İdealizmden realizm çukuruna çakılmak!

Mustafa ÖZCAN

"Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler." (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 41.)

İnsan taksirat sahibidir ve ideallerini kanaviçe gibi işlerken yoldan sapabilir ve bazen kendine yabancılaşır. Bir nesilde düzelebileceği gibi bozulabilir de. Nefsinin emrine girer ve yandaşlarına ve dindaşlarına kötü örnek olur. Dindaşları ya da ülküdaşları da onu görerek ideallerine yabancılaşırlar. Nitekim sahabeler dönemine eşlik eden fütuhatlarla birlikte bir zenginleşme faslı başladı ve buna reaksiyon olarak Ebu Zer (R.Anhu) kuşe-i uzletine çekildi. İslam toplumunda kutuplaşma oldu. Hazreti Osman’ın şahadeti de bu gerilim ikliminde gerçekleşti. Zincirleme reaksiyon olarak Hazreti Ali de fitne kazanına yuvarlandı ve şehit edildi. Denildiği gibi perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Sosyal bünyede zemin hareketleri ferdi çabaları zorlayabilir, aşabilir. Sibak siyakı (geliş gidişi) tayin eder. Usul furuyu ve sibak siyakı belirler.

Teşbihte hata olmazsa kimisine göre Fidel Castro devlet kurarken ve başına geçerken Che Guavera idealizm uğruna dağlarda serdengeçti gibi yaşamış ve hedefine kilitlenmişti. Hayalindeki proletarya devrimini gerçekleştirme uğruna ya da bir başka ifadesiyle idealleri uğruna can feda etmiştir. Kesinlikle muvazaa hattını reddediyordu. Troçki gibi kesintisiz ve küresel bir devrime inanıyordu. Lenin ve Stalin gibi realist ya da uzlaşmacı değildi. Bu uğurda kurulu rejimlerle çarpışırken ve vuruşurken öldü. Kimileri Che Guevara’yı, Ebu Zer’in (archétype) güncellenmiş hali olarak görüyor. Bu bazı yönleriyle aldatıcı olabilir. Karakter olarak adanmışlıkları, hedef aldıkları kitle; zenginler veya burjuva benzer olsa da dünya ve ahiret görüşleri son derece hatta 180 derece farklıdır. Ebu Zer dünya adaletini arasa da ahiret cennetine de inanmıştır. Onun idealleri bu dünya ile sınırlı değildi. Che Guavera ise cenneti dünyada arıyordu.

Bediüzzaman’ın yaptığımız alıntıda vurgulandığı gibi afakta modelini kaybedenler nefsi emarenin tuzağın düşer, esiri olur. İdealizm burçlarından realizm çukuruna düşerler. Ve onu ilahlaştırmaya yeltenirler. Bediüzzaman gaye-i hayal olmazsa derken ideallerden bahsediyor. İdeallerden kopan insanın ene etrafında dönüp dolaşacaklarını söylüyor. Bu yönüyle adeta at gözlüğü takarlar. Kendi ekseni etrafında döner ve şöhret ve ilgi budalası haline gelirler. Buna narsizm de diyoruz. Bunun günümüzdeki tipik örneklerinden birisi Merkel’in deyimiyle ilgi delisi Trump olmalıdır. Enfusi dairede putçuluk, içtimai dairede fedakarlık yapmak yerine enfüsi daireye çekilerek enaniyet üretir.

Bu alanda Hazreti Ömer kitabın ortasından konuşmuştur. Ebû Ubeyde önde, Halife Ömer arkada İslâm ordusunun komutanı Ebû Ubeyde'nin çadırına girerler. Çadır çok sıradan ve basit bir çadırdır. İçeride bir kişinin bile zor yatabileceği kadar küçük bir keçe/şilte vardı. Halife Ömer bu hali görünce göz yaşlarını tutamayacak ve diyecektir ki: "Ey Ebû Ubeyde! Dünya hepimizi değiştirdi ama seni asla değiştiremedi." [İbn Asakir, Târihu Medineti Dimesk, VII, 165]. Hazreti Süleyman gibi İstisnalar hariç zenginleşme hayat tarzını da belirler.

