Nurcular içinde Erbakan-Demirel tartışması ve ayrılıklar

Milli Gazete’de yayınlanan Milli Görüş Tarihi’nin 13. bölümünde MSP-CHP koalisyon hükûmetinin kuruluşu ve Nur talebelerinin kendi aralarındaki görüş ayrılıklarına yer verildi.

İsmail Fatih Ceylan'ın kaleme aldığı dizi yazıda seçim sonrası Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi'nin koalisyona yanaşmadığı, bunun üzerine Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Selamet Partisi ile Bülent Ecevit liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin koalisyon hükümeti kurulduğu belirtildi.

"Nurcuların Yeni Asya gazetesi, 73 seçimlerinde MSP ve CHP’nin başarılı çıkması, Adalet Partisi’nin yüzde 46’lardan yüzde 29’a düşmesi karşısında büyük hayal kırıklığına uğramıştı. İşte hep savundukları gibi, Erbakan Adalet Partisi’ni bölmüş, CHP’yi iktidar yapmıştı" ifadelerinin yer aldığı dizi yazıda, Nur talebelerinin içinde yaşanan tartışmalar şöyle kaleme alındı:

ERBAKANCILAR-NURCULAR KAVGASINA SEBEP OLAN ŞEY

"Yeni Asya bu süreçte tamamen siyasileşmiş, Demirel yanlısı Erbakan düşmanı bir gazeteye dönüşmüştü. Bu durum Nurcuların genelinde daha önce de var olan rahatsızlıkları artırdı. Risale-i Nur’ların halka aktarılması gayesiyle kurulan gazetenin Adalet Partisi yayın organı haline gelmesinden hoşnut olmayan Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Hüsnü Bayram, Ahmet Aytimur, Abdülkadir Badıllı ve onlarla birlikte hareket eden vakıflar gazeteyi almamaya, aldırmamaya başladı.

Bu durumdan gazetenin başında olan, Minyeli Abdullah romanının yazarı Hekimoğlu İsmail de rahatsızdı.

Hekimoğlu İsmail, 1972’de askeriyeden emekli olup İstanbul’a gelince haftalık İttihat gazetesinin yerine günlük yayınlanmaya başlayan Yeni Asya gazetesine yazı işleri müdürü olarak işe başlamıştı. Maaş yoktu, sadece evin kirasını ödeyeceklerdi. Aynı zamanda gazetenin en çok okunan yazarıydı, her gün yazı yazıyordu. Üstelik her akşam ya konferans veriyor veya dini sohbetlere katılıyordu.

Ancak gazete Demirel’i savunmak adına, başka partilere oy veren dindarlar aleyhinde yayın yapınca hoş karşılamadı. Özellikle Erbakancılara yönelik aleyhte yayınlar cemaat içinde de rahatsızlığa yol açıyor, bazı Nurcu ağabeyler bu konuyu dile getirse de gazete yönetimi bildiğini okumaya devam ediyordu. Bu neşriyat yüzünden Risale-i Nur’lara soğuk bakan dindarlar vardı. Nurcu demek Demirelci demek ithamları ortada dolanıyordu.

Bu durum yazılara, başlıklara da yansıyor, bu da Erbakancılar Nurcular kavgasına sebep oluyordu. Gazete, Nurculuk eşittir Demirelciliktir gibi bir yayın anlayışındaydı.

Yeni Asyacılar, CHP-MSP koalisyonu için şeytan ile melek siyaseten kardeş oldu diyordu. (İslam Yaşar, Serencam, s. 219, Yeni Asya Neşriyat, 2019)

“RİSALE-İ NUR’UN PRENSİPLERİNE UYGUN YAYIN YAPILMALI”

Yeni Asya’nın yazı işleri müdürü Hekimoğlu İsmail, “Erbakan’ı sevenler, peşinden gidenler de Müslüman, onların aleyhinde alenen bulunmamalı” itirazında bulunuyor, bu yüzden bazen şiddetli tartışmalar yaşanıyordu. Bir keresinde iş kavgaya dönüştü. “Erbakancılar aleyhinde bulunamazsınız, Demirel’i bu kadar savunamazsınız” dedi.

Birkaç kişi ayağa kalktı hışımla:

“Bu gazetede bizim, istediğimizi yaparız kimse karışamaz!” dediler.

Hekimoğlu İsmail öfkeyle bağırdı.

“Bu gazete ümmetin malı, Risale-i Nur’un prensiplerine uygun yayın yapılmalı.”

İri yarı biri üzerine yürüdü. O da ona doğru yürüdü. Birbirlerine girecekken araya girdiler. Çeketini alıp ayrıldı. Yeni Asyacılar, onu Erbakancı olmakla itham ettiler.

Hekimoğlu İsmail’in ayrılması, cemaatte büyük bir sarsıntıya yol açtı. Minyeli Abdullah romanıyla gönüllere taht kuran, gazetenin en çok okunan ve sevilen yazarın, üstelik yazı işleri müdürü iken Erbakan’a düşmanlık nedeniyle ayrılması, büyük tartışmalara, gazeteye yönelik soru işaretlerinin çoğalmasına yol açtı. Bediüzzaman’ı ve eserlerini nazara vermesi gerekirken, siyasi bülten gibi Demirelcilik yapılması tabandan tepki görüyordu.

Şimdi pek çok ağabey sadece gazeteyi değil, Yeni Asya yayınlarının yayınlattığı kitapları da aldırmıyordu. Gazetenin ve cemaatin başındaki Mehmet Kutlular, bu durum üzerine çeşitli illeri dolaştıysa da, çoğunu ikna edemedi. Zaten sert ve soğuk yapısı, tartışmaya meyyal fıtratı diyaloğu zorlaştırıyordu. Aslında Hekimoğlu İsmail gibi, bazı gazete çalışanları da Erbakan düşmanı yayınlardan rahatsızdı, bir kısmı ayrılmıştı ancak bazıları sesini çıkarmaktan çekiniyordu.

ORTALIK BİRAZ YATIŞTI ANCAK VAKIFLAR İKNA EDİLEMEDİ

Abdullah Yeğin, “Kutlular kardeş, kendini aktüel ve siyasi hadiselerin heyecanına kaptırmış” derken, Mehmet Feyzi Efendi, yanına gelen Mehmet Kutlular’a, “Risale-i Nur her şeye kafi değil midir?” diyordu.

“Elbette kafidir,” dedi Kutlular.

“O halde gazete çıkarıp kitap neşrederek dikkatleri dağıtmaya ne gerek var?”

“Gazete ve kitaplar zamanın iktizası için gereklidir, dikkatleri dağıtmak için değil. Ağabeyler tarafından istişare edilerek çıkarılmasına karar verilmiştir.”

“Biz o kanaatte değiliz. Burada pek çok kardeş de böyle düşünüyor. Zaten gazeteye pek çok ağabey de karşıydı. Gazetenin dershanelerde okunmasına karşıyız.”

Mehmet Kutlular, bu tarz görüşmelerde sert tartışmalara ve ithamlara girince, olay daha da büyüdü. Bunun üzerine araya Mehmet Kırkıncı, Osman Demirci, Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur gibi isimler girdi, ortalık biraz yatıştı. Ancak Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Hüsnü Bayram, Ahmet Aytimur ve vakıflar ikna edilemedi. (İslam Yaşar, Serencam, s. 228, Yeni Asya Neşriyat, 2019)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Nur Talebeleri Haberleri