Bismillahirrahmanirrahim
Meselâ, deniliyor ki: Cenâb-ı Hak “Ona şahdamarından daha yakın.” (Kaf Sûresi, 50:16.) dir, herşeye herşeyden daha yakındır. Cisimden, mekândan münezzehtir.2 Her velî, kalbi içinde Onunla görüşebilir.3 Neden dolayı velâyet-i Ahmediye (a.s.m.), Mirac gibi uzun bir seyahatin neticesinden sonra, her velînin kendi kalbinde muvaffak olduğu münâcâta muvaffak oluyor?
Elcevap: Şu sırr-ı gàmızı iki temsille fehme takrib ediyoruz. On İkinci Sözün sırr-ı i’câz-ı Kur’ân ve sırr-ı Mirac hakkında olan şu iki temsili dinle:
Birinci temsil: Bir sultanın iki çeşit mükâlemesi, sohbeti, görüşmesi vardır; iki tarzda hitabı, iltifatı vardır:
Birisi, âmi bir raiyetiyle, cüz’î bir iş için, hususî bir hacete dair, has bir telefonla sohbet etmektir.
Diğeri, saltanat-ı uzmâ ünvanıyla ve hilâfet-i kübrâ namıyla ve hâkimiyet-i âmme haysiyetiyle ve evâmirini etrafa neşir ve teşhir maksadıyla, o işlerle alâkadar bir elçisiyle veya o evâmirle münasebettar büyük bir memuruyla konuşmaktır, sohbet etmektir ve haşmetini izhar eden ulvî bir fermanla bir mükâlemedir.
İşte, “En yüce sıfatlar Allah’a aittir.” (Nahl Sûresi, 16:60.) şu temsil gibi, şu kâinat Hâlıkının ve Mâlikü’l-Mülk ve’l-Melekûtun ve Hâkim-i Ezel ve Ebedin iki tarzda mükâlemesi, sohbeti, iltifatı vardır.
Birisi cüz’î ve has, diğeri küllî ve âmm. İşte, Mirac, velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bütün velâyâtın fevkinde bir külliyet, bir ulviyet suretinde bir tezahürüdür ki, bütün kâinatın Rabbi ismiyle, bütün mevcudatın Hâlıkı ünvanıyla Cenâb-ı Hakkın sohbetine ve münâcâtına müşerrefiyettir. (Sözler, 31. Söz)
Bediüzzaman Said Nursi
LÜGAT:
Alâkadar : Alâkalı, İlgili
Âmi : Basit, Sıradan
Cenâb-I Hak : Hakkın Ta Kendisi Olan, Şeref Ve Azamet Sahibi Yüce Allah
Cüz’î : Ferdî, Kişisel
Evâmir : Emirler
Fehm : Anlayış
Ferman : Emir, Buyruk
Hacet : İhtiyaç
Hâkim-İ Ezel Ve Ebed : Varlığının Başı Ve Sonu Olmayan, Hâkimiyeti Zaman Öncesinden Sonsuza Kadar Devam Eden Allah
Hâkimiyet-İ Âmme : Genel Hâkimiyet, Hükümranlık
Hâlık : Herşeyin Yaratıcısı Olan Allah
Has : Özel
Haşmet : Heybet, Görkem
Haysiyet : Özellik
Hilâfet-İ Kübrâ : En Büyük Halifelik
Hitab : Konuşma
Hususî : Özel
İltifat : Önem Ve Değer Vererek, Lütufla Hitap Ve Muamele Etme
İzhar : Gösterme
Kâinat : Evren, Yaratılmış Herşey
Maksat : Gaye
Mâlikü’l-Mülk Ve’l-Melekût : Görünen Ve Görünmeyen Bütün Mülkün Ve Âlemlerin Sahibi Olan Allah
Mekân : Yer
Mirac : Peygamberimizin (A.S.M.) Allah’ın Huzuruna Yükselişi Ve Bütün Kâinat Âlemlerini Gezdiği Yolculuk
Muvaffak : Başarılı
Mükâleme : Konuşma
Münâcât : Dua, Allah’a Yakarış
Münasebettar : İlişkili, Bağlantılı
Münezzeh : Arınmış, Yüce
Nam : Ad
Neşir : Yayma
Raiyet : Vatandaş
Saltanat-I Uzmâ : En Büyük Saltanat, Egemenlik
Semerat : Meyveler, Neticeler
Sırr-I Gàmız : Anlaşılması Zor Sır
Sırr-I İ’caz-I Kur’ân : Kur’ân’ın Mu’cize Oluşunun Sırrı, Espirisi
Sırr-I Lüzum : Gerekliliğin Sırrı
Sırr-I Mirac : Miracın Sırrı, Özü
Takrib : Yaklaştırma
Temsil : Kıyaslama Tarzında Benzetme, Analoji
Teşhir : Sergileme
Ulvî : Yüce
Velâyet-İ Ahmediye : Peygamberimizin Velâyeti
Velî : Allah Dostu