Çocuk yaştaki evliliklerle ilgili iki önemli soru

Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

Birincisi, denilebilir ki, fıkıh mezheplerine göre bir veli küçük yaştaki kızını evlendirebiliyor. Buna nasıl cevap verilebilir?

Evet, Fıkhî mezheplerde böyle bir görüş vardır. Fakat bu da bir zaruret hali olarak kabul edilmiştir. Eğer adil, akıllı ve sosyal zekâya sahip olan bir baba kızının geleceğini ancak böyle erken bir nikâhta görürse bu takdirde kızını evlendirebilir. Fakat bu cevaz, velinin adil, akıllı ve kızının menfaatini düşünecek kadar sosyal zekâya sahip olması şartına bağlıdır. Eğer veli, çocuk yaştaki kızını, husumet sebebiyle, ya da kızı karşılığında yoksulluktan kurtulmak amacıyla veya ahlaksız ve dini yaşayışı zayıf olan birisiyle para karşılığında evlendirir de, çocuğun geleceği tehlikeye girerse o nikâh geçerli olmaz. Nikâh yapılsa bile nikâh akdi fasittir ve hâkim o nikâhı fesheder.

Bununla beraber, durum ne olursa olsun, bugün mutlak olarak mezheplerin bu görüşüne göre hareket edilemez. Çünkü zaman zaman İmamların verdikleri bazı fetvalar, daha sonraki zamanlarda örfün değişmesiyle geçerliliklerini kaybedebilir. Dolayısıyla mezheplerin, “çocuk yaştaki kızlar, velilerinin izniyle evlendirilebilir” şeklindeki fetvaları, günümüz için müftabih olamaz; yani o görüşle fetva verilip küçük yaştaki kızlar evlendirilemez. Hele bu fitne zamanında, çocuk yaştaki insanların geleceği, şahsi menfaatini her şeyin önünde tutma istidadında olan bir kısım babaların iki dudağı arasına bırakılamaz.

Günümüzde buna benzer, geçerliliğini kaybeden başka fetvalar da vardır: Nitekim bir adam birisine borç para verse, borçlu adam borcunu ödemeyi 30 yıl geciktirdikten sonra ödemek istiyor. Bu arada para birkaç kez enflasyona da uğramıştır. Acaba böyle bir adam borcunu ne şekilde ödeyecektir? Hanefi Mezhebinin büyük imamlarından ve Hz. Ebû Hanife’nin (ra) talebesi olan İmam Ebû Yusuf’a göre eğer ülkenin parası zaman içinde kesâda, yani enflasyona uğramış ise, o para ülkenin değerli mallarından birisine göre değerlendirilir. Mesela altına göre hesap edilir ve borç bu şekilde ödenir. Fakat İmam Şafiî’ye (ra) göre devlet o parayla alış-veriş yapmayı iptal etmiş olsa bile alacaklı adam ancak verdiği parayı alabilir. Fazla alırsa faiz almış olur.[1]

Görüldüğü gibi İmam Şafiî’nin (ra) bu görüşü, paranın sık sık enflasyona uğradığı günümüzde hiçbir zaman müftabih olamaz. Çünkü bu durum, alacaklının mağduriyetine yol açar. İşte velinin çocuk yaştaki kızını evlendirmesi yönündeki fetva da böyledir. İmamların, “Veli, küçük yaştaki çocuğunu evlendirebilir” şeklindeki fetva, büyük ihtimal ile çocuğun mağduriyetine yol açacağı için günümüzde geçerli olamaz.

Diğer mezheplerde de buna benzer durumlar söz konusudur. Nitekim Malikî mezhebi dışındaki mezheplere göre bir alış-veriş yapıldığı zaman malın kabzedilmesi, yani ele geçirilmesi gerekir. Aksi takdirde alış-veriş akdi sahih olmaz.[2] Günümüzde ise, internet alışverişinde olduğu gibi, zaruret halini alacak kadar yaygın bir şeklide mal kabzedilmeden satışı yapılmaktadır. Evet, mal kabzedilmeden yapılan satışlar ve organ nakli gibi konular, zaruret halini aldığı için Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre yapılmaktadır ve sahihtir.

