Bismillahirrahmanirrahim
İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
Cenâb-ı Hakkın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk ettiği ve bütün envâ-ı nimeti o sofrada مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ (Umulmadık yerlerden. Talâk Sûresi, 65:3.) bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemal-i Rububiyetini ve Rahmaniyet ve Rahimiyetini o vaziyetle ifade ediyor.
İnsanlar, gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde, o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazan unutuyor.
Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelînin ziyafetine davet edilmiş bir surette, akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubûdiyetkârâne göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli Rahmâniyete karşı, vüs’atli ve azametli ve intizamlı bir ubûdiyetle mukabele ediyorlar.
Acaba böyle ulvî ubûdiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar? (Yirmi Dokuzuncu Mektup,İkinci Risale olan İkinci Kısım)
SÖZLÜK:
envâ-ı nimet : nimet çeşitleri
esbab : sebepler
halk etme : yaratma
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
kemâl-i rububiyet : Allah’ın terbiye ediciliğinin mükemmelliği
niam-ı İlâhiye : Allah’ın verdiği nimetler
Rahîmiyet : Allah’ın herbir varlıkta tecelli eden merhamet ediciliği
Rahmâniyet : Allah’ın bütün varlıkları kaplayan merhamet ediciliği
rububiyet : Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
Sultan-ı Ezelî : hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan Sultan, Allah
şeref-i keramet : şerefli vazife, görev
tavr-ı ubûdiyetkârâne : kulluğa yakışır tavır, hareket
ubûdiyet : kulluk, ibadet
vüs’at : genişlik