HÜDA PAR'ın Diyarbakır'da düzenlediği "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nda konuşan İlahiyatçı Yazar Mehmed Göktaş, Şeyh Said ve Bediüzzaman Said Nursi'ye işaret ederek, "Saidlerin kimseden itibar devşirmeye, dilenmeye ihtiyacı yoktur" dedi.
Mevlâna Halidi Bağdadi Şehrazuri'nin Kürt olduğunu, dünya üzerindeki ciddi etkileri üzerinde akademik çalışmaların yapıldığını belirten Göktaş, "Hatta tasavvufun aleyhinde olanlar da 'başımıza bu belayı bu açmış' diye hep onun üzerine de yüklenenler de var. Ancak dikkat edin Anadolu'da bugün İslam adına yaşanan önce süflilikten, tasavvuftan başlayalım. Anadolu'da tasavvuf adına ne varsa, o muhteremden, o mübarekten geliyor. En azından irşatla görevlendirdiği 60'a yakın halifesi varmış ve bu coğrafyayı kuşatmış. Bunlar böyle laf olsun diye de halife değil gerçekten her biri dev şahsiyetler. Bunlar, irşat için bu coğrafyanın tamamına yayınlamışlar. Anadolu'ya doğru gittiğimizde benim tespit ettiğim kadarıyla en güçlü tasavvufi kollar Erenköy cemaati, İskender Paşa cemaati, Mahmut Efendi cemaatidir. Bu tarafa gelindiğinde menzil cemaatidir. Yukarı doğru çıkıldığında İmam Şamil'in ataları, Suriye tarafına inildiğimde Haznevilerdir. Aklınıza ne kadar tasavvufi kol geliyorsa hep bu zattan geliyor. Ben Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendi'nin talebesi sayılırım. Allah ona rahmet eylesin. Onun müridiyim, onun üstadı da Muhammed Esad Erbili ve onun üstadı da Şemdinli civarda yatan Tahal Hariri, Tahal Hakkari'dir. Yani Halidi Bağdadi'ye varıyor. Mehmet Efendi, rahmetli Erbakan Hoca'nın üstadı Mehmet Zahit Kotku Efendi ve Erdoğan'ın hocası Esad Coşan… Bütün bunların varıp dayandığı yer Halidi Bağdadi Kürdi'dir? Dikkat edin yine Mahmut Efendi cemaati de böyledir. Hep oraya dayanıyor. Ondan sonra Karadeniz'de daha birçok şeyler var. Gümüşhanevi dergahına bağlı olan Cevat Akşit, Ahmet Yaşar Hoca Efendi'nin üstatları, Halidi Bağdadi Şehrazuridir. Hepsinin rabıta yaptıkları silsile de bu muhterem varır. Hatta Kürt uleması bundan ibaret de değildir." şeklinde konuştu.
"KEMALİZMİN YUMRUĞUNU BÜTÜN MÜSLÜMANLAR YEDİ AMA KÜRTLER 2 DEFA YEDİ"
Göktaş, "Ortada bir Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri var. Şu anda Adıyaman Menzil'de birtakım şeyhler var. Bunların müritlerinin büyük bir kısmı Türklerdendir. Bu da ayrı bir olaydır. Bu kadar güzel şey var da bu problem ne? Problem Kemalist rejimdir. Bu ümmetin göz nuru Alimlerine gerçekten büyük bir katliam uyguladı ve bu katliamda sadece alimlerimizin başı gitmedi. O alimlerle beraber binlerce, on binlerce seveni de taraftarı da hepsi bu katliama uğradı. Kemalist rejim bunu yaparken halk alimleri bağrına basmaya devam etti. Anca buna rağmen özellikle Kürt uleması Türk ulemadan da yumruk yiyenler var. Kemalizmin yumruğunu bütün Müslümanlar yedi ama Kürtler 2 defa yedi. Türkler bir yerde İskilipli Atıf hoca gibi Konya'daki birtakım hocalarımız gibi ama buradakiler hem Kürt'sün diye yumruk yedi hem de Müslümansın, alimsin diye yumruk yedi. Hâlâ ders kitaplarında Şeyh Said Hazretlerini, Bediüzzaman Hazretlerini, İskilipli Atıf Hocayı, Muhammed Esad Erbili'yi hain olarak gösteren bir tarih var. Bu resmi tarih çocuklara okutuluyor. Bunun aslı yoktur. Buradan haykırıyorum! Şeyh Saide İngiliz ajanı diyenlere, lütfen! Elinize Şeyh Said Hazretlerinin fotoğrafını bir de kendi fotoğrafınızı alın ve aynaya bakın. Allah aşkına söyleyin hangisi İngilizlere daha çok benziyor. Bediüzzaman mı? İskilipli Atıf Hoca mı? Hangisi İngilizlere benziyor? Onun için lütfen bunları silin. Bugün bizim istirhamımız bu. Bu milletin bağrına bastığı, din adına İslam adına emdiği beslendiği şahısların üzerine attığınız iftiraları, bu sistem lütfen oradan silmelidir, özür dilemelidir." diye konuştu.
