyleyelim bu fırsatçı ve fırsatçı pusudakilerin adamı zararlı ve yalanlı konuşmalarına son verdi böylece.

Nur talebesi öğretmen derhal uzun yıllar çalıştığı okuluna gitti. Müdür ve yardımcısıyla görüştü.

Çok öfkeli ve kızgın konuşması sonunda tatlıya bağlandı.

Müdür hocadan “iki konuşmayla bunu telafi edelim hocam. Üzüntünü telafi edelim’’ dedi. Nurcu hoca ferahladı.

Nihayet okul konferans salonunda “İslam’da sanat ve estetik” adıyla bir konuşma yaptı emekli hoca. Salon tamamen doluydu.

Sinevizyon görüntüleri eşliğindeki konuşmada, her insanın bir kainat artisti olduğu, tepeden tırnağa her şeyin özgün olduğu vurgulandı. Güzel gören nasıl güzel düşünür ve güzel hayal kurup mutlu olur vecizesi perdeye yansıtılarak izah edildi. Rahmetli Üstadın keşfedip rahmetli Hüsrev abinin yazdığı tevafuklu/mucizesi Kur’an sayfaları duvar ekranına yansıtılıp açıklandı.

Müdür beyin ifadesiyle hocanın celalinden ve hüseyni öfkesinden kurtulup iş tatlıya bağlandı. Hamdolsun.

Üstad Said Nursinin şu harika sözü bir kez daha hayat kayalıklarında yankılandı. "Samimiyetin dahi kerameti vardır. Batıl yolda da olsa..."

Bütün iş bu sözün sırrına inanmakla olmuştu...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.