İnsanlar birbirine yabancılaştıkça hayvanlara iltica ve ülfet ediyorlar. Özellikle de kedi-köpek cinsinden hayvanlarla dostluk kuruyor ve dost oluyorlar. Elbette bunun sıhhi anlamda bazı mahzurlar var. Çok fazla hayvanlara düşkün olmak da bir zafiyet olarak telakki edilebilir. Lakin bazen hayvanlar insan yerine ikame edilmektedir. Ebu Hureyre’nin "kediciğin babası" lakabıyla anılması da bu dostluk çemberinin ezeli ve ebedi olduğunu gösterir.
Hayvan sevgisi bazen bir kaçışın sonucu oluyor. İnsanlar hemcinslerinde aradıkları sevgi ve huzuru bulamadıkları için hayvanlar alemine yöneliyorlar. İlk önlerine çıkan da kediler veya köpekler oluyor. Yalnızlık ve hemcinslerinden şefkat görememek onları hayvanlara yöneltiyor ve yönlendiriyor. Günümüzde hayvanlarla ülfet sair zamanların fevkine çıkmış durumdadır. Bu da ancak toplumda sevginin azalmasıyla izah edilebilir. Bazıları ise hayvanlarla ilişkiyi nefret figürü üzerinden geliştiriyor. Mesela vahşi hayvanları edinme ve onlarla arkadaş olma gibi. Vahşi köpekler, bazı yırtıcı hayvanlar ve sürüngen türleri edinmek bu kategoriye girer. Bunun sevgi halesiyle değil nefret halesiyle alakası vardır.
Bazen insanlar en candan dostluğu hayvanlar aleminde keşfedebilirler. Muhtemel dostlar arasında en fazla köpekler ve kediler yer etmektedir. Vaktiyle bu konuda muhtelif kitaplar kaleme alınmıştır. Bunlardan birisi Fadlu’l Kilab ala Kesirin Mimmen Lebise’s Siyab adını taşımaktadır. Burada köpeklere mutlak ya da kayıtsız bir fazilet atfedilmiyor. Sadece insanların birçoğuna üstün oldukları vurgulanıyor. Yazar kitabında neden hayvanları veya köpekleri bazı insanlara tercih ettiğini anlatıyor. Gerekçeli bir kitap. Yazarı İbni Merzuban olarak iştihar etmiş bulunan Ebubekir Bin Halef Bağdadi’dir. Bu köpeklerle dostluğa adanmış bir kitaptır.
Günümüzde de bu dostluğu somutlaştıranlar, sürdürenler çoktur. Bunlardan birisi de El Ahram yazarlarından (Sanduk ed dünya köşesi) rahmetli Ahmet Bençet idi. Ülke içinde seyahate giderken köpeğini de yanına alır hatta arka koltuğa koyar öyle seyahate çıkardı. Bu yüzden kimi ham softa tiplerin sataşmalarına maruz kalmıştır. Volkswagen marka aracın arka koltuğunda köpeği görenler ya işaret dilleriyle ya da açık bir dille Ahmet Behçet’e sataşıyorlar. Onda köpek sevgisi hayvan sevgisine dönüşmüş ve bu alanda derinleşerek ‘Kur’an’daki Hayvanlar’ kitabını kaleme almıştır. Kitap Türkçeye de kazandırılmıştır. Onlar da insanlar gibi birer ümmet ve topluluktur. Nev’ine göre yani türlerine has karakterler taşırlar. Bunun dışında bir de kendilerine has yani bireylere özgü ferdi karakterleri vardır.
Köpeklerin dışında bir de insanlara tercih edilen kedilerin hikayeleri vardır. Bu baptan olmak üzere yazılan eserlerden birisi şudur: Why I Love Cats More Than People! Ben neden kedileri insanlardan daha çok severim? Elbette bu husus da tartışma konusudur. Mutlak olarak kedileri insanlardan üstün görmek doğru değildir. İnsan düşmedikçe eşref-i mahlukattır. Cenab-ı Hak, ‘Velakad kerremna beni adem’ buyurmaktadır. Biz insanı mükerrem olarak yarattık buyurmuştur. Lakin bu Beni İsrail’in alemlere tercih edilmesi gibi şartlı ve sınırlıdır. Ancak ödevini yapan haklarına kavuşur. Dolayısıyla bu üstünlükler hem şartlı hem de kimi zaman muvakkat yani geçicidir. Hadiste müminin sıfatı şöyle dile getirilmektedir: El Müminu ye'lifu ve yülefe. Mümin kaynaşan ve kaynaşılır kimsedir.
Allah ülfet edenlerden ve edilenlerden eylesin! Yoksa hayvanların sevgisine muhtaç ve gıpta eder hale geliriz. Göklerdeki yıldızlar gibi hayvanlar da yeryüzünün ziynetidir ve insana musahhar kılınmıştır.