Küresel vicdan-2

Dursun SİVRİ

İnsan sadece bir cesetten ibaret olmadığı için akıl, kalp ve insaniyet duygularının etkisi ile geniş dairedeki olaylara da ilgi duymaktadır.
Önceki yazımızda insaniyetin ortak vicdanının yansıması olarak Gazze’deki vahşet tüm insanlığın gözleri önünde cereyan ederken bir şeyler yapılamayışının vicdan azabını her insanın hissettiğine temas etmiştik. Bildiğiniz gibi bir önceki yazımızın konu başlığı da” Küresel Vicdanın Yansımaları” idi.

Geçen 29 Ocak’ta Davos’ta meydana gelen ister diplomatik deyin, ister siyasi deyin, ister dış siyasi, ister iç siyasi hesapların saiki ile deyin her ne sebeple olursa olsun küresel vicdanın  asıl yansıması bu olayla tezahür etmiştir.
Risale-i Nur’un ilk avukatlarından merhum Av. Bekir Berk, bilindiği üzere Komünistlerle Mücadele Derneği’nin kurucularındandır.
Tam o yıllarda Risale-i Nur davaları için ihtiyaç duyulan bir dava vekili olarak Merhum Bekir Berk’e teklif götürülür.
Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ın vekilliği tekliflerine karşı sorduğu sual manidardır: “Sizi mi davanızı mı savunayım?”
“Sen bizi değil davamızı savun” deniliyor. Ondan sonraki süreci biliyorsunuz.

O yıllarda Bediüzzaman’ın talebelerine müjdeli bir gelişme olarak yazdığı ve Emirdağ Lahikasında yer alan aşağıdaki mektuba dikkatinizi çekmek istiyorum.
“Aziz kardeşlerim,
Lehül hamdü vel minneti”…Dün, Nurun manevi bir fütuhatı, bütün azamet ve dehşetiyle İstanbul da görüldü. Küfr-ü mutlakı dünyaya, hususan Âlem-i İslama yerleştirmek isteyen bir cemiyet ve onun naşir-i efkarı ve mürevvic-i amali olan bir iki gazete matbaası ve kütüphanesi darmadağın edilerek, dinsiz yaptık, komünist yaptık zannedilen gençlik ve mekteplilerin ağzıyla ve harekatıyla ve fiilleriyle protesto edildi. "Kahrolsun komünistlik!" diye beddualar edildi. Bu cemiyetin, binler lira maddi, milyonlar lira da manevi zararı oldu. Ve üzülen bizlere, kalbimiz ve ruhumuzla çok alakadar bir şahs-ı manevi, "Ey Nurcular! Şimdi maddi imkan hasıl olmuyor diye üzülmeyiniz. Nurun fütuhatı geniş bir sahada devam ediyor. Külli bir muvaffakıyet hasıl oluyor. Vesaire, vesaire" diye bağırdı… (Emirdağ Lahikası)”

Evet Türkiye’de inkar-ı uluhiyet fikrine dayalı, anarşi belasının beslendiği komünizm düşüncesinin başarılı olamayışı Risale-i Nur hakikatlerine toslamasındandır. Üstad o inkar düşüncesine tepkiyi desteklemiştir.
Mâlum Gazze vahşetine karşı Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi Dünyanın bir çok ülkesinde mitingler yapıldı. Filistinlilere destek olundu, dualar edildi, İsrail’in bu vahşetine karşı da beddualar edildi.
Dünya çapında insaniyeti sönmemiş, vicdan sahibi her inançtan insan ortak bir temennide bulunmuşlardır.
Üstad Bediüzzaman’ın yukarıdaki mektubundan da anladığımıza göre Filistin’e destek mitinglerine gerçekten geniş katılımlı desteğin önemine dolaylı olarak işaret vardır.

Ankara Sıhhıye’de düzenlenen mitinge katılmıştım. Orada “Ben Filistinli Çocuğum!” konulu şiiri dinleyen herkes gibi ben de gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Milyonlar kalplerin samimi hissiyatı Davos’ta ma’kes bulmuştur. Ayrıntılara takılmayalım.

