Ölüm ile ilgili 3 farklı bakış açısı

Hilmi ÖDEMİŞ

Sayın Metin Karabaşoğlu yazısında, “Bu dünyadaki haline göre, insanları ölümden sonra bekleyen, üç ayrı şık vardır: (1) idam-ı ebedî, (2) daimî haps-i münferid, (3) saadet-i ebediye”. Mü’minlerin günahkârları desek, günahı sevabından fazla bir mü’min bir azaba duçar olsa bile, âyetlerin ve hadislerin bildiği üzere bu azap geçicidir. Oysa Bediüzzaman ilgili tasnifinde, ‘daimî haps-i münferid’ demektedir! Saadet-i ebediyeden mahrum olduğu gibi, ‘idam-ı ebedî’ye de duçar olmayacak bu üçüncü grup, kat’iyetle ‘günahı sevabından ziyade’ mü’minleri tarif etmiyor. Bu üçüncü grubu, imanın hakikatini akılları kabul edip kalbleri derkettiği halde, bunu ilan ve ikrar etmeyenler teşkil ediyor” demiş.

 

Öncelikle burada çelişkili bir durum söz konusudur. ”Günahı sevabından ziyade mü’minler” ile ”imanın hakikatini akılları kabul edip kalbleri derkettiği halde, bunu ilan ve ikrar etmeyenler“ aynı gruba girer. Bunlar da ”inanıp amel etmeyenler” grubuna girerler. Bunlar da “günahı sevabından fazla olanlar” grubuna dahil olurlar. Bediüzzaman’ın  bahsettiği 3 yaklaşımın ölüm ötesi için değil, ölüme dair 3 farklı bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Üstad "Meselâ, burada, gözünüz önünde bir darağacı dikilmiş…” demekle ölümü dünyadayken hayal etmemizi ister.

 

Ölüme dair 3 farklı bakış açısı vardır:

1.inanmayanlar için ölüm bir yok oluştur. İdam-ı ebedidir

2.inanıp amel edenler için ölüm ebedi âleme açılan bir kapıdır. Yani saadet-i ebedidir

3.inanıp amel etmeyenler (sefahatte/gaflette olanlar) için ise ölüm, sevdiklerinden/akrabalarından/dostlarından/dünyalıklardan ayrılıktır. Hapse giren kişi nasıl ki dostlarından ayrı kalıyorsa aynı şekilde bunlar da ölümü hapis olarak görür. (İnanıp amel edenler için sevdiklerine kavuşma yeridir, bir bilettir.) Bunların "bakış açılarına" göre ölüm "daimi bir hapistir" (yok oluş değildir.)

 

Ayrıca bu konunun kabir hayatına/azabına bakan yönü de vardır. Yukarıda bahsettiğim bakış açılarına göre kabirde muamele göreceğiz. (2.Sözde “Hodbin adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbîn olduğundan; bedbînlik cezası olarak, nazarında pek fenâ bir memlekete düşer” denilir. Buradan nazar/bakış açısının önemini anlayabiliriz.)

 

Bu konuyu daha iyi anlamak için 13. Sözün 2.makamına bakalım:

”Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.

-Birinci yol: O kabir, ehl-i İman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.

-İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği; ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek.

-Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idâm edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.”

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.