İkincisi yine denilebilir ki: Peki, eğer çocuk yaştaki kızlarla evlenmek bu kadar kötü ise, neden Cenab-ı Allah Kur’an’da, “Çocuk yaştaki kızlarla evlenmeyin” dememiştir? Eğer dememiş ise, demek çocuk yaştaki kızlarla evlenmek caizdir ki böyle bir buyruk Kur’an’da yer almamıştır.

Aklı başında hiç kimse böyle bir soru soramaz. Çünkü Cenab-ı Allah birçok konuyu örfe havale etmiştir. Allah şöyle buyuruyor: (خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ) “Sen af yolunu tut, (halk arasında adalet olarak bilinen) iyiliği emret ve cahillere aldırış etme[3] Kur’an-ı Kerim, evlilik ve boşanma gibi konularda sık sık örfe atıfta bulunmuştur. Nitekim (فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ) “Sahiplerinin izniyle onlarla evlenin; mehirlerini de örfe uygun olarak verin[4] buyuruyor.

Keza bir başka ayette şöyle buyuruyor: (وَالَّذ۪ينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُونَ اَزْوَاجًا يَتَرَبَّصْنَ بِاَنْفُسِهِنَّ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَعَشْرًاۚ فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ ف۪يمَا فَعَلْنَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِنَّ بِالْمَعْرُوفِۜ) “İçinizden, ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendilerine dört ay on gün iddet beklerler. Sürelerini bitirince, artık kendileri için örfe uygun olanı yapmalarında size mahzur yoktur[5] buyuruyor. Bu ayetlerde geçen örften maksat şeriata uygun evliliktir. Bu evlilik “Örf” kelimesiyle ifade edilmiştir. İşte, zaruret hali olmadıkça çocuk yaştaki kızların evliliklerinin muteber olmayışı örf yoluyla da bilindiği için Kur’an ayrıca “Çocuk yaştaki kızlarla evlenmeyin” şeklinde açıkça bir yasak koymamıştır.

Sonuç itibariyle, çocuklarını erken yaşta evlendiren ailelerin genel durumuna baktığımız zaman, bu evliliklerin genellikle mutsuzluk ve sıkıntılarla sonlandığını görüyoruz. Küçük yaşta evlendirilen erkek ve kız çocuklarının hayatları zindana dönüyor. Çünkü erkek çocuklar büyüyünce, yeni bir evlilik yapmayı kafasına koyuyor ve kadın için işkence dolu bir hayat başlıyor. Erkekler için de aynı şey söz konusu olabilir. Erken yaşta, hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı bir kızla hayatı birleştirilen erkek çocuk, büyüdüğü zaman hayatı zindana dönebilir. Oysa İslâm dini, insanları mutsuzluğa zorlayacak her yolu yasaklamıştır.

Kısacası, zaruret olmadığı sürece, küçük yaştaki çocukların nikâhını ne örf ne de şeriat uygun görür. Erken evlilikler, velinin izni veya yargıcın kararıyla bir zaruret olarak öngörülmüştür. Erken yaşta evliliklerin ortadan kalkması için toplumun bilinçlendirilmesi ve toplumda farkındalık yaratılması gerekir. Ayrıca yanlış inançlarla ve İslam dışı örflerle normalleşen ve meşrulaşan bu evliliklerin sağlıksız yapısının kamuoyuyla paylaşılması ve bu evlilikleri yapanlara ve yaptıran velilere ağır cezalar verilmesi şarttır.

[1] İmam Şafiî’nin bu konudaki fetvası aynen şöyledir:

(قال الإمام الشافعي -رحمه الله-: "ومن سلف فلوسًا أو دراهم أو باع بها ثم أبطلها

السلطان فليس له إلا مثل فلوسه أو دراهمه التي أسلف أو باع بها) [ Bkz. Şemsüddin er-Remeli, Nihayetü’l-Muhtac İlâ Şerhi’l-Minhac, 3/399, Mısır, M. 1959.]

[2] İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 5/147; Dârü’l-Fikr, Beyrut, M. 1966.

[3] Arâf, 7/199.

[4] Nisa, 4/25.

[5] Bakara, 2/234.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.