"SAİDLERİN KİMSEDEN İTİBAR DİLENMEYE İHTİYACI YOKTUR"
Söz konusu alimlerin itibarının geri iade edilmesine ilişkin de konuşan Göktaş, "Onların itibarı var. Siz kendi itibarınızı kurtarın. Eğer bu rejim itibar kurtarmak istiyorsa Şeyh Said'in itibarına dokunmasın, onun itibarı kendisine yeter. Çıkın Allah aşkına bir dolaşın şu doğuyu her evde bir Said var. Ya Şeyh Said'dir ya Bediüzzaman Said Nursi'dir. Sokaklar Saidlerle dolu. Onun için bu Saidlerin kimseden itibar devşirmeye, dilenmeye ihtiyacı yoktur. Biz hainlik yaptık, asıl biz hainiz biz söz verdik sözümüzde durmadık. Tarihçilerin anlattığı gibi İstiklal Savaşı'ndan önce Doğuya biz geldik. Eğer beraber olursak, beraber çarpışırsak Kur'an-ı, şeriatı koruyacağız, hilafeti koruyacağız diye söz verdik ama savaş bitince bunların hepsini kaldıran biziz, en büyük hain biziz diye ilan etmelidir. Bunu başka şekilde anlatmaya gerek yok. Efendim yok şapka kanunundan önce yazdıydı da sonra yazdıydı da. Ne olacak özür dileseniz? İskilipli Atıf Hoca Allah rahmet eylesin onun için muhterem kardeşler! biz kimseden itibar dilenmiyoruz." şeklinde konuştu.
"DEVLET KANDİL'LE BARIŞACAKSA HERKESLE BARIŞMALI, ÖZÜR DİLEMELİ"
Göktaş, "Bizim yanımızda, bu ümmetin yanında Bediüzzaman'ın da, Şeyh Said Hazretlerinin de Muhammed Esad Erbili Hazretlerinin de izzeti de şerefi de vardır. Bu rejim özellikle Seyit Rıza'dan da özür dilemeli ve onun da itibarını iade etmelidir. Evet, Seyit Rıza oğluyla beraber ve 10 binlerce taraftarıyla beraber katledilmiştir ve bundan dolayı Alevi vatandaşlarımızdan özür dilemelidir bu rejim. Evet böyle bir kanın üzerinde yatıyor. Bu önemli bir olaydır. Yani Tunceli'den Dersim'den vatan mı bölünür, iktidar mı ele geçirilir? Öylesine yalanlar uydurularak bu insanlar öylesine katledilmiş ki bu ülkede, onun için lütfen kimseye siz itibar veremezsiniz. Herkesin itibarı var. Siz sadece özür dileyin. Ben diyorum ki bu rejim Ahmet Kaya'nın da itibarını iade etmelidir. Çünkü Ahmet Kaya da milyonlarca insanın gönlünde yatmıyor mu? Hatta Nazım Hikmet'in de itibarını iade etmelidir. İşini, gücünü bıraktı bu devlet, kendi vatandaşıyla uğraştı. Yıllarca kendi insanını öldürerek, hapse atarak… Onun için herkesle barışması, herkesten özür dilemesi lazım. Evet, bu rejim Alevi'sinden de Sünni'sinden de Kürt'ünden de kime ne yaptıysa artık bunlardan özür dilenmesi lazım. Mademki İmralı'dan özür dileyeceksin neden bunlarsan özür dileyemeyeceksin. Madem ki onlarla barışmaya çalışıyorsunuz, barış. Tamam, bir şey demiyorum, gidin ve barışın, biz seviniriz. Eğer İmralı'yla barışırssanız, hatta Kandil ile barışırsanız biz bir şey demiyoruz. İnsanların kucaklaşmasından zevk alırız, seviniriz ama müsaadenizle yüzyıldan beri ciğeri yanan bu ulemanın, bu önderlerin hakkını da yerine getirin ki barış tam olsun. Yani bizimle kucaklaşmak istiyorsan Şeyh Said Hazretleriyle, Bediüzzaman Hazretleriyle, Muhammed Esad Erbili ile ve Seyit Rıza ile bunlarla da kucaklaşacaksın ki ben de seninle kucaklaşabileyim. Yoksa bu buruk durur. HÜDA PAR'a gerçekten teşekkür ediyorum ve HÜDA PAR, HÜDA PAR'dan büyüktür. " dedi.
İLKHA