Mele yani molla meselesi

Resul TOSUN

İhtiyaç duyulan 800 kadar din görevlisi açığını resmi okullarda okumamış ama dini tahsili resmi okullardakinden hiç de az olmayan ve doğuda 'mele' diye anılan saygın insanların görevlendirileceği açıklaması ister istemez bir mele tartışmasına yol açtı.

Mele yani bizim dilimizdeki molla.

Molla, medrese öğrencisine verilen addır. Medrese ise ağırlıklı olarak dini ilimlerin tahsil edildiği okullardır.

Molla kelimesi aynı zamanda büyük alimlere verilen bir payedir. Fatih Sultan Mehmed'in hocası ilmi değerinin yüksekliği sebebiyle molla diye anılmıştır ve biz onu Molla Gürani olarak biliriz. Oysa onun gerçek adı Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî'dir.

Yani mollalık profesörlük gibi yüksek bir ilmi mertebedir, unvandır.

Bu bağlamda mollalık olgunluğun ve ağırbaşlılığın da adıdır.

'Ağır gel de molla desinler.' tabiri de mollalığın saygınlığını gösteren bir deyiştir.

Öte yandan bizde softa bozuntularına da molla denir. Yunus'un Molla Kasım'ı bu nevidendir.

Ayrıca hem medrese öğrencisini hem de dini ilim sahiplerini aşağılamak için de molla sıfatı kullanılır.

Cumhuriyet döneminde molla genellikle dini ilimleri tahsil eden öğrenci veya öğreten hocaları aşağılamak için kullanıldığından günümüzün hâkim kültüründe molla kelimesi zihinlerde pek olumlu çağrışımlar yapmamaktadır.

Molla denice geri kafalı, çağdışı, yobaz kişi anlaşılmakta, diyanetin mele tayini bu anlayıştan hareketle yadırganmaktadır.

İşin aslı hiç de öyle değildir. Her molla geri kafalı yobaz ve çağdışı değildir. Nice mollalar vardır ki üniversiteden ilahiyat profesörü unvanı almış kimi hocaları cebinden çıkarır.

Bu mollaların en önemli eksiği çağdaş pedagoji kurallarından mahrum eğitildikleri için bilgi alışverişinde bize garip gelen yöntemlere sahip olmalarıdır. Hoş bu eksiklik üniversite mezunlarında da karşılaşılan bir eksikliktir.

Hülasa dini ilimlerde kendisini yetiştirmiş ama resmi okullarda okuyamamış adına mele denen insanlar bu ülkenin değerleridir, onlardan faydalanmak ülkeye zarar değil fayda getirir.

Melelerin büyük çoğunluğu çevresinde saygınlığı olan etkili insanlardır.

Bunların resmen diyanete bağlı olarak görev yapmaları, sevenlerini de devlete saygılı olmaya sevk edeceği için devletine küstürülmüş kesimleri kazanma adına önemli bir adımdır.

Tabiî ki din görevlisi açığını kapatacağı için faydalıdır.

Doğu illerine tayini çıktığı halde gitmeyenlerin varlığından söz ediliyor.

Meleler elbette ki sokaktan toplanıp göreve getirilmeyecekler. Diyanetin yaptığı açıklamaya göre meleler de imtihana tabi tutulacaklar ve aralarından göreve en ehil olanlar seçilecek. Ayrıca görevden önce altı ay boyunca hizmet içi eğitime tabi tutulacaklar.

Yani endişe edecek korkacak bir şey yok. Bu uygulama her iki kesime de, hizmet verene de ve hizmet alana da önemli bir hizmettir. Devlet bu kapıyı aralayarak insanı ve kaliteyi öncelemede önemli bir adım atmıştır.

Unutmayalım işsiz insanlar terör örgütü dahil bütün şer kuvvetler tarafından istismar edilebilir.

Bugün ehil ellerde olan diyanetimizin melelere bu şekilde sahip çıkması hem görevli açığını gidermesi hem de onların çevresindeki yüz binlerin gönlünün devletçe kazanılması adına tebrik edilecek bir uygulamadır.

Ben Molla Kasım'dan değil Molla Gürani'den yanayım.

Yenişafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.