Türkiye’ hem Hilafetin, hem Osmanlı’nın varisidir. Bir insanın ana babasını seçmesi elinde olmadığı gibi Türkiye’nin de Osmanlı mirasını inkar etmesi fıtrata aykırıdır, mümkün değildir. O mirasın farkında olarak takınılan bir tavrın karşılık bulmaması da düşünülemezdi…

Rollerin ve kişilerin isimlerine takılmamak gerekir. Temsil makamında olan kim olursa olsun o an için temsil ettiği büyük bir devletin temsilcisi olarak üstlendiği görevi yerine getirmesi önemlidir. Tebrik ediyoruz, alkışlıyoruz.

Kalb-i umumi, amme vicdanı öyle bir şeydir ki hissedilir tarif edilmez.
Eğer bu Davos’taki tepkinin altında siyasi hesap olsaydı dünya insanlığı ve İslâm âleminde bu olumlu hava meydana gelmezdi. İnsanların kalp gözüne itibar edilmelidir. Fıtrat yalan söylemez, gayr-i samimi düşünce ve davranışı fark eder…

İsrail’in Yahudi Lobisi, süper güçlere dayanmanın fütursuzluğuna dayanarak Davos’ta düzenlenen Panelde Şimon Perez’e limitsiz konuşma fırsatı vererek Başbakan’ı fırçalaması ile paneli bitirip Dünya kamu oyuna mesaj vermeye yönelik planlanmıştır. “Bak gördünüz mü?... İsrail’e karşı ileri geri konuşursunuz, fırçayı yer yerinizde oturursunuz….” gibi bir sonuç planlandığı anlaşılmaktadır.
“One minute!...One minute!…, Excuse me!...(Bir Dakka!.. Bir Dakka!.. müsaade et!...)” diyerek araya giren Başbakanın tamamen spontane, zuhurattan olan malum tepkiyi vermesi küresel vicdanın yansıması olduğunda tüm vicdan sahipleri müttefiktirler. Küresel vicdana sahip gönüllerinin ateşine su serpmiştir.

Günlerdir yapılan yorumlar, televizyon programlarında yapılan oturumlar, telefonla dünyanın dört bir köşesinden canlı yayınlara katılanların hissiyatları “küresel vicdan yansımalarını”  teyit etmektedir.

TRT-1 de 1 Şubat 2009 günü yayınlanan “politik açılım“ programında Prof Dr. Fuat Keyman bu olayı münhasıran “küresel vicdanın yansıması” olarak ifade etmiştir.
Efendim sözün kimin söylediği o kadar önemli değil. Bir geçek var ki, kalb-i umuminin dualarının, ızdırar derecesindeki masumların feryatları arş-ı âlâya yükselmesinin (Allah bilir) İndillah’ta kabul edilmesi olarak yorumlanabilir.
Yapılan her miting, faaliyet, yazı, çizim, söz, fiil külli bir dua olmuş, Davos’ta kurulan kumpas planlayanların ayağına dolaşmıştır.
Olayın iç siyaset vb gibi konularla hiç ilgisi yoktur. Hakkın galebesidir. “Kral çıplak!“ denilmiştir. Karton kuleler yıkılmış, küresel nefs-i emmarenin temsilcilerinin yıllardır sürdürdüğü küresel fitne oyunu bozulmuştur.
Kendi halkına mütehakkim, batı devletlerine dalkavuk Ortadoğu ülkelerinin krallarının da uykusu kaçmıştır.

ABD’nin şımarık ve gayr-i meşru veledi fitnenin, küresel nefsi emmarenin temsilcisi Siyonistler  için beklenen “zillet ve meskenet…” ihbarının emareleri görünmüştür.
Küresel vicdanın küresel müşterek fiili ve kavli duaları kabule mazhar olmuştur. Elhamdülillah….
İnşaallah bundan sonra İslâm Dünyası ve İnsanlık âleminin üzerindeki küresel fitne deşifre olduğu için tesiri kalmayacaktır.

“Ümitvar olunuz!...Şu istikbal inkılabat-ı içinde en gür seda İslâm’ın sesi olacaktır”
Yüz yıldır kesintiye uğrayan Osmanlı’nın misyonu ve ruhu tekrar zuhur etmeye başlamıştır.
Ümitvarız…

dursunsivri@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.