Merak

Mehmet DOĞAN

Merak bir öğrenme duygusudur. Bu duygunun elinde soru ve cevap denilen iki önemli araç vardır. Çocukluk döneminin en hayati aracını en verimli şekilde kullanma fırsatı verilmeyen çocuklar en talihsiz çocuklardır. Soru anahtarları susturulup ellerinden alınan çocuklarda zihni gelişim de eksik kalır. Düşünme kabiliyetleri gelişmez. Hayatın birçok kapılarını açamaz, hayatın birçok imkânlarından da mahrum yaşarlar.

Soru sormak insan olmanın gereğidir. İnsanın tanımını isteseler benden, soru soran varlıktır derim. Soru ve cevap denilen bu iki kavram ne kadar güçlü, sağlıklı gelişirse bir insanda, o insan o kadar kuvvetli ve sağlam bir ruhi bünyeye sahip olur.

Çocuk sorularla hayata açılır. Açıldığı hayatla ne kadar bütünleşirse, sorularına aldığı olumlu ve verimli cevaplarla hayatı ne kadar kendine mal ederse, o kadar zengin bir muhtevaya da sahip olur. Bu zenginliği çocuğa kazandıracak olanlar, çocuğun sorularına cevap verme makamında olanlardır. Büyük sabır, anlayış ve bilgi isteyen bu makam, büyük sorumluluklar da taşır.

Çocuğu kuşatan dünya, onun için önce karmaşık, anlamsız, korkutucu bir dünyadır. Bu karmaşadan kurtulmak, çevresine ve kendisine anlam bulmak için sorar sorularını. Önce çevresindeki varlıkların isimlerini sorarak onları bilmek ister. “Bu ne?” der. Bunun yanında oluş ve hareketlerin sebeplerini anlamak ister; “neden, niçin?” sorularını yöneltir. İsimlerin sıfatlarını öğrenmek ister. Bütün bunlara olumlu cevaplar aldıkça zihnindeki ve çevresindeki dünya bir düzene girer.

Sorduğu sorularla eşya ve hadiseler arasındaki ilişkileri kavrayıp öğrenen çocuk, düşünmeyi de öğrenmiş olur. Dildeki sistemle birlikte onda bir mantık sistemi de gelişir.

Sorular, insanın en önemli düşünme, bilme araçlarıdır. Eğitim, bu araçların kullanılmasını öğreterek başlar. Bu araçları en doğru, en iyi, en güzel şekilde kullanmayı öğreten eğitim, başarılı bir eğitimdir. Soru sordurmayan, soru sormayı kısıtlayan bir eğitim anlayışı eksik bir anlayıştır. Her soruya açık, insan için sorulması muhtemel bütün soruları en ideal şekilde karşılayan bir eğitim anlayışı, sağlam kafalı insanlar yetiştirir.

Çocukta merak da düzensiz, dengesiz bir seyir izleyebilir. Büyükler, bu seyri sınırlayarak yönlendirirler. “İnsan, neleri bilirse olgunluğa erer, ruhi fakülteleri ideal manada gelişir”in sınırlarını toplumun kültürü, gelenekleri belirler. Din, ahlâk ve ilim bu konuda daha belirleyicidir. Cevabı lüzumsuz sorulardan veya cevabı sorana yarar sağlamayan sorulardan kaçınmayı öğretmek de önemlidir.

Dinde merak, ahlakta merak, ilimde, felsefede ve sanatta merak duygusu sağlam bir eğitim yoluyla, kontrol edilip düzene konursa, bu alanlarda dengeler gözetilerek bir eğitim verilirse sağlıklı, dengeli insanlar yetişir. Din, ahlak, ilim, felsefe, sanat disiplinleri uyumlu, birbirlerinin yolunu kesmeyen, yapıcı ve bütünleştirici bir seyir izlemelidir ki güçlü bir toplum, ideal bir millet oluşsun.

Bizim eğitim sistemimiz bu açıdan bakıldığında tam not alamaz. Öğretim kurumlarımızda verilen eğitim, fen bilimleriyle sosyal bilim alanlarında sorular sorulmasına ideal manada açık değildir. Peşin yargıların öğretildiği bir eğitim sisteminde sorgulayıcı kafa yapısına sahip insan tipi yetişmez. Mesela biyoloji ve tarih biliminde peşin kabuller, sorgulanamaz. Bunlara karşı çıkmak resmi soruşturma konusu olabilir. Din, sanat ve felsefe de bundan farklı değil. Bu alanlarda uyum yok, çatışmalar varsa, toplumda da uyumsuzluklar ve çatışmalar eksik olmaz.

Ailede çocuğu bu alanlara doğru yönlendiren soru sorma yetenekleri geliştirilmez, hatta doğarken öldürülürse, çocuğun şahsiyeti tam teşekkül etmez. Okullarda da sorulardan rahatsız olan bir eğitim uygulanırsa oralardan da ideal insan çıkmaz. Merak ettiği şeylerden bir çocuğun sanatçı mı, bilim adamı mı, felsefeci mi, din adamı veya ahlakçı mı, kısaca ne olacağı az çok belli olur. Eğitimci bunları sezen, çocuğu o yönde eğitip yetiştiren insandır. Bizim eğitim sistemimizde, özellikle de ailelerde, çocuğun bu eğilimleri, merakları dikkate alınmaz. Anne babalar çocuklarını kendi kaprislerine kurban ederler. Onlara yönelme ve seçme hakkı tanımazlar. Bu yüzden de toplumumuzda mutsuz meslek kurbanlarının sayısı hayli kabarıktır.

Bir toplumun insan kalitesi neleri merak ettiklerine bakılarak ölçülebilir. Kendinize ve çevrenize bir bakın, en çok sorulan varlıklar ve olaylar neler, insanlar evde, okulda, çarşıda, pazarda neleri soruyor, basın organlarında hangi haberleri takip ediyor? Bir düşünün. Fert ve toplum kalitesini ona göre ölçün.

En çok neleri merak ettiğinizi söyleyin, size kim olduğunuzu söyleyeyim. İnsan, merak edip öğrendiklerinden ibarettir.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.