Mehmet Akif'i 84 yaşındaki yeğeni Adem Mulay'dan dinliyoruz: "Çocuklarım Mehmet Akif'i unutmasın diye resmini ve yazdıklarını duvarıma astım..."
Mehmet Akif Ersoy'un babası Tahir Bey, bugün Kosova topraklarında bulunan Şuşisa köyünde bir Arnavut ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Tahir Bey'in babası onu, ilim sahibi bir imam olması için İstanbul'a göndermiş. Bir daha geri dönmeyen Tahir Bey'in tek oğlu Mehmet Akif İstanbul'da dünyaya gelmiş.
Balkan göçmeni, İstiklal şairi Ersoy'un halen akrabalarının yaşadığı bu köyü ziyaret etmek için bir grup gazeteci yola çıktık. Günün tepelere yaslandığı saatlerde Şuşisa köyünün tabelası göründü. Karlı dağların eteklerinde 1.500 nüfuslu küçük bir köy Şuşisa. Önce köyün girişindeki mezarlığı ve tarihi camiyi ziyaret ediyoruz. Mezarlıkta Akif'in dedesi ve yakın akrabaları yatıyor. Camide hem dedesi hem babası imamlık yapmış.
İlerledikçe köyü ilk keşfedenin biz olmadığını anlıyoruz. Merkeze yapılan ilköğretim okuluna bakılırsa Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) önce davranmış. Geçtiğimiz yıl tadilatı biten okul gayet şık ve modern. Okulun müdürü Kerim Nimanay kapıda karşılıyor bizi. Ders saati olmadığı için okulda öğrenci yok.
Nimanay'ın anlattığına göre 'Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu' eskiden küçük ve eskiymiş. TİKA yetkilileri üç ayda eski okula dokuz derslik daha ekleyerek iki katlı güzel bir iş çıkarmış. Eskiden dar sınıflarda 300 öğrencinin eğitim gördüğü okulun laboratuvardan basketbol sahasına her şeyi var artık.
Sırada bir de büst var
Bir sonraki durağımız 84 yaşındaki çiftçi yeğeni Adem Mulay'ın evi oluyor. 6 çocuğu ve bir o kadar da torunu olan Mulay, torunlarından birinin adını Mehmet koymuş. Evinin duvarına Mehmet Akif Ersoy'un Türk bayraklı fotoğrafını asan Mulay, "Çocuklarım Mehmet Akif'i unutmasın diye fotoğrafını ve yazdıklarını duvarıma astım." diyor ve ekliyor: "Ben hiç görmedim Mehmet Akif'i. Öldüğünde 7 yaşındaydım. Ama onu çok seviyorum, o çok büyük bir adamdı."
İki yıl önce ziyaretine giden Türkiye Kosova Büyükelçisi Maslahatgüzarı Doğan Işık ve diğer Türk yetkililerini anlata anlata bitiremiyor Mulay. Köyün yolunu ve okulunu onardığı için Türkiye'ye teşekkür ediyor ve "İlerleyen günlerde bir de Mehmet Akif büstü dikilecek köye." diyor.
Mulay'ın sevincine biz de katılıyor ve bir zamanlar Osmanlı toprağı olan Şuşisa'dan 'Osmanlılık nedir?' sorusunun cevabını almış olarak dönüyoruz. Bir Arnavut çıkıyor ve Türk milletinin marşını, 'İstiklal Marşı'nı yazıyor. Osmanlılık işte bu olmalı!
Yeğeninin ağzından Mehmet Akif
"Dedem Osmanlı'nın yıkılışını, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nı, İstiklal Marşı'nın yazılış hikâyesini hep anlatırdı. O döneme ait birçok şeyi kitaplardan değil, dedemden öğrendim. Mehmet Akif öldüğünde ben 6-7 yaşlarındaydım. Evimizde iki ay boyunca taziye bitmedi. Onu hatırlıyorum. Önemli bir kişi olduğunu biliyorduk ama onu akrabamız olduğu için seviyorduk. Mehmet Akif babamı İstanbul'a götürmek için üç defa Şuşisa'ya gelmiş. Dedem 'Bizim aileden bir Tahir gitti, bir daha dönmedi. Tahir'ler, Mehmet Akif'ler biraz da topraklarında, yurtlarında kalsın.' diyerek izin vermemiş babama. Kısmet işte!"
Zaman