Salih Okur'un haberi
Mesnevi şârihi merhum Şefik Can (1909-2005), Mevlana İle Bir Ömür adlı kitabında Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili hatıralarına yer verdi.
ÜSTADIN BABAMI ZİYARETİ
“Daha Birinci Cihan savaşı başlamadan evvel, belki bir iki sene evvel Said Nursi hazretleri bir arkadaşıyla beraber babamı, yani Tutak Müftüsünü ziyarete geliyorlar. O zaman da babam rahmetli, İbn-i Farız hazretlerinin bir kasidesini şerh etmiş. Şöyle 150-200 sayfalık bir kitap olmuş.
Amcam çok güzel yazı yazardı. Onu da amcam gayet güzel yazmış; beyitler kırmızı mürekkeple, ötekiler siyah mürekkeble yazılmış, bir şaheser. Babam da ciltletmiş onu. Said Nursi hazretleri bir gece arkadaşıyla beraber bizde misafir olmuşlar; o gece sabaha kadar o kitabı okumuş Said Nursi hazretleri.
Ve ertesi gün sabahleyin giderken kitabın başına yarım sayfalık babam için çok sitayişkârâne, övgüyle dolu cümleler yazmışlar, kendisini ziyaret için çok memnun olduklarını beyan etmişler arkadaşının ismi(*) vardı orada, ama hatırlamıyorum.”
(*) İhtimal o arkadaşının ismi Molla Said Cimzerki’dir ki, Üstadla o sırada Doğudaki medreseleri ve âlimleri ziyaret ediyorlarmış. Bu konuda bir hatırayı Mecnesarlı Molla Musa Efendi merhumdan, İsmail Çetin Hocaefendi merhum anlatmaktadır.(bkz. Ahmet Mücteba Çetin, Şimdi, Dilara Yayınları)
PROF. DR. ALİ NİHAT TARLAN'IN HATIRASI
Şefik Can, ünlü tarihçi Prof. Dr. Nihat Tarlan'ın Bediüzzaman hakkındaki sözlerini de şöyle aktarıyor:
“Nihat Tarlan beyden dinlemiştim. Diyor ki; “Mütareke senelerindeydi. Ben Said Nursi hazretlerini İstanbul’da tanıdım. İttihad ve Terakki ona küçük bir maaş bağlamıştı. O maaş ile geçiniyor. (*) Şehzadebaşında bir kahvenin çatı arasında oturuyor, zeytin ekmek yiyerek hayatını sürdürüyor. Aldığı parayla kitap bastırıyor. Parasız dağıtıyordu.”
Yani bir İslam misyoneri ki, Nihat Tarlan bey onun hulûsuna hayran olmuştu.(**) Ben de babamdan hazretin methini duyduğum için, kendisini görmediğim halde, eserlerini aldım. Hayatına ait de bir kitap var, onları aldım, kütüphaneme koydum. Eski harflerle basılmış, yeni harflerle basılmış. Onların hepsinden yararlandım, başkalarına da tavsiye ettim.”
(*) Darü’l Hikmet âzâsı iken kendisine bağlanan maaşı kastediyor. Üstad da buna işareten; Küçüklüğümden beri halkların malını kabul etmemek -velev zekat dahi olsa- hem maaşı kabul etmemek -yalnız bir-iki sene Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye'de dostlarımın icbarıyla kabul etmeye mecbur oldum ve o parayı da manen millete iade ettik.”(Mektubat (s 66) demektedir.
(**) Merhum Prof. Ali Nihat Tarlan diyor ki: “(Bediüzzaman) Daima düşünür, daima tefekkür ederdi. Âdeta fevkalbeşer bir insandı. Babanzâde Ahmed Naim Bey ondan bahsederken, “Dârü’l-Hikmet’te Bediüzzaman söze başladı mı biz hayran hayran onu dinlerdik” derdi. (Son Şahitler-Cilt:5 s: 64)