'Kudüs'ü biz kurtaracağız!'

Mustafa ÖZCAN

Bazen oğlum Fahri (Özcan), dostumuz Salih Okur gibi bize malzeme taşıyor ve kaynak temin ediyor, aktarıyor. İkisine de minnettarım. Böylece saklı hazinelere yeniden kavuşuyoruz. Fahri tarihi konulara ve eski gazete ve dergilere meraklı. Ben de ondan ve Salih Okur beyden bu vesile ile istifade ediyorum. Kaynak temin edilince yazı yazmak kolaylaşıyor. Yine böyle oldu. Fahri haftalık İttihad gazetesinin 11 Haziran 1968 tarihli nüshasını edinmiş tetkik ettikten sonra bana devretti, benim de tetkikimi sağladı! İlgili sayı 5 Haziran 1967 bozgununun birinci yıldönümüne denk geliyor. Konuyla ilgili rahmetli başyazar Mustafa Polat'ın Ölçü klişesi altında yazdığı bir yazıya yer veriliyor. Yine Kudüs işleniyor ve Risale-i Nur şakirtlerinin konuya ilgisi nazara veriyor. Gazetenin sahibi, Salih Özcan gözüküyor. Polat'ın 'Kudüs ve Araplar' başlıklı yazısının aksettirdiği gibi Risale-i Nur şakirtlerinin iki temel hedefi ve önceliği var. Biri imani diğeri siyasi. İmanın kökleşmesi ve ittihad-ı İslam'ın temini.

Kudüs ise ittihadın tacı ve son halkası. Mustafa Polat o dönemde Arapların iki menfi tutumuna değiniyor. Arap ırkçılığı ve sosyalizm! O dönemde Nasır gibi hem despot hem de Arap milliyetçisi liderler var. Kral Hüseyin gibiler de işbirlikçiliği temsil ediyorlar. Mustafa Polat Kudüs'ün kaybını Müslümanların gözyaşlarıyla andıklarını yazıyor! Tehcir ve sürgünlere temas ediyor. Sanki günümüzden bir kesit. Bugün ne kadar da düne benziyor (ma Eşbehe Leylete Bi'l Bariha)! Durum bugünkünden pek parlak değil. Yine tehcir yine sürgün ve katliam. Netanyahu'nun yerinde Moşe Dayan gibiler var. O dönemde belki de israil'in nüfusu birkaç milyonu geçmiyor. Arapların nüfusu ise Polat'ın paylaştığı veriye göre 70 milyonu aşkın. Himmette ve hizmette kusur ediyorlar. Şimdi de Arap alemi 400 milyon nüfus barındırıyor. İsrail'in 50 katı. İslam alemiyle birlikte 150-200 katı eder. Yine ilgisizlik, mübalatsızlık davayı ortada bırakıyor. Aynen Mısırlı Muhammed el Behiy'in vurguladığı gibi. Ortak çatı yıkıldıktan sonra herkes kendi başının çaresine bakıyor. Herkes kendi pazarlığını yapıyor. Ebrehe’nin önündeki Kureyşliler gibi onları Kabe ilgilendirmiyor. Çıkarları ve korkuları farklı olan Arap liderleri davayı ortada bıraktılar.

Aydınlar da onların güdümüne girdiler. ‘Ennasu ala dini mülükihim’ denilmiştir. İnsanlar yöneticilerin dini üzerinedirler. Aydınlar yönetici sınıfı tanrılaştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Sözgelimi Mecelletü’l Ezher ya da er Risale dergisi başmuharriri Ahmet Hasan ez Zeyyat vaktiyle sosyalizm uygulamasında Hazreti Muhammed'in Nasır kadar başarılı olamadığını yazmıştır. Orucu da manevi sosyalizm olarak tanımlamıştır (Züheyr Salim 23.02.2017, http://www.asharqalarabi.org.uk/). Behçet Kemal Çağlar gibi bizdeki benzerlerini pek aratmıyor. Macid Arsan Geylani, Es Sanamiye kitabında Arap milliyetçiliğinde bir nevi put ve putçuluk olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle de Nasır yenildiğinde 1967 savaşında Muhammed Mütevelli Şaravi şükür secdesine varmıştır. İşin iç yüzünü bilmeyen bazıları onu ayıplıyor! Halbuki Nasır’ın zaferi bu tür söylemleri meşrulaştıracak ve sosyalist model hesabına geçecektir. “Sosyalist düzen ya da Nasirizm zafer kazansaydı bu Mısır halkı için dini bir fitne olacaktı. Dinlerinde fitneye düşeceklerdi.”

Yenik iken yarı tanrı makamına isal edilen Nasır bir de zafer kazansaydı acaba önü nasıl alınırdı? Çoklarının gönlü Nasirizm ya da sosyalizmden yana kayacaktı. Buna engel olduğu için şükür secdesine varmış! Bediüzzaman da bu minvalde şunları söylemiştir:

"Eğer galip olsaydık, medeniyet hatırı için çok mukaddesatı feda edecektik. Nasıl ki yedi sene sonra edildi. Ve medeniyet namıyla alem-i İslam, hususan Haremeyn-i Şerifeyn gibi mevaki-i mübarekeye, Anadolu'da tatbik edilen rejim kolaylıkla, cebren teşmil ve tatbik edilecekti. İnayet-i İlahiyeyle onların muhafazası için kader mağlubiyetimize fetva verdi." Hem Şaravi hem de Bediüzzaman mağlubiyetin hikmetini bidatkar rejimlerin varlığına bağlıyor. Bir anlamda bu hususta ağız birliği etmişlerdir.

İttihad gazetesinin ilgili sayısında sürmanşeti ise şudur: "Kudüs'ü biz kurtaracağız! İslam aleminin nazarları Türkiye'ye çevrilmiştir. Müslüman milletimiz, mazlum Filistin halkının imdadına koşacak ve Yahudi'yi gasp ettiği topraklardan atacaktır..."

Kudüs inşaallah Türk ile Arabın ve sair anasırın yeniden kaynaşmasına, kenetlenmesine ve kucaklaşmasına vesile olacaktır.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.