Bugünlere geldiğimizde Osmanlı sonrasında bir dönem Müslüman milletler silkelenirler ve bağımsızlık yolunda mücadele ederler. Öncelikle Sykes-Picot’ya göre bölünen ulus devletlerini kurtarmak istemişlerdir. İkinci kademede ardından da daha geniş zaviyede buluşma, ittihad/birlik hayali kurmuşlardır. Alt düzeydeki birinci kuşak genelde İslami hayatla ve ideallerle barışıktır. Mustafa Kemal, Nasır, Burgiba gibi sömürgecilik sonrası ‘kurucu liderler kuşağı’ ise genelde laiktir. Ulus devletin ötesinde amaçları yoktur.

1980’li yıllardan itibaren İslam dünyası ABD ve SSCB’nin kıskacına yakalanır. Bunlara karşı ikinci kurtuluş mücadelesini verir. Hala o çukurda debelenip durmaktadır. Afganistan, Irak gibi ülkeler bunun sınandığı yerler oldu. Çepeçevre (Kas’a hadisinde olduğu gibi) düşman kuşatmasına maruz kaldı ve yer yer tökezlemeleri oldu. Kur’an’da ifade edildiği gibi taban acısından süreç uzadı ve sürecin uzaması da kalpleri katılaştırdı. Hedefe ulaşamama ve dünyevileşme de sapma süreçlerini tetikleyebilir.

Kalpler katılaşınca da fıska doğru sapmalar oldu. İdealizmden realizme kaymalar yaşandı. Süreçte sadece trendler değil liderler de değişti. Kadrolar değişim ve dönüşüm geçirmeye başladı. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü gibi gün ortasında bu pek fark edilmedi. İdealist gördüğümüz kimi liderler sonunda realist hale geldiler. Özlerinden koptular. Onları taklit eden topluluklar da rehbersiz kaldı ve ideallerinden koptu. Lider kadrosunun ideallerden kopması tabanda gevşeme ve çözülmelere yol açmaktadır. Bazı cepheler kurudu. Dolayısıyla güven aşınması yaşandı. Kitlelerin ilgisi de dağıldı. Mustafa Sıbai ve Said Havva’nın tecrübeye dayanarak söyledikleri gibi kırılma halinde iman topluluklarının etrafları boşalıyor ve dağılıyor. Kitleler kendilerini rehavete kaptırıyor. Gazze meselesi karşısında ilgisizlik de bize bunu anlatıyor! Zafer menzili uzadıkça herkes kendi kabuğuna çekiliyor.

İdealist gördüğümüz nice liderler bu süreçte realist çıktı. ‘Davut dedik Calut çıktı’ misali. Hikmetyar bunlara model olabilecek isimlerden birisidir. İdealizm adı altında popülizm yaptı. Mücahitler kuşağı sözleriyle fiilleri birbirini tutmayınca sahadan tasfiye edildiler. Çok az insan onları zirve günlerinde gerçek yüzleriyle tanıyabildi. Hasan Turabi için de kısmen bunlar söylenebilir. Davaya adam kazanmak yerine hiziplerine adam devşirmeyi seçtiler, yeğlediler.

Hazreti Ömer Ebu Ubeyde Bin Cerrah’a ‘senden başka dünya hepimizi aldattı’ demişti. Dünya zevkleri adeta cennet zevklerinin yerini aldı. Dünyayı ebedi olarak cennete çevirme yani dinin yerine geçirme arzusu bizi fena çarptı, yoldan çıkardı. İdeallerin yerini ideoloji aldı. Davanın yerini paralelindeki ideoloji alınca dünyevileştik.

İdeoloji yoluyla cenneti bulunduğumuz yerde ebedileştirmek isterken farkına varmadan dünyaya düştük. Hala da düşmeye devam ediyoruz. Şeytan tul-u emellerle bizi kandırmaya devam ediyor. Cennete çıkalım derken dünyaya battık! İdeallerle örülü bir dünyada yaşarken gerçeklerden de kopmamak gerekiyor. Bunların izdivacı insanı dengede tutar. Allah bizi yolda düşenler yerine hakta sebat edenler zümresine ilhak etsin!

Sonuç olarak: Dava yoksa heva vardır!

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.