Millet irâdesine vurulan pranga: Değiştirme teklifi dahi yapamamak!

Hüseyin YILMAZ

Millet irâdesine vurulan pranga: Değiştirme teklifi dahi yapamamak!

Türkiye, bilmecburiye sürüklendiği arayışların neticesinde nihâyet yeni bir anayasa hazırlama zaruretiyle karşı karşıya gelmiş bulunuyor

Yakın bir gelecekte milletin idâre tarzının esaslarını ihtivâ edecek yeni anayasanın çalışmaları başlayacak.

Şurası muhakkak ki, mevcut olanı 1924’den beri Sol ve CHP’nin inhisarında gelişip, darbeci zâlimlerce de tahkim edilmiş ve milletin gövdesine çelikten bir korse gibi geçirilmiştir. Güçlük, yeni anayasayı yapmakta değil; eskisinin ağır prangalarını milletin boynundan söküp atamamaktan kaynaklanıyor.

İddiası cumhuriyet ve demokrasi olan, hakikatte dünyânın en müstebid anayasasından kurtulmayı imkânsızlaştıran: 4. Madde:

“MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

Bu madde, Türkiye Cumhuriyeti Deveti’nin cumhuriyet ve demokrasi değil, diktatörlük rejimi olduğunun ilânıdır. Bir millet düşününüz ki, nasıl idâre edileceğinin irâdesi “değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerle ipotek altına alınmış, haysiyet ve şerefi çiğnenmiştir. Bir millet, nasıl idâre edileceğine kendisi karar veremiyorsa, teklifde dahi bulunamıyorsa o milletin hür olduğundan daha büyük yalan olur mu?

Değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerin mahiyeti bahs-i diğerdir; hiç ehemmiyeti yok. İster Şeriatı, İster Cumhuriyeti, ister Kemalizmi koruma altına almış olsun, ne farkeder?.. Zâlimce olan, karar merciinin millet olmamasıdır, ne oldukları meçhul -ne münasebet herkesçe bilinen darbeci- kişilerce millet irâdesine konulan bu ipoteki millete maletmek iftiradır.

Mevcut anayasanın hangi şiddet ve devlet terörü zemininde hazırlandığı, hangi tehditler ve entirikalarla milletin güya tasvibine açıldığı mâlûmdur. Farzediniz ki, 30 küsur yıl öncesinin bir nesli böylesi bir kararı verdi!.. Bir neslin kararı ile bir milletin bütün nesillerinin geleceği ipotek altına alınabilir mi? Haysiyet ve şereften nasibi olan, şuur kırıntısı taşıyan bir kimse bu suale “evet” diye cevap verebilir mi?

Kaldı ki, ilk üç maddenin milliyetçilikle ilgili kısmı Kürtlerde büyük sıkıntı ve istismarlara sebep olmuş ve târihte hiç olmadığı kadar memleketi tehlikeli bir bölünmenin eşiğine sürüklemiştir. Mevcut anlayışta kendisine âid bir âidiyet bulamayan; “Kürt yoktur, sizler dağ Türklerisiniz, Kürtçe yasaktır” münkerâtı ile boyun büktürülen Kürtlerin ruh yaralarının bir tepkiye dönüşmesi veya bir istismara açık hâle gelmesi şaşırtıcı değildir.

Bu nokta-i nazardan baktığınızda Kürt Meselesinin çözüm yolunun Diyarbakırdan değil Ankara ve yeni anayasadan geçtiğini görmemek için kör olmak gerekir. Fakiri tâkib edenler, ırkçılığın her türlüsüne lânet okuduğumu bütün ırkçıları mel’un gördüğümü bilirler; inancım da bunu iktiza ediyor. Ama biri diğerini netice veriyorsa birinci sıra suçlu ikinciyi doğurandır. Devlet eliyle icrâ safhasına konulan Türk ırkçılığının Kürt ıkrçılığını doğurduğunu elini vicdanına koyan herkes teslim eder. Bin yıl İslâmiyet sancağı altında kardeşçe yaşamış bu iki kavmi karşı karşıya getiren Kürt ırkçılarından önce Türk ırkçılarıdır. Ve maalesef Türk ırkçılığı anayasa zırhı altında korumaya alınmış, “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” zorbalığıyla da milletin irâdesine kemend vurulmuştur.

Yeni anayasanın gerçek ve uzun ömürlü olması önce milletin gasbedilen irâdesini iade ile teslim etmesine bağlıdır. “Değiştirilmesi teklif dahi edilemez” kemendi ile yapılacak yeni anayasanın hiçbir değeri olmayacaktır. Maksad göz boyamak değil de, milletin gerçekten saâdet ve refahına hizmet edecek demokratik bir zemin meydana getirmekse bu çirkin garabetten, bu köhne kemendden milletin irâdesi kurtarılmalıdır.

Bölgede ve dünyâda kanatlanmısını engelleyip kanatlarını kıran Kürt Meselesi’nden Türkiye’nin kurtulması yeni anayasanın hürriyetçi, demokratik ve insânî olması ile sıkı sıkıya bağlıdır. Ak Parti iktidarı, bir çok güçlüğü millete dayanarak aştı; bu tuhaf, bu kabulü imkânsız anayasa esâretini de aşıp, milletin hürriyetini temin edebilir ve etmelidir.

Bugün

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.