Küresel sistem çökerken, Türkiye, nereye sürükleniyor?

Yusuf KAPLAN

Türkiye'de, ilk bakışta, AK Parti-Cemaat arasında yaşanan gerilim, gerçekte, bizim üzerimizden dünyanın geleceğinin nasıl şekillendirilebileceğiyle ilgili hayatî bir dönemece / makas değişimine işaret ediyor. Fakat bu dönemecin işaretlerini derinlemesine ve bütün çıplaklığıyla okuyabilecek cesarete, karaktere ve ufka sahip bir entelijansiyası yok Türkiye'nin, ne yazık ki.

O hâlde, biraz derin nefes alarak zihin açıcı bir tarih felsefesi yapmamız gerekiyor.


* * *
Bölgemiz, sömürgecilerin bıraktığı sorunlarla boğuşuyor hâlâ. Yani tarihe girebilmiş değiliz henüz: Tarihi başkaları yapıyor; üstelik de bizim üzerimizden!

Sömürgecilik bitti; ama sömürgeciler gitmedi: Paradoks şu burada: Bir yandan sömürgeciliğin safralarını belli belirsiz üzerimizden atmaya çalışıyoruz ama öte yandan da safra temizleme operasyonunu hâlâ yeni-sömürgecilerin zihin coğrafyalarında, yeni-sömürgecilerin kültür kodlarıyla ve siyaset enstrümanlarıyla vesaire gerçekleştirmeye çalışıyoruz!

Gelmek istediğim hayatî nokta şurası: Osmanlı pax'ı / düzeni, bilfiil çöktü ama bilkuvve yaşıyor. Amerikan pax'ı ya da daha genel anlamda Batı ittifakı, bilkuvve çöktü ama bilfiil devam ediyor; zorla, zoraki olarak yaşatılmaya çalışılıyor. İşte bizim sığ -kemalist, liberal ve İslâmcı- entelijansiyamızın göremediği yakıcı gerçek bu.


* * *
Küresel sistemin lordlarının ürkmelerine, kâbuslar görmelerine ve uykularının kaçmasına yol açan asıl hayatî mesele de bu aslında: Bölgenin ve dolayısıyla dünyanın içinden geçtiği küresel krizi, barışa, sulhe, herkesin hukukunun korunmasına, haklarının en âdil şekilde garanti altına alınmasına imkân tanıyan bir Osmanlı pax'ı, böylesi bir pax'a dayanan bir medeniyet fikri çözebilir ancak. Bunu Batılılar bizden daha iyi görebilecek bir tarih bilincine sahip oldukları için, bizi hep "neo-Osmanlıcılık" fobisiyle korkutuyorlar! Biz de bu zokayı yutuyoruz, maalesef!


* * *
İşte AK Parti-Cemaat geriliminin gerisinde yatan ama Ak Parti'yi de, Cemaat'i de çok çok aşan asıl yakıcı sorun burada gizlidir.

Şunu demek istiyorum: Küresel sistem her bakımdan çökmüş durumdadır. Bölgenin ve dolayısıyla dünyanın yeni bir küresel düzene ihtiyacı vardır ve böylesi bir düzeni dünyaya sunabilecek tek aktör, -dış politikasında geliştirdiği vizyonla bunun ipuçlarını sunan- Türkiye'dir yalnızca.

O yüzden, Batı ittifakı, dünya üzerinde kurduğu hegemonyayı devam ettirebilmek için Türkiye'ye -hiç olmadığı kadar- muhtaçtır.

Bu nedenle, Türkiye, bundan sonraki süreçte, hem Amerika'nın Türkiye'siz hiçbir şey yapamayacağını; hem de bölgenin geleceğinin anahtarlarının Türkiye'nin "elinde" olduğunu gösterebilecek bir yolculuğa soyunmalıdır.


* * *
Cemaat'in de benzer kaygılara sahip olduğundan kuşku bile duymak istemiyorum. Ama girdiği ilişkiler ve ittifaklar, Cemaat'in kuşatılmasına ve yönlendirilmesine yol açabilecek nitelikte ve dolayısıyla Cemaat'in müslümanca bir hassasiyetle uyarılmasını gerektirecek bir görünüm arzediyor. İçeride de bu tür ittifakların Cemaat'in kuşatılmasına ve yönlendirilmesine yol açabilecek boyutlar kazandığını gözlemliyor, Cemaat -ve Türkiye- adına kaygılanıyorum: Liberallerle (örneğin Taraf gazetesiyle, örneğin Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Şahin Alpay gibi son kertede küresel liberal düzenin değirmenine su taşıyan, "kaygısız" ve "yer/l/i olmayan" "tip"lerle) kurduğu ilişkiler, Cemaat'in ne denli kaygan zeminlerde yol aldığını göstermeye yetiyor olsa gerek.

Türkiye, tam da küresel sisteme çomak sokma imkânını yakalamışken, küresel sistemin çarklarını işletecek bir yere doğru itiliyor Türkiye'nin "gizli" iktidarı tarafından; ve bu yakıcı gerçeği göremeyecek kadar "iktidar sarhoşu"yuz.

Türkiye'deki Ergenekon operasyonu, Türkiye'nin safralarından kurtulması için çok hayatî bir operasyon. Bu kesin. Ama Türkiye'nin tarihî yürüyüşünü sakatlayacak başka türden "yeni bir ergenoken şebekesi" oluşturulmadığından ve "biz"im de bu süreçte "kullanılmadığımızdan" ne kadar eminiz acaba?


* * *
AK Parti-Cemaat gerilimi, sanıldığı kadar basit ve yalnızca Türkiye'nin iç sorunlarıyla sınırlı bir gerilim değil. Bu gerçeği görelim artık.

O hâlde, üzerinde kafa patlatmamız gereken asıl yakıcı soru şu: Ömrünü bizim üzerimizden uzatma manevraları yapan küresel sistemin her bakımdan çöktüğü ve Türkiye'nin, -Osmanlı düzeni'nin kazandırdığı tarihî bilinç ve derinlikle- taze bir medeniyet fikrini dünyaya sunabilecek bir konuma bilkuvve ulaştığı bir zaman diliminde, bu konumu, kuvveden fiile geçirmemizi imkânsızlaştıracak bir yere sürüklendiğimizi görebiliyor muyuz acaba?

Yeni Şafak

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.