Mustafa Sungur Ağabey Panelinden Notlar

Afife ARTIK

Dünyayı aydınlatan Anadolu Ağabeyleri Panelinin yirmi birincisi Mustafa Sungur Ağabey’i ağırladı. Bu saffı evvel Ağabeyler değil sadece dünyayı kâinatı aydınlatmışlar ve aydınlatıyorlar, Rahmetin celbine vesile olmuşlar ve oluyorlar. Panel sırasında toplanan Rahmet bulutları da Panel çıkışında Rahmet yağmurunu yağdırdılar ve biz de o Rahmetten nasibimizi aldık hamd olsun.

Üstadımızı görmüş ve Üstadımızın nezaretinde hizmetlerini yürüten Ağabeyler Üstadlarına tam bir ayine olmuşlar. Gözleri de sözleri de her daim Üstadları ile beraber.

Programa katılan Mehmed Fırıncı Ağabey ve Said Özdemir Ağabey, Sungur Ağabeyi, hizmetlerini, fazilet ve meziyetlerini anlattılar. Saff-ı evvel talebeler birbirinin meziyetine nâşir olma vazifesini hakkıyla yerine getiriyorlar. Her bir talebe, kendi hizmetlerini değil kardeşlerinin hizmetlerini ve faziletlerini nazara veriyorlar. Tam bir tevazu ve mahviyet içinde birbirinin meziyetlerini neşrediyor ve alkış tutuyorlar.

Daim Risale-i Nur’un hizmetinde bulunan Fırıncı Ağabey’in “biz Risale-i Nur’un ehemmiyetini ve kıymetini bu Ağabeylerimizden öğrendik” deme tevazuunda bulunması dikkate değer bir nokta. Her bir saff-ı evvelin tarz ve üslubu, Üstadın ayineleri olmaları bakımından dikkatle incelenmeye değer. Ve bize çok şeyler öğretir.

Vefatının hayatından daha ziyade Nurlara hizmet edeceğini diyen Bediüzzaman’ın hayatı saff-ı evveller ile ve onların sâfi mesleklerini takib edenlerce devam ettiriliyor. Bu mübareklerin kendi aralarındaki fevkalade hürmetleri ve birbirlerini takaddüm etmeleri bize çok şey anlatıyor. Her biri tâbi olmayı şeref bilerek kardeşlerini öne sürüyorlar ve kendilerini nazara vermiyorlar. Şahıslarını nazara veren her şeyden de içtinab ediyorlar. Bunun ikinci bir niyet ile olmayıp gayet fıtrî oluşu ise gözlerden kaçmıyor. Bu manada her biri binler kitap gibi lisan-ı halleri ile ders veriyorlar.

Anlattıkları ise kayıtlara geçmiştir, ben daha çok hallerinden etkilendim. Fevkalade ihlas ve sadakatleridir hizmet eden diye düşündüm. Üstada ve davaya gönülden bağlanmışlıkları ve hiçbir menfaat ve garaz karışmaksızın Risale-i Nur’un, Üstadın sâfi mesleğine sâdık kalmaları onların fevkalade hizmetleridir.

Her biri farklı farklı insanlar olmalarına rağmen bir noktaya kilitlenmişler ve bir noktaya nazarlarını dikmişler ki üslubların farklılığı aynı davaya sadakat ve ihlasla hizmet etmelerine mâni olmuyor. İhlas Risalesinde tarif edildiği gibi kıymetli bir definenin altına girmiş olan omuzlar onlar.

Elbette bu omuzların taktiri ve tavzifi de İlahî irade iledir. Bu hizmet Allah’ın hizmeti olduğundan bu kıymetli hazineyi taşıyacak omuzları da Cenab-ı Hakk taktir edip tavzif ediyor ve o omuzlara gereken dirayet ve metaneti vazife ile beraber ihsan-ı İlahî olarak veriyor. Onları birbirlerinin eksiklerini tamamlayacak ve birbirine muavin olacak tarzda sevk ediyor.

Nur Talebelerinin ekserinin mahkeme müdafaaları “Hasbünallahi ve nimel vekîl” ayeti ve “Hasbiyallahu lâ İlahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül Arşil Azîm” ayeti ile hitama ermesi de bu hizmetlerinde sadece yüce arşın sahibine istinad ettiklerini ilan ediyor.

