Nur Talebeleri Risale-i Nura sahip çıkıyor

Halil İbrahim DEDE

“Makyavelizm” diye bir kavram var. Ben de henüz birkaç ay önce öğrendim. Tanımını okuduğumda benim aklıma gelenin, sizin de aklınıza geleceğinden eminim.

Makyavelizm’in tanımı: “Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurulabilir.

Bu tanımdan sonra benim aklıma gelen, sizin de aklınıza geldi değil mi? Fethullahçı Terör Örgütü, yani; FETÖ!

Amaçlarına ulaşmak için, sınav sorularını çalmaktan; namaz kılmamaya kadar, içki içmekten tutun; tesettürünü açmaya kadar; amaca ulaşmak için engel teşkil edenlere, çirkin iftiralar atarak işinden, kariyerinden mahrum bırakmalara kadar, aklınıza gelmeyecek çirkinlikleri mubah, hatta sevap gören ve bunu İslamiyet uğruna yaptığına inanmış olmak sapıklık değildir de nedir!

Hizmet ettiğini iddia ettiği dine mensup Müslüman halka hiç tereddüt etmen kurşun sıkan, uçaklarla bomba yağdıran ve bunu sevap gören bir zihniyet sapık bir zihniyet değildir de nedir! Bunu yapan, bunun yapılması emrini veren terörist değildir de nedir!

Televizyonda, elinde bayraklar olan halka helikopterden ateş edildiğini gördüğümde hayrete kapıldım, gözlerime inanamadım. Ateş edenlerin Müslüman olduğuna, asker olduğuna dahi inanamadım.

Hayatımın en uzun hafta sonunu geçirdim.

Meydanlarda atılan idam isteriz sloganını desteklediğimi, halka kurşun sıkma emri verenlerin, tanklarla, helikopterlerle, F-16 savaş uçaklarıyla bombalama emri verenlerin ve bu emri uygulayanların idam edilmesi gerektiği söylediğimde, hümanist kesildi bir güruh. “Hangi çağda yaşıyoruz? Ne idamı?” dediler. Kimilerine göre medeniyetin merkezi sayılan yerden, yani; Amerika’dan örnek verdim. Orada iğne ile ölüm cezasından tutun, elektrikli sandalye ile bile ölüm cezası halen var dedim. Aldığım cevap “bize ne” oldu.  

Kimileri de bunun bir darbe girişimi olmadığını söyledi. Ben hayretler içerisinde nedenini sorduğumda “darbe Genelkurmay Başkanı ile yapılır” cevabını aldım. Bu cevabı, Cumhurbaşkanı ve hükümet düşsün de varsın darbe ile düşsün, düşüncesiyle mi; cahillikten mi; bilgisizlikten mi; siyasi görüşlerinden mi; yoksa art niyetten mi söylediklerini bilmiyorum, bilemem de… Ancak, kendilerine 27 Mayıs 1960 darbesini ve bu darbenin düşük rütbeli subaylar tarafından yapıldığını ve de neticesinde de Başbakan Adnan Menderes’in idam edildiğini anlattığımda da suspus olduklarına şahit oldum.

Bir başka vaka var ki ben bunu alçaklık olarak tanımlıyorum. Zira bu aşikâr bir alçaklıktır. Terörist Başı Fethullah Gülen ve terör örgütü FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmayan Nur Cemaatini ve bu cemaatin Risale-i Nur derslerine gidenleri ve de Risale-i Nur okuyan kişileri, FETÖ ile hiçbir alakaları olmamalarına ve de alakaları olamadığı bilinmesine rağmen “FETÖ’cü” denilerek iftira edilmesi, en hafif tabiriyle alçaklıktır. Bunu bilinçli bir şekilde Risale-i Nur’u ve Nur Cemaatini karalamak için veya farklı art niyetler taşıyarak yapanlar da alçaktır!

Nur Cemaati ile FETÖ arasındaki 17 farkı çok güzel bir şekilde ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın “Bediüzzaman Üzerinden Psikolojik Savaş”[1] başlıklı 30/12/2014 tarihli makalenin ilgili bölümünü okumanızı tavsiye ederim.

Şu da var ki: çevremde gözlemlediğim kadarıyla; bütün bu olaylardan sonra “Hizmet, Cemaat, Nurcu ve Himmet” gibi kelimeler zarar gördü. İnsanlar bu kelimeleri kullanamaz hale geldi. Risale-i Nur’ları insanlar çöplere attığını da sosyal medyadan gördük.

Nur Cemaatinin ve Risale-i Nur’ların bu terörist yapı ile uzaktan yakından hiçbir alakasının olmadığını anlatmanın her Nur Talebesinin üzerine bir vazife olduğu kanaatindeyim. Zira Talebeliğin hassası ve şartı bunu iktiza ediyor, bunu gerektirir:

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.”[2]

Rabbim; hainlere, din ve ümmet düşmanlarına fırsat vermesin!

Vatanımızı muhafaza etsin!

Farklı görüşlerde insanların bu teşebbüse karşı ittihadına vesile olduğu gibi; ittihadı-ı İslam ile İslam bayrağı altında ümmet şuuru ile birleşerek yekvücut olmamızı nasip etsin!

Selam ve dua ile..

 

[2] Yirmi Altıncı Mektup Dördüncü Mebhas Onuncu Mesele

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.