Allah’a binlerle şükürler olsun ki; rahmetin coştuğu, manevî havanın gönülleri sardığı müstesna bir zaman dilimine yeniden girmiş bulunuyoruz. Bizleri rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi olan üç aylara ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar olsun.
21 Aralık Pazar günü üç ayların ilki olan Recep ayına girmiş olacağız, 25 Aralık Perşembeyi Cumaya bağlayan gece de Regâib Kandili’ni idrak etmiş olacağız inşallah. Bu mübarek zamanlar, Rabbimize olan rağbetimizi tazelemek; kulluk sözümüzü ve sadakatimizi yeniden hatırlamak için büyük bir fırsattır. Dualarımızı, niyaz ve yakarışlarımızı yalnızca O’na arz edeceğimiz bereketli vakitlerdir.
Üç aylar; içinde bulunduğumuz maddî ve manevî sıkıntıların hafiflemesi, bela ve musibetlerin defi için dua kapılarının ardına kadar açıldığı özel bir mevsimdir. Bu kutlu zaman dilimiyle birlikte, gönüllerimizi kuşatan ümitsizlik ve karamsarlık yerini ümit ve ferahlığa bırakır; manevî dünyamızda yeni ufuklar açılır.
Baharın gelişiyle toprağın canlanması gibi, üç ayların gelişi de insanın kalbine, Ruhuna, duygularına manevî bir tazelik ve dirilik kazandırır. Her mümin, bu feyizli havayı kendi iç dünyasında hisseder. Bu manevî atmosfer yalnızca insan ruhunu değil, bütün kâinatı kuşatan bir rahmet iklimidir.
Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm), bu mübarek aylara ve gecelere ayrı bir ihtimam göstermiş; bu vakitlerde yapılan ibadetlerin manevî değerinin kat kat arttığını haber vermiştir. Üç aylar, ibadetlerde kazanılan güzel alışkanlıkların sonraki zamanlara taşınması açısından da büyük bir fırsat vesilesidir.
Bu mübarek mevsim; Müslümanlar için sevinç, bereket ve mağfiret zamanıdır. Regâib, Mirâç, Berat ve Kadir geceleri, İlâhî rahmetin ve affın yeryüzüne sağanak sağanak indiği müstesna anlardır. Efendimizin (aleyhissalâtü vesselâm) şu duası, bu mevsimin ruhunu en güzel şekilde ifade eder: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize bereketli kıl; bizi Ramazan ayına kavuştur.”
Üç aylar, manevî bir hasat mevsimi ve âhiret ticareti için son derece kârlı bir pazardır. Amellerin değer kazandığı, sevapların katlandığı bu zaman dilimi; insanın ebedî hayatı adına büyük kazançlar elde edebileceği bereketli bir zemindir. Ramazan ayını da içine alan bu müstesna dönem, kulluğun en parlak şekilde yaşandığı kudsî bir bayram hükmündedir.
Bu aylar, dünya meşakkatinden bunalan ruhlar için bir sığınak; tevbe, istiğfar ve ibadetle arınmak için eşsiz bir fırsattır. Yapılan dualar, hayırlar ve iyilikler İlâhî rahmete mazhar olur.
Aynı zamanda üç aylar, nefis muhasebesi yapma zamanıdır. Günahlardan samimiyetle tevbe etmek; kalpleri kirleten haset, kin ve düşmanlık gibi duygulardan arınmak; aile fertlerine ve çevremize sevgi, merhamet ve şefkatle yaklaşmak için önemli bir imkândır.
Dinî literatürde “Şühûr-u Selâse” olarak anılan bu dönem, İlâhî rahmetin coştuğu vakitlerdir. “Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şâban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar.”
Üç aylar, yılda bir kez kurulan manevî bir pazardır. Bu pazardan istifade edenler, Kur’ân okumaya, ibadete ve hayırlı hizmetlere daha fazla yönelir; ebedî hayatları adına büyük kazançlar elde ederler. Bu fırsatı değerlendiremeyenler ise aynı imkânı tekrar yakalayabilmek için bir yıl beklemek zorunda kalırlar.
Bu sebeple üç ayların ve mübarek gecelerin ihyâ edilmesi büyük önem taşır. Zira bunlar, İslâm’ın şeâirindendir; dinin canlılığını ve toplumdaki görünürlüğünü temsil eder. Camilerin dolup taşması, Kur’ân tilavetleri, mahyalar ve kandil gelenekleri bu manevî şuurun yansımalarıdır.
Bu mübarek vakitlerde oluşan manevî atmosfer, topluma huzur ve sükûn kazandırır. İhlâsla yapılan ibadetler, dualar ve hizmetler İlâhî rahmeti celbeder; manevî kirlenmenin önüne set çeker.
O halde; her yıl bizlere sunulan bu kıymetli fırsatı en güzel şekilde değerlendirmeye çalışalım. Kur’ân okumaya, imanî sohbetlere ve ibadetlere daha fazla vakit ayıralım. Aile fertlerimizle birlikte bu manevî iklimi yaşayalım; özellikle çocuklarımızın bu atmosferle büyümesine gayret edelim.
Cenâb-ı Hak, hepimize bu mübarek üç ayları hakkıyla değerlendirmeyi ve rızasına uygun bir şekilde yaşamayı nasip eylesin. Âmin.