Risale-i Nur bu fevkalade tesirli ve binler Saidleri meyve veren dersleri devam ediyor ve kıyamete dek de devam edecek. Mustafa Sungur Ağabey gibi nice meyveler veriyor ve verecek. Bu meyveler ise içlerinde öyle çekirdekleri taşıyorlar ki kabre girmeleri ile o çekirdekler sümbüllenip berzah âlemine ıstırahat için giden talebenin yerine yüzler, binler talebeler geliyor.

Bediüzzaman; Sungur Ağabey için Hasan Feyzi yerine iki muallim geldi biri Mustafa Osman biri Mustafa Sungur diyor. Mustafa Sungur Ağabey’in berzaha gidişiyle de çok Mustafalar gelmiş itikad ediyoruz. Bu, Risale-i Nur hizmetinde bir külli düsturdur. Hatta bir yerde, bir beldede veya bir hizmet biriminde başka yere giden Nur Talebelerinin yerine de Cenab-ı Hakk yenilerini gönderir. Bu dünya dolan boşalan bir han olduğu gibi dershaneler ve hizmet mekanları da dünyanın bir küçük numunesi gibidir. Biri gider on gelir bazen yüz bazen bin gelir. Ve giden talebe de gittiği yerde yine kendi sisteminde talebelerin yetişmesine vesile olur. Şimdiye dek böyle olagelmiş ve devam edegidecektir.

Bu külli düstur sebebiyledir ki her talebe için “olmazsa olmaz” olan tek şey hizmettir, Risale-i Nur’dur; onun Kur’an’a tam ayine olan mesleğidir. Mekanlar, kişiler, zamanlar değişir ama Risale-i Nur’un sâfi mesleği değişmeden devam eder.

Mustafa Sungur Ağabey’in anıldığı Panel bu manaları hatırlattı ve hem orada bulunan saff-ı evvel Ağabeylerin hem berzah âleminde bulunan ve inşallah derslere orada devam eden Mustafa Sungur Ağabey’in ruhaniyatından istifade ettik. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür ve öyle de dirilir manasında Hadis-i Şerif’in hükmünce her halde Mustafa Sungur Ağabeyimizin de Risale okuyarak dirileceğini ümid ediyoruz. Zira hayatı Risale-i Nur okumakla geçmiştir.

Mustafa Sungur Ağabey’e ve saff-ı Evvel Ağabeylerimize Üstadımızla beraber Rahmet diliyoruz…

Said Özdemir Ağabey’in programın sonunda ettiği ve cemaatin de amin dedikleri duaları da kısmen sizleri de teşrik etmek için paylaşmak isterim:

“Ya Rabbi ve Ya rabbissemavati ve aradîn! Ya halıkî ve Ya Halık-ı Külli Şey!

Gökleri yıldızlarıyla ve zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimizi bize musahhar eyle ve matlubumuzu bize musahhar kıl!

Kur’ana ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur’a musahhar yap!

Ve bize ve ihvanımıza, iman-ı kâmil ve hüsn-ü hatime ver.

Hazret-i Musa Aleyhisselam’a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselam’a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselam’a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselam’a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselam’a şems ve kameri teshir ettiğin gibi Risale-i Nur’a kalbleri ve akılları musahhar kıl!

Ve bizi ve Risale-i Nur Talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennet-ül Firdevste mes’ud kıl! Amin amin amin

Ya Rabbi Bediüzzaman Hazretlerinin Barla’da çınar ağacının tepesinde geceleri hazinane bir yalvarış ile ettiği dualar sana malumdur burada bulunan kardeşlerimizi de bu dualara dahil eyle!

Ya Rabbi Bediüzzaman Hazretlerinin Eskişehir hapishanesinde göz yaşları içinde ettiği dualar sana malumdur burada bulunan kardeşlerimizi, bizleri de bu dualarda dahil eyle!

Ya Rabbi! Bediüzzaman’ın Kastamonu’da tecrid-i mutlak içinde ettiği dualar senin malumundur, bizi de o dualara dahil eyle!

Ya Rabbi, Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ’da tecrid içinde ağlayarak ettiği dualar senin malumundur bizleri de o dualara dahil eyle!

Ya Rabbi, Afyon hapsinde şiddetli kış içinde tecrid-i mutlakta iken Bediüzzaman Hazretlerinin ettiği dualar sana malumdur bizleri de o dualara dahil eyle!

Amin amin amin

Bu dualara samimiyetle amin diyenler de inşallah Bediüzzaman Hazretlerinin fevkalade bir tazarru ve niyazla şiddetli tazyikler altında yaptığı halis dualara iştirak etmiş oldular… Rabbim büyüklerin dualarını üzerimizde daim eylesin